Meğer Yılmaz Güney, Zülfü Livaneli’ye oyunculuk teklif etmiş

Şarkılarının nasıl böyle binlerce insan tarafından hep bir ağızdan söylendiğini çok daha iyi anladım kitabı okuyunca.
Müzik, edebiyat, sinema alanında yarattığı onlarca eseri var Livaneli’nin... Kültür sanat hayatımızın son 40 yılına damga vuran ismin çocukluğunu, ailesini, yurtdışında yaşadığı yılları, müzikte yaptığı yenilikleri, sinemaya geçişini, dünyanın önde gelen siyasetçileri, sanatçıları ve edebiyatçılarıyla buluşmalarının detaylarını öğrendim.
Babaannesinin kendisine “keçi” demesinden başlayın da, sinemaya nasıl adım attığına kadar.
İlginç bir detay da öğrendim kitaptan.
Zülfü Livaneli tam müzikte adından söz ettirmeye başladığı dönemde cezaevinde yatan Yılmaz Güney tanışmak için haber gönderir.
Livaneli, kalkar cezaevine görüşe gider, “Herhalde benden bir film müziği isteyecek” düşüncesi ve heyecanıyla...
Ama yeni çekeceği filmi için rol teklif eder Yılmaz Güney, Zülfü Livaneli’ye.
Şaşırır kalır, ne diyeceğini bilemez... Günlerce düşünür ne söyleyeceği, Yılmaz Güney’i kırmadan nasıl reddedeceği üzerine.
Sonra yine görüşe gidip, “Ben müzisyenim oyunculuktan anlamam. Nasıl ben size gelin müzik yapın diyemezsen, lütfen siz de bana oyunculuk konusunda ısrarcı olmayın” der.
Yılmaz Güney rolü bile anlatır ama sonunda ikna olur. Sonraki yıllarda “Yol”, “Sürü” gibi Yılmaz Güney filmlerinin müziğini yapar Livaneli...

Livaneli’ye film yönet diyen Türkan Şoray’mış

“Rüzgarlar Hep Gençtir” adlı kitabında film yönetmenliğine nasıl başladığını da anlatıyor Zülfü Livaneli...
Yaşar Kemal’in “Yılanı Öldürseler” romanından çekilen filmin yönetmenliğini yapan Türkan Şoray, montaj için İsveç’e gider.
Abidin Dino, Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli ve Türkan Şoray buluşurlar.
Filmin müziklerine imza atan Livaneli’dir.
İşte o buluşmada “Neden yönetmenlik yapmıyorsunuz?” der Türkan Hanım, Zülfü Livaneli’ye...
O güne kadar sinemaya film müzikleriyle katkı sağlayan Livaneli’nin kafasına yönetmenlikle ilgili ilk ciddi soru böyle takılır işte...
Türkan Şoray yönetmenlik konusunda ilk cesaretlendiren isim olur Livaneli’yi.
Sonra peşi sıra filmler gelir.
1987’de yönettiği ilk filmi “Yer Demir Gök Bakır”ın hikayesi de ilginç...

İlk filmin kısmet balığı

Yaşar Kemal’le Zülfü Livaneli, Küçükçekmece Gölü’nde sandalla dolaşıyorlar ve Livaneli’nin çekeceği film üzerine konuşuyorlar.
Demirciler Çarşısı üzerinde hemfikir gibiler.
Ama bir yandan da “Yer Demir Gök Bakır’ı mı çeksek acaba” diye tartışıyorlar.
Yaşar Kemal, “Yer Demir Gök Bakır’ı çek” dediği anda gölden bir kısmet balığı zıplayıp sandalın içine düşüyor.
Ve o anda karar veriyor Livaneli “Yer Demir Gök Bakır”ı çekmeye...

İstanbul’a nasıl aday oldu

Zülfü Livaneli’nin hayatını anlattığı kitabı “Rüzgarlar Hep Gençtir”i ilgiyle okudum.
Siyasetten bahsetmemiş olamaz, herhalde 1994 seçimlerindeki İstanbul adaylığını da anlatmıştır dedim.
Bu merakla okudum okudum, yok artık dediğim anda da kitabın sonuna doğru 94 seçimlerinde nasıl aday olduğu karşıma çıktı.
94 seçimlerinde İstanbul adayı olmuş, İlhan Kesici, Recep Tayyip Erdoğan ve Bedrettin Dalan’la yarışmıştı Zülfü Livaneli.
Hiç detaya girmeden “kamuoyundan gelen baskı” olarak açıklamış adaylığını Livaneli kitapta.
Çok fazla üzerinde de durmamış konunun.
(Rüzgarlar Hep Gençtir, Zülfü Livaneli, DEX Yayınevi, 224 sayfa, 19 lira)