Paylaş
Türkiye’nin en büyük sinema salonu zinciri Mars’ın yöneticileriyle 30 Aralık 2018’de yaptığım röportajla birlikte sektörde büyük bir mısır krizi patlamıştı.
Mars tarafının “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar” sözleri çok tartışılmıştı.
Cem’ler, Şahan’lar, Yılmaz’lar bu sözün yer aldığı röportaj nedeniyle beni eleştirmişti.
Sanki sözü ben söylemişim gibi...
Ama o dönem başta Yapımcılar Meslek Birliği Başkanı Birol Güven ve Necati Akpınar olmak üzere sektörün önde gelen isimleri bu röportaj için beni tebrik etmişti.
“Nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz bu kadar net ortaya konulamazdı” diyerek.
O mısır tartışması o kadar büyüdü ki, filmler vizyondan çekildi, bir süredir gündemde olan yeni sinema yasası için yapılan toplantılar hızlandı.
Yapımcılar Kültür Bakanlığı’yla toplantı üzerine toplantı yaptı.
Cumhurbaşkanı, yapımcı ve oyuncuları Külliye’de ağırlayarak sorunlarını dinledi.
Yeni sinema yasası da tüm bu tartışmalar üzerine hazırlandı.
İşte bu yasa geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Sinema salonlarına art arda iddialı filmler gelmeye başladı.
2019’un ilk yarısında vizyona giremeyen iddialı filmler, peş peşe seyirciyle buluşuyor şimdi.
Ve yapımcıların şiddetle karşı çıktığı mısır promosyonu tarih oldu.
Mısır da dahil olmak üzere hiçbir ürünün yanında sinema bileti satılamıyor artık.
Beni bu yılın başında yerden yere vuran oyuncular ne düşünüyor bilemem ama ben çorbada bir parça tuzum olduğunu düşünüyorum.
O çok tartışılan röportaj, süreci hızlandıran en büyük katalizör oldu.
2019’u kaçırdık ama eminim Türk sineması 2020’de bu yılki açığını fazlasıyla kapatacaktır.
Güzel mekanın...
Müthiş bir geceydi Mehmet Aslantuğ. Yazıya sana teşekkür ederek başlıyorum o yüzden.
Daha önce Düvee adıyla çıktıkları olağanüstü yolculuğu anlatmıştım.
Beşiktaş eski yöneticisi, iş insanı Erol Obdan’la birlikte 17 ay önce çıktıkları yolculukta hayvancılık işine el attılar.
Küçük ve büyükbaş hayvanlar doğal yemlerle besleniyor, ahırlarda değil doğal ortamlarında yetiştiriliyor.
Bunlardan elde edilen etleri de internet üzerinden satıyorlar.
Üye sayısı 3 bin kişiye ulaştığında duracaklar.
Çünkü yetiştirdikleri hayvanların etlerinin 3 bin kişiden fazla üyeye ulaşması imkansız.
“Yan çiftlikten hayvan alalım” olayına da girmiyorlar.
Kendi besledikleri, büyüttükleri hayvanları satıyorlar.
Yeni üye olabilmek için eski bir üyenin ayrılmasını bekleyeceksiniz.
Şimdiden hedefledikleri sayının yarısına ulaşmışlar bile.
İşte o ürünlerden elde ettikleri ürünleri sattıkları “Tütsü” diye de bir mekan açmışlar Fulya’da geçen ay.
Sıfırdan müşteriye doğrudan ulaşan bir zincir.
Smoke denilen tütsülenmiş etler için yarattıkları koca fırını görünce “Yok artık!” dedim. Odun ateşi dumanıyla 7-8 saatte pişen etler...
Müthiş bir lezzet.
Ama bu gördüğümüz hiçbir şeymiş.
Fulya’daki AVM’nin altına indirdiler bizi. Ürünlerin hazırlandığı kocaman soğuk hava zincirleri, devasa bir mezbaha gibi duran üretim tesisleri...
Şaşırmamak mümkün değil. İnanılmaz bir yatırım yapmışlar.
Düvee’nin ilk müşterilerindenim, kredi kartımla sipariş veriyorum, aynı gün evimde ürünler.
Ama görünen o ki Tütsü’nün de en iyi müşterilerinden olacağım, çünkü pişen etlerin nereden nasıl geldiğini biliyorum.
Mekan güzeldi tamam da, mekanlar güzel insanlarla güzel oluyor.
Güzel insanları...
Güzel mekanda buluştuğumuz güzel insanlar arasında sizin tanıdığınız Selçuk Yöntem, Oktay Kaynarca, Mehmet Aslantuğ ve Ozan Güven vardı. Onların dışında 4-5 güzel insan daha vardı masamızda.
Böyle 8-9 kişilik masamızda uzun bir gecede inanılmaz keyifli bir sohbet yaptık.
Sevgili dostumuz Tarık Ünlüoğlu’nu andık.
Kimi zaman gözyaşı döktük, kimi zaman kahkahalar attık.
Unutulmaz anılarımız vardı.
Kadehler kalktı...
Böyle bir geceye vesile olduğun için teşekkürler Mehmet.
Sabah erken yayınım olduğu için gecenin sonunda Ozan’ı bekleyemedim ben. Ozan başka bir yerden katılacaktı aramıza.
Kalktığımda saat 01.00’di o masadan.
Allah kimseyi Tarık gibi erken almasın aramızdan...
Paylaş