Paylaş
Bunda en büyük etken elbette dizi oyuncuları...
Televizyonda popüler olan isimlerin tiyatroya zaman ve emek harcaması, tiyatro sanatını yeniden canlandırdı...
Seyirci televizyonda tanıdığı, sevdiği oyuncuları bir de sahnede görmek istediği için oyunların neredeyse tamamı tıklım tıklım dolu salonlara oynanıyor.
Hani televizyon tiyatroyu öldüreceek deniyordu ya, hiç öyle bir şey olmadı; can çekiştirdi ama öldüremedi.
Şimdi yeniden çok daha güçlü şekilde ayağa kalktı tiyatro.
Genç ve alternatif grupların kurdukları, peş peşe oyunlar sahneye koyan çok dinamik tiyatro toplulukları var.
Oyuncular eskisi gibi sırt çevirmiyor artık tiyatroya.
Üç-beş oyuncu bir araya gelip TV dizilerinden kazandıkları parayı tiyatroya yatırıyor ve yeni tiyatro toplulukları kuruyorlar.
Açın gazetelerin kültür-sanat ilanlarına bakın, hiç bu kadar tiyatro ilanı olmamıştı.
Popüler ve güçlü oyuncuların rol aldığı tiyatro ilanlarından geçilmiyor gazeteler.
Tiyatro gala ilanları eskiden gazetelere haber bile olmazdı ya da küçücük bir köşeye sıkışırdı.
Şimdi sinema filmi gibi galalar düzenleniyor ve gazeteler geniş şekilde yer veriyor bu galalara...
Çünkü oyuncular birbirlerine destek de veriyorlar, birbirlerinin galalarına katılıyorlar.
Renkli fotoğraflar, renkli haberler çıkıyor tiyatro sahnelerinden...
Tiyatro ekiplerini televizyon programlarıma çok sok konuk ettiğim için biliyorum...
"Bu devirde tiyatro kurmak delilik değil mi?"
"Neden paranızı riske atıyorsunuz?" diye soruyorum...
"Gidip manav mı açalım?" diyorlar...
"En iyi bildiğimiz şeyi, oyunculuğu yapıyoruz" diyorlar.
"Dizi mizi hikaye, tiyatro oyunculuğun er meydanıdır" diyorlar. Seyirci de bu çabayı yok saymıyor ve oyunlara büyük ilgi gösteriyor.
Tiyatro ölmedi beyler, yeniden doğuşunu kutluyor.
Beylikdüzü'nde saray
Bir işadamı Beylikdüzü'nde bir sitenin en üst katındaki 13 daireyi satın alıp birleştirmiş, küçük bir saraya dönüştürmüş.
2,5 milyon dolara aldığı 'sarayı' şimdi 4 milyon 700 bin dolara satıyormuş.
İstanbul'da, Beylikdüzü'nde bir daireye 4.7 milyon dolar verecek biri çıkar mı?
47 milyon doların olsa ben almam.
İşadamı da bunu bildiği için doğru hedefi belirlemiş.
Arap yatırımcı arıyormuş!
Ümit Sayın da oltaya gelirse...
Telefonda dolandırıcılık konusunda onlarca haber çıkıyor...
Polis sürekli "kanmayın!" dile uyarıyor...
Ünlüller bile peş peşe dolancırıcıların ağına düşmekten kurtulamıyor.
Şarkıcı ve söz yazarı Ümit Sayın da parasını kaptırdı son olarak.
Beş saat telefonda konuşuyor...
Karşı tarafın "terör örgütü kişisel bilgilerinizi kullanıyor" zokasını yutuyor...
Ve 30 bin lira gönderiyor.
Kız arkadaşı beş saattir telefonu meşgul diye endişelenip polisi aramasa, belki de tüm varlığını dolandırıcılara devredecek.
Vallahi aklım almıyor bu durumu...
Basiret bağlanması mı desem...
Saflık mı bilemedim...
Kendi deyimiyme "büyükşehre yeni gelmemiş, üniversite eğitimi almış" Ümit sayın bile bu tuzağa düşüyorsa, eğitimsiz vatandaş ne yapsın...
Şu dolandırıcılar bir gün beni arasa da kallavi bir küfür savursam diyorum...
Fragmandan film eleştirisi
Fragmandan film eleştirisi yapılır mı?
Neden yapılmasın?
O fragman bize film ile ilgili ipuçları verdiğine göre, biz de ipucunun izini sürerek pekala filmle ilgili bir şeyler söyleyebiliriz.
İlk fragmanı yayınlanan "Kelebeğin Rüyası" da bende şu izlenimleri uyandırdı.
-Bu film Yılmaz Erdoğan'ın yönetmenliğini bir üst seviyeye taşıyacak...
-Seveni sevmeyeni herkes Kıvanç Tatlıtuğ'un oyunculuğunu çok geliştirdiğini söylerken, bu filmden sonra Kıvanç'ın oyunculuğu üzerine de tartışılacak bir şey kalmayacak.
-Nuri Bilge Ceylen'ın "Bir zamanlar Anadolu'da" filmiyle Cannes'da boy gösteren ekip ; Ahmet Mümtaz Taylan, Yılmaz Erdoğan ve Taner Birsel bir kez daha oyunculuklarıyla göz kamaştıracak...
-Bizim de Hollywood filmleri ayarında etkileyici bir dönem filmimiz olacak...
-Bu film hem duygusal yanıyla hem de fotoğraflarıyla seyirciyi etkileyecek...
-"Türk seyircisi komedi ya da kahramanlık dışındaki filmlere gişe yaptırmaz" klişesini yıkacak...
Umarım yanılmayız...
Paylaş