Paylaş
Çünkü yetersizdi Muhsin Ertuğrul hem seyirci hem oyuncu açısından.
Salonun bazı yerlerinden sahneyi görmek mümkün değildi.
Kulisler kötüydü, sahne küçüktü...
Buranın yıkılıp yerine yeni ve modern sahne yapılma süreci bile her konuda ne kadar farklı dilleri konuştuğumuzun göstergesi oldu...
Erdoğan’la Baykal aynı dili konuşmuyor.
Bizler medyada aynı dili konuşmuyoruz.
İşte Muhsin Ertuğrul örneği gösterdi; Belediyecilerle tiyatrocular da aynı dili konuşmuyor.
Konuşamıyorlar...
Çünkü yıkılmaz bir önyargı var herkeste.
Muhsin Ertuğrul’un yıkılmasına çeşitli anlamlar yüklendi, burası Cumhuriyet’in kalesi ilan edilerek kutsandı.
Tiyatro yıkanlar lanetlendi.
Muhsin Ertuğrul’da son oyun oynandıktan iki yıl sonra gördük ki, yıkılan salonun yerine gerçekten de söz verildiği gibi şık, modern bir bina yapılmış.
Keşke Kadir Topbaş “Hazırlayacağımız belgeselde yıkılmasın diyen protestocular da yer alacak” açıklamasını hiç yapmasaydı.
Sonra Eyüp Can’a bundan vazgeçildiğini açıkladı ama keşke bu intikamcı yaklaşımı hiç dillendirmeseydi.
Önümüzdeki hafta açılışı yapılacak yeni sahne bir şeyleri de kanıtladı aslında bize; birbirimizi anlamaya çalışırsak, önyargısız yaklaşırsak her alanda süren yıpratıcı süreçler çok daha kolay aşılacak.
Topbaş’ın Taksim önerisine kulak verin
Muhsin Ertuğrul sürecinden ders çıkaralım diyorum ya önümüzde somut bir örnek daha var; AKM’nin yıkılıp yıkılmaması.
Ben sadece AKM’nin değil tüm Taksim’in yıkılıp yeniden yapılması taraftarıyım.
Burası kadar kötü, karanlık, çirkin bir meydan görmediğimi defalarca yazdım.
Kadir Topbaş’ın meydanı trafiğe kapatan önerisi daha da güzel...
“AKM’nin yerine arkadaki otoparkı da dahil ederek Sydney, Paris, Londra’daki gibi çok daha büyük Atatürk Opera Evi inşa edelim.
Trafiği Taksim meydanının altına alıp üst tarafı ıstanbul’a yakışır geniş bir meydan olarak yeniden kurgulayalım” diyor Topbaş...
Sonuna kadar katılıyorum.
O meydanın trafikten, taksi teröründen kurtulması lazım.
İstanbul’un en önemli meydanının şıkır şıkır parlaması lazım.
Orada yaşayan biri olarak böyle bir Taksim’i görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Taraf muhabiri porno starını nasıl tanıdı?
Zahid Akman’ın Las Vegas’ta Tüketici Elektroniği Fuarı’nda black jack oynarken görüldüğünü yazdı Taraf gazetesi. Porno oyuncularıyla aynı masadaymış...
Taraf muhabirinin kumar masasında uzaktan gördüğü bir sarışının porno oyuncusu olup olmadığını çözecek meziyeti nereden edindiğini merak ettim açıkçası?..
Amerika’da dev bir kumarhanede bir porno starını şıp diye tanımak için bu konuda ciddi bir DVD arşivine sahip olmak gerekli...
Kumar masasındaki porno starını bile tanıyan biri elbette RTÜK Eski Başkanı’nı da şıp diye tanır.
Tanır da neden onun bir kare fotoğrafını çekmez cep telefonuyla.
Madem böyle bir şey yazacak, insan kanıt olarak bir kare fotoğraf çekmez mi?.. Diğer yandan bu suçla isnat edilen Zahid Akman olunca düşünmeden edemiyor insan... Puro merakını ben biliyorum, kahveye gidip okey oynayacak kadar oyun düşkünü olduğunu da tüm Türkiye...
Bir yanda böyle bir Zahid Akman var, haber yalan diyor.
Diğer yanda Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterini NTV’ye düşürten Taraf...
Hangisine inanacağımı bilemediğim için konunun en ilginç yanını başlığa çıkardım zaten...
Anlat İstanbul
“Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş, bin defa ölüp de hiç ölmemekmiş” diyen unutulmaz bir 3 Hürel şarkısı vardır ya...
İşte o 3 Hürel’den Haldun olanı, Haldun Hürel’in birkaç ay önce çıkan Anlat ıstanbul kitabı elimden düşmüyor bu aralar.
İstanbul üzerine daha önce de yazdığı kitapları vardı Haldun Hürel’in...
Ama bu 763 sayfalık külliyat müthiş olmuş.
Hokkabazlardan, hattatlara, semt isimlerinden, hatıralara kadar ıstanbul hakkında ne ararsanız var kitapta...
750 sayfa gözünüzü korkutmasın, 3-4 sayfalık bağımsız bölümler olarak yazdığı için kitabı okuması da kolay.
İstanbul’un tarihini merak edenlere hararetle tavsiye ederim... (Anlat ıstanbul, Haldun Hürel, 763 sayfa, Kapı Yayınları)
Paylaş