Yıllardır el atılacak, yatırım yapılacak hatta Davos olacak diye beklenen Uludağ’a sonunda hükümet el attı, atmaz olaydı...
Bugüne kadar Uludağ’da yapılmış ne varsa yıllardır orada bulunan otelcilerin kendi çabalarıyla olmuştur. Pardon, devlet de yaptı yatırım oraya... Ne yaptı biliyor musunuz? Kamu kuruluşlarına birbirinden çirkin binalar yaptılar, Türkiye’nin en pahalı turistik bölgesinde bürokratlar, eşleri, dostları geceliği her şey dahil 40-50 liraya kalsınlar diye... Çoğu kaçaktır bunların, bazıları da terk edilmiş ve Uludağ’ın en büyük sorunlarından biri bu kamu binalarıdır. Defalarca yazdık, tamamı yıkılmalı diye... Oysa başta Yazıcı, Beceren ve Alkoçlar olmak üzere yıllardır dağda bulunan oteller kendi çabalarıyla dağdaki kış turizmine yatırım yaptılar. Bugün otopark, ulaşım başta olmak üzere yıllardır birikmiş büyük sorunları var Uludağ’ın... Hükümet ise ne yapıyor? Yıllardır orada bulunan yatırımcılara danışmadan, onların fikrini almadan bir master planı hazırlıyor. Bütün binalar yıkılacak, yerine yenileri yapılacak... Ali Ağaoğlu da buna tepki olarak 1988’den beri dağda hizmet veren Ağaoğlu My Resort’ü kapatmış, 200 çalışanını işten çıkarmış. Oysa bu kış gidip gördüm, baştan aşağı yenilemişti, yeni telesiyejler koydurmuş, 15 milyon dolar harcayarak pırıl pırıl yapmıştı oteli... Sadece Ağaoğlu da değil, Haluk Beceren ve Serdar Yazıcı da plana itiraz ediyor; “Acemice plan, hiç değilse bizim fikrimiz de alınsaydı” diyorlar. Evet Uludağ’a bir plan şart, bunda çok bile geç kalındı ancak bu plan dağa yıllardır emek veren yatırımcıya rağmen değil, onlarla omuz omuza vererek hayata geçirilmeli.
Arda’nın eğlencesi
Arda Turan bir günlük tatilinde Bodrum’a gitmiş ve arkadaşlarıyla fly fish’e binmiş. Fly fish dedikleri; bir sürat motorunun arkasına bağlanan uzun ince şişme bir bot. Sürat motoru hızla çekiyor onu ve dalgaların üzerinde uçuyorsunuz. Hamburger, banana gibi versiyonları da var bunun ve hepsinde devrilme, en önemlisi de yanındaki arkadaşınla çarpışıp sakatlanma riski bulunuyor. Arda’nın perşembe günü ısrail’de Avrupa Ligi ön eleme maçı var ve dört gün öncesinde kendini böyle bir riske atıyor... Ya fly fish’te bir sakatlık geçirseydi? Türkiye’nin en pahalı ve en kıymetli oyuncusunun kendine daha fazla sakınması gerekmez mi?
3G karmaşası
Sokaktaki vatandaşın şu 3G işinden ne anladığını çok merak ediyorum. Gazeteler yazıyor ‘hayatımız değişecek’, televizyonlar bağırıyor ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’... Sanırsınız ki 1 Ağustos’tan itibaren birbirimizi ışınlamaya başlayacağız bir yerden bir yere. Ne kampanyalar, ne yapılan açıklamalar, ne de reklamlar doğru dürüst anlatabildi vatandaşa şu 3G işini... Turkcell’in “Merak ne güzel şey, güzel şey merak” dediği Hidayet’li reklam filmi de öyle... Ne dediği, ne anlattığı belli değil reklamın. Türk spor tarihinin en pahalı oyuncusunu reklamlarında oynatmışsın, figüran gibi mi kullanılır Hidayet?.. Sempatik dansı da olmasa hiç çekilmeyecek reklam filmi. 3G’nin hayatımıza çok şey katacağı doğru ama bunu yaşayarak öğreneceğiz, bu reklam kampanyalarından anlamak imkansız.
Bisikletle Ege turu
İstanbul’dan kalkıp da Bodrum’a kadar bisikletle gitmeye ben cesaret edemem, bizim birader etti, Cem günlerdir yolda... Bir arkadaşıyla birlikte bisiklet aldılar, teçhizatlarını tamamladılar ve dört gün önce sabahın erken saatinde yola çıktılar. İlk gün akşam aradığında daha Tekirdağ’a varmamışlardı... Bir yandan da fotoğraf çekiyorlar, videoya alıyorlar bu bisiklet seyahatini... Gündüz mola verip uyuyorlarmış, sabah ve akşam serinliğinde daha çok yol yapıyorlarmış. Yokuşları çıkmak bela ama yokuş aşağı uçmak en güzel şeymiş... Önceki akşam Assos’ta gecelediler, dün Ege’den aşağıya doğru iniyorlardı... “Giderken iyi de, dönerken nasıl geleceksiniz” dedim, “Galiba kargoya vereceğiz bisikletleri” dedi... Bu arada Edirne’den Çanakkale’ye bisikletle giden iki Alman turistin kaybolduğu haberi vardı dün gazetelerde... Bisikletle yolculuk yapmanın zorluğu sadece yokuşlar değil bu ülkede...
Komik ama...
Cem Yılmaz’ın Türk Telekom için Roma’da çektiği yeni reklam filmi güzel olmuş, Cem’in kılık kıyafet harika, çok da komik oynuyor tipi... Ama buna rağmen, “Doktor bu ne” dediği Doritos reklamlarında çıtayı o kadar yükseğe koymuş ki, o keyfi hiçbir reklam filminde yakalayamadık hâlâ...
Günün sözü
Benimle sevişmek istiyorsan hemen söyle, kıvırtma
Nurgül Yeşilçay, eşi Cem Özer’le ilk gecesini Vatan gazetesindeki röportajında anlattı: “Akşam bara gittik. Çok eğlendik, dans ettik. İstiyorum adamı, onunla beraber olmak, ona dokunmak, sevgili olmak istiyorum yani. Sonra kendi odalarımıza geçtik ve bana telefon açtı, ‘Ne yapıyorsun’ diye sordu. ‘Eğer benimle beraber olmak istiyorsan hemen söyle, kıvırma’ dedim. O da, ‘Hayır sadece yanında olmak istiyorum’ deyince, ‘Tamam gel, dedim’”.