Paylaş
O saatten itibaren de müthiş bir habercilik yarışı başladı.
Gemiye hiçbir şekilde ulaşılamadığı için haberciler Gazze’ye bağlanarak bilgi almaya çalıştı, İsrail’in açıklamaları, dünyanın ve Türkiye’nin tepkisi adım adım aktarıldı.
Bu konuda haber kanalları daha hazırlıklı olabilirler miydi?
Evet...
Çünkü gerilimin adım adım tırmandığı, İsrail’in müdahale olasılığı herkes tarafından bilinen bir gerçekti...
Böyle silahsız insanlara karşı ağır bir operasyon beklenmiyordu ama habercilerin düşünmesi gereken bir olasılıktı bu...
Gemide bulunan gazeteciler, operasyondan önce güverteden yapılan yayınların dışında kimse bir adım ötesini düşünmedi.
Bu süreçte kışkırtıcı yayınlar ise yapılacak en büyük hata olur...
Tepkinin Türkiye’deki Musevi vatandaşlara yönelmemesi konusunda, tepkilerin kontrollü olması noktasında en büyük görev medyaya düşüyor.
Sabah yapılan yayınlarda daha ateşli olan üslup öğle saatlerine doğru daha soğukanlı bir hale dönüştü...
Medya vatandaşlardan aklıselim davranması gerektiğini söylerken en başta kendi böyle davranmalı.
Provokatif yayınlardan, başlıklardan, alt yazılardan kaçınmalı...
Dün sabah başlayan ve tüm hızıyla süren haber koşusunda medyaya büyük sorumluluk düşüyor...
Beyoğlu’na el at Başkan...
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın geçenlerde iki sayfa röportajını okudum.
Yaptığı güzel işleri anlatıyordu...
Yapmadıklarını de ben söyleyeyim; yollar...
Başkan galiba uzun süredir Beyoğlu’nun arka sokaklarından geçmiyor.
Her taraf köstebek yuvası gibi oldu, diğer AK Partili belediyelerin aksine bu konuda ciddi şekilde geride kaldı Beyoğlu Belediyesi...
Bu konuda Twitter’a bir-iki şikayet yazınca sağ olsun Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi Biricik Suden konuya el attı.
Ancak yol yapımı diye bir-iki yamayla geçiştirildi olay.
Taksim’e çıkan ana yollardan biri olan Akyol Caddesi felaket durumda.
Hani Cihangir’deki otopark bitince bu yol ikiye bölünecek, park problemi çözülecekti Başkan?
Otopark biteli aylar oldu, o inşaat yüzünden daha da bozulan Akyol ise aynen duruyor.
Bir de Galatasaray Lisesi’nin yanından arabayla girip, Galatasaray Hamamı’nın oradan Çukurcuma’ya doğru gitmesini tavsiye ederim Başkan’a...
Adım başı çukura düşeceğini garanti ederim.
Bu yol Tarlabaşı’ndan Nevizade yanından giren araçların kullandığı çok işlek bir yol...
Bunlar sadece birer örnek...
Pek çok yolun durumunun kötü olduğu ve Beyoğlu’na yakışmadığı ortada. Misbah Demircan kolları bir an önce sıvamalı...
Oya gibi işlenmiş bir kitap...
Selim İleri’nin son kitabı Bu Yalan Tango’dan söz ediyorum...
Geçenlerde bitirdim kitabı en çok neyini sevdin derseniz; hiç düşünmeden dilini derim.
Orta yaşlardaki romancı Ufuk Işık’ın 90 yaşındaki romancı Fatma Asaf’la yaptığı söyleşi üzerine kurulu bir hikaye bu...
Ufuk Işık soruyor, Fatma Asaf yanıtlıyor...
Yanıtlarken de Türkiye’nin kısa tarihinde oradan oraya savruluyor...
Sağ-sol çatışmaları, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yalnızlığı, Sabahattin Ali’yle Nihal Atsız’ın arkadaşlığına kadar...
Tüm bunları yaparken çok şaşırtıcı bir dil kullanmış Selim İleri...
Aynı olayı farklı zaman kullanarak anlatıyor, geçmiş zamandan geniş zamanlara ustalıkla geçişler yapıyor.
Bazen aynı cümlede anlatıcılar değişiyor.
Birinin anlatmaya başladığı hikayeyi, diğer kahramanın gözünden okumaya başlıyoruz.
Bir romanda böyle bir dili kurmak için, zaman kaymalarına düşmemek için müthiş bir emek harcamak gerekiyor.
İki yılda yazmış Selim İleri bu kitabı.
Bu yüzden başlığı ‘oya gibi işlenmiş’ diye attım...
Paylaş