Orhan Pamuk, Der Spiegel dergisine verdiği röportajda Fatih Terim için "ultra milliyetçi" dedi, Fatih Terim de canlı yayına çıkıp Orhan Pamuk’u "yetersiz milliyetçi" olmakla eleştirdi.
Bu ülkede herkes herkes için bir şeycidir zaten...
Pamuk ve Terim’in milliyetçilik dışında ayrıldığı noktalar da var;
Pamuk centilmendir, Terim kabadayı...
Pamuk New York’u sever, Terim Milano’yu...
Pamuk’un yakın arkadaşı Paul Auster’dir, Terim’in Mehmet Ağar...
Pamuk Fenerbahçeli’dir, Terim Galatasaray...
Ortak en önemli özellikleri ise kızlarına bağlılıklarıdır.
İkisi de iyi baba yani...
Ben Terim’in karşısında oturan yorumcuların yerinde olsam; Terim’in Pamuk’un kitaplarını okuyup okumadığını, Nobel ödülü kazanması hakkında ne düşündüğünü de sorardım...
Bu arada milli takım teknik direktörünün, turnuvaya 4 gün kala neden bir yazarla siyasi polemiğe girdiğini de anlamış değilim. Hem ’ultra’ hem de ’yetersiz’ bir çıkış oldu...
Emre, Colin Kazım’a gitme dediği Fener’e kendi gitti
Tam bir yıl önce bugünlerdi, koltuk değnekleriyle yürüyen Emre Belözoğlu Papermoon’da Aziz Yıldırım’la karşılaştı.
O günlerde Yıldırım, Emre’ye çok kızgındı...
Çünkü Yıldırım, Emre’nin Colin Kazım’a "Fener’e sakın gitme pişman olursun" dediğini duymuştu.
Ayrıca Yıldırım, Fener’den ayrılıp İngiltere’ye gitmesi için Tuncay’ın aklını Emre’nin çeldiğine inanıyordu.
Bu kızgınlığı bilen Emre, "Başkanım bir yanlışlığı düzeltmek istiyorum" diyerek Yıldırım’ın masasına gitti.
"Ben Colin’e, gideceksen Fener’e git paranı zamanında alırsın dedim, size yanlış aktarmışlar" diyerek alttan aldı.
Ama o gün ne yaptıysa Yıldırım’ın gönlünü alamadı Emre...
"Tuncay çocuk mu benim sözlerimden etkilensin" diyen Emre, bir türlü Yıldırım’ı ikna edemedi.
Papermoon’dan çıktıktan sonra Emre arkadaşlarının yanına gitti ve "Ayıp olmasın diye selam vermeye gittik, suçlu çıktık" diye dert yandı o gün...
O gün Bosna Hersek-Türkiye maçı vardı...
Tam bir yıl sonra da Fenerbahçe’ye imza attı.
Belki de parasını zamanında alacağını bildiği için.
Fos!
Sigara yasağı yürürlüğe girdiği zaman, "İnşallah kağıt üzerinde kalan yasaklardan olmaz bu" diye endişemi dile getirmiştim.
Ne yazık ki korkulan oluyor.
Özellikle alışveriş merkezlerinde, buralarda bulunan restoranlarda kimsenin yasağı taktığı falan yok...
Herkes sigarasını püfür püfür içiyor, bir allahın kulu da kalkıp uyarmıyor, ceza kesmiyor.
City’s’de sigaralı galalar yapılıyor (Bugün Yurtsan yazdı, "City’s’e ceza kesmek Mustafa Sarıgül’ün boynunun borcudur" diye)...
Astoria’da da durum aynı, Kitchenette’in kapalı yerlerinde bile sigara içiliyor.
Dükkan sahipleri de haklı, AVM’ler dışında kalan retoranlar da yasak değilse bizde de olmamalı, bu haksız rekabet yaratıyor diyorlar...
Bu gidişle daha uzun süre konuşacağız bu sigara yasağı meselesini...
Kapadokya partisi
Kapadokya’ya giden gazeteci arkadaşlar sitem etti, hepimizi zan altında bırakmışsın diyerek...
Eğlencenin dozunu kaçıranların gazeteci grubundan çok, diğer katılımcıların olduğunu söylüyorlar.
Ama herkesin doğruladığı bir şey var; uçakta sigara içildiği.
Benim takıldığım da bu ayıptı zaten...
Takım yenilirse teselli hattını ara
Euro 2008 turnuvası hem İsviçre’de hem Avusturya’da büyük heyecanla bekleniyor.
Turnuva öncesi ilginç bir hizmet başlatmış Avusturya hükümeti...
Daha önce özel günlerde yalnızlık depresyonuna giren insanların intihar girişimlerinin arttığı tespit edilmiş ülkede...
Bu yüzden Yılbaşı, Sevgililer Günü gibi günlerde teselli hattı açılıyor Avusturya’da.
Mutsuz olanlar arayıp teselli buluyor...
Şimdi aynı hattı Euro 2008 için hizmete sokmuşlar...
Avusturya’nın takım olarak durumu kötü olduğundan, fazla ümitlenmeyin kötü sonuç alırsak teselli hattını arayın diyorlar ilanlarda...
Ev sahibi Avusturya maçlarda yenilirse hayal kırıklığına uğrayan taraftarlar bu hattı arayacaklar şimdi, intihara falan kalkışmasınlar diye...
Peki biz elenirsek kimi arayacağız, İmparatorFatih Terim’i mi?..