Mahsun Kırmızıgül önce başını Urfalılarla derde soktu, sonra çello sanatçısı sevgilisiyle gündeme geldi.
İki haberin altında da Kelebek’in iki deneyimli muhabirinin (Sema Denker ve Demirhan Hararlı) imzası var.
Kelebek’in haberleriyle magazin dünyasını peşinden sürüklediğine son örnek oldu bu haberler.
"Rock’çılara Urfa’da parmak atarlar" sözünün Mahsun’un başını ağrıtacağını ben de yazmıştım.
Çok sayıda Urfalı mail attı ve Mahsun’un özür dilemesi gerektiğini söyledi.
"İbrahim Tatlıses Urfalı olduğu için böyle yapıyor" diyenler de çoğunlukta...
Zaten olay mahkemelik oluyor.
Mahsun aynı röportajda risotto yemesinin, Maldiv’lere gitmesinin, dalmasının neden eleştirildiğini anlamadığını da söylüyordu.
Haklı!
Ben Ahmet Hakan’ın Nişantaşı kafelerine takılmasının da, Mahsun Kırmızıgül’ün risotto yemesinin de, Deniz Akkaya’nın Kadir Gecesi cami gezmesinin de sonuna kadar hakları olduğunu düşünenlerdenim.
Görüyoruz ki bu yeni hayat tarzları, yeni ilişkiler de yaratıyor.
Bakın Mahsun, iki aydır çello sanatçısı Mine Cangal’la birlikteymiş.
Mine Cangal, ünlü şef Gürer Aykal’ın yeğeni, Cellissima grubunun dört kadın çello sanatçısından biri...
Yani geldiği ve durduğu yer itibariyle, ilk bakışta Mahsun’la hayatı hiçbir noktada kesişemeyecek biri gibi gözüküyor.
Ama bırakın kesişmeyi, Mine Cangal’la Mahsun iki aydır birbirlerinden ayrılmıyorlar. Demek ki neymiş?
Risotto yersen çellist sevgilin olurmuş!
Bunun da hiçbir kötü yanı yoktur.
Cevat Çapa da kim?
Benim gözümden kaçmıştı, Radikal’de Kemal Yavuz yakalamış.Tuna Kiremitçi’nin düğünde İclal Aydın’a okuduğu şiirin ’Cevat Çapa’ya ait olduğunu yazmış magazin sayfaları.
"Anlaşılan magazin muhabirlerinin şiirle, şairle işi yok.
Onlar her şeyi ’Çapa’ olarak görüyorlar.
Bunu acaba İzzet Çapa etkisine mi bağlamalı" diye soruyor Kemal Yavuz...
Şairin adını yanlış yazan Milliyet, Vatan ve Sabah’ın aksine Cevat Çapan’ın ismini tek doğru yazan Hürriyet’e de ’bravo’ diyor.
Şimdi Hıncal Uluç’a nazire yaparcasına, "Dünyanın en kolay işi Sabah’ta editör olmak" diye yazı yazmak var ama bence hepimizin şapkayı önümüze koyup düşünmesi daha doğru olur.
Rumsfeld ve Coppola’yı buluşturan film
Ünlü yönetmen Francis Ford Coppola’yla Bush’un şutlamak zorunda kaldığı savunma bakanı Donald Rumsfeld arasında ortak noktanın bir film olduğunu okudum geçenlerde.
Coppola 1979’da çektiği Apocalypse Now (Kıyamet) filminde kullanmak için, Vietnam savaşından orijinal görüntüler istemiş.
O zamanlar Savunma Bakanlığı’nda bu işlerle ilgilenen Rumsfeld, Coppola’ya arşivleri kullanması için izin vermemiş.
Coppola da buna çok bozulmuş, tek bir orijinal görüntü kullanamadığı Apocalypse Now filminde oturmuş bütün savaş sahnelerini büyük bir titizlikle yeniden yaratmış.
Apocalypse Now bugün sinema tarihinin en iyi savaş filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Rumsfeld ise en kötü savunma bakanı...
Belki de 27 yıl önce arşivi açsaydı bu kadar etkili bir film ortaya çıkmayacaktı.
Bozuk bir saat bile günde iki defa doğruyu gösteriyor işte.
Best Model daha fazlasını hak ediyor
Best Model, Türkiye’nin en önemli yarışmalarından biri.
Etkisinin her geçen yıl artması gerekirken, 19’uncusu Kıbrıs’ta sessiz sedasız yapıldı.
Oysa 19 yılda kimleri çıkarmış Best Model:
Güzide Duran, Deniz Akkaya, Deniz Pulaş, Ebru Ürün, Şenay Akay, Sema Şimşek...
Bunlar sırf birinci olanlardan bazıları.
Dereceye giremeyenler bile bugün piyasanın en çok konuşulan isimleri arasında.
Erkekler de öyle.
Neredeyse her birinci televizyon starı olmuş:
Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Alp Kırşan, son olarak Sıla dizisiyle gündemden düşmeyen Mehmet Akif Alakurt.
Bu yılki birinciler Neslihan Önder ve Fatih Cansız’ın adını da yakında sıkça duymaya başlarız.
Bu kadar isim kazandıran yarışmanın bu yılki yayıncısı bile Kanal 1 olmuş...
Düşünün artık...
Bu yarışmayı tırnaklarıyla kazıyarak yaratan ve uluslararası hale getiren Erkan Özerman seneye, Kıbrıs’ta falan değil İstanbul’da öyle görkemli bir 20. yıl organize etmeli ki alkışlamaktan ellerimiz yorulsun.
Televizyonlar da yayınlamak için birbiriyle yarışsın.
Best Model bunu fazlasıyla hak ediyor.
Hiçbir yarışma sektöre bu kadar çok isim kazandırmadı çünkü...