Teras görüntüleri Şahan’ın intikam planıdır...

Hıncal Uluç merak etmiş: “Bizim muhabirler sabah 5’e kadar ünlü takip etmez, teras öpüşmesini olayın kahramanlarından biri vermiş olmasın” diye soruyor...

Haberin Devamı

Merakını ben gidereyim; işin içinde bir intikam duygusu yatıyor Hıncal Abi...
Önce filmi biraz geriye saralım, 20 Haziran’da Bodrum’da ünlülerin katıldığı bir yat yarışı vardı; Keremcem, Nejat İşler, Zeynep Beşerler, Şahan Gökbakar hepsi oradaydı...
Akşam yapılan partide de Zeynep’le Şahan’ın yan yana fotoğrafları Kelebek’te yayınlandı.
Hatırlarsan ikilinin arasında bu fotoğraflardan sonra aşk dedikoduları çıkmıştı.
İşin doğrusu ortada aşk-meşk yoktu, sadece Şahan’ın Zeynep’e yoğun ilgisi vardı.
Partide olanlar Şahan’ın Zeynep’e yakın ilgi gösterdiğini, hatta elini tutmaya çalıştığını ve Zeynep’in terslediğini anlatıyor.
O gece Şahan’ın presinden yakın arkadaşı Nejat İşler sayesinde kurtuluyor Zeynep.
Gecenin sonunda da mekandan Şahan’la değil, yakın arkadaşı Nejat’la ayrılıyor.
Yat yarışı partisinde Zeynep ve Nejat’tan bu golü yiyen Şahan, bunun intikamını da Nejat’ın eski sevgilisi Berrak’la almaya karar veriyor.
Hatta o anda bunu yüksek sesle dile getirmekten de çekinmiyor, etraftakilerin duyacağı şekilde “Bunun hesabını senden de, Nejat’tan da soracağım Zeynep” diyor...
Bu olayın üzerinden 25 gün geçtikten sonra da Berrak’ın terasına çıkıyor Şahan.
Herkesin göreceği şekilde terasa çıkmaları, sabahın 5’inde Berrak’ın evinin önünde sadece bir kamera ve foto muhabirinin bulunması, Şahan’ın ofansif tutumu...
Bunların hiçbiri tesadüf değil, bir intikam planının parçasıdır.

Haberin Devamı

Hoşaf içme erik ye...

Madem Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla bundan böyle şarap içenler üzüm yiyecek, bu mantıktan hareket edersek bira içenler de arpa mı yemeli...
Hoşaf içenler erik yesin...
Şıra içenler üzüm yesin...
Gibi örneklerle işi uzatmak mümkün ama gerek yok, bırakın kim ne isterse onu içsin.

The Cove belgeselini Topbaş’a göndereceğim

Antalya’da, güneyde küçücük havuzlara hapsedilen yunusların kurtarılması için kampanyalar yapılıyor, konu İngiliz basınına kadar yansıyor ama burnumuzun dibindeki yunuslara kimse bakmıyor.
Geçenlerde sözünü ettiğim Japonya’da yunus katliamını anlatan çarpıcı The Cove belgeseli NTV’de yayınlanmış.
Yunus gerçeğinin herkes tarafından bilinmesi için bu belgesel ne kadar çok izlenirse o kadar iyi...
Mesela ben bir kopyasını Kadir Topbaş’a göndereceğim.
Geçen yıl Eyüp’te Haliç Kıyısı’ndaki Dolphinarium’u törenle açtığı için.
Merak ediyorum Topbaş’ın sevdiği bu yunus yaşıyor mu acaba, yoksa intihar mı etti?..
10 milyon dolar harcandı o gösteri merkezine,
Dolphinarium, dünyada 7 ülkede 15 merkezi bulunan bir Rus firması, Eyüp’teki merkezi de yap-işlet-devret sistemiyle 15 yıllığına kiraladılar.
Yani Japonya’da katliamlara neden olan dünyadaki milyar dolarlık yunus sektörünün önemli bir aktörü.
Kadir Topbaş, The Cove’u izlese açılışta yunusları böyle sever miydi merak ediyorum.
Burnumuzun dibindeki yunus havuzları bu kadarla sınırlı değil.
Bahçeşehir’deki Aquadolphin yıllardır hizmet veriyor.
Geçen hafta sonu da Özgün burada sahneye çıkmış...
Gitmişken yunus gösterisini de izledin mi Özgün?
Topbaş’la birlikte sana da göndereceğim The Cove’un DVD’sini, bir de onu izlemelisin...
Sanatçılardan insan haklarına, hayvan haklarına, çevreye karşı duyarlı olmalarını bekleyerek çok şey istemiyoruz...
Yunusların hapsedildiği bir eğlence merkezinde konser vermem diyen bir sanatçı çıkacak mı merakla bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları