Instagram’da fotoğraf büyütmenin formülü

Beyhude çaba arkadaşlar, boşuna uğraşmayın, Instagram’da o yöntemle fotoğraf büyütemezsiniz...
Bazısı da en ilkel yöntemi kullanıyor; Instagram sayfasındaki karenin fotoğrafını çekip büyütmeyi deniyor.
Şimdi size hayatınızı kolaylaştıracak sırrı veriyorum...
Aşağıdaki adımları takip ederek Instagram’da fotoğrafları büyütebilirsiniz.
iPhone kullanıcıları için bu söyleyeceklerim;
* Ayarlar’a girin...
* Genel’i seçin...
* Erişilebilirlik sekmesini tıklayın...
* Burada karşınıza Büyütme butonu çıkacak, onu tıklayın ve açık duruma getirin...
* O sayfanın en altında Maksimum Büyütme Düzeyi’ni de istediğiniz gibi ayarlayın.
Peki bundan sonra ne yapacaksınız?..
Instagram’da büyütmek istediğiniz fotoğrafın üzerine üç parmağınızla tıklayacaksınız.
Tek değil, iki değil, üç parmak.
Fotoğrafın büyüdüğünü göreceksiniz...
Bakın modern insanın bir sıkıntısından kurtardım sizi, güle güle kullanın...
Not: Bu küçük iPhone numarasını ben de moda blogger’ı Duygu Şenyürek’ten öğrendim.
Geçenlerde bir arkadaş grubunda son derece normal bir şekilde Instagram fotoğrafını büyütünce nasıl yaptığını sordum, bu sırrı söyledi bana.
Blogger’ların hayatı sosyal medyada geçtiği için her türlü telefon numarasına hakimler...

İnternete bağlanamamak da seyahate dahil midir?

THY uçak içinde wi-fi uygulamasına ilk geçtiğinde tüm yolculara açıktı hizmet.
Ancak kota kaldırmadığı için resmen sıra bekleniyordu wi-fi’ya bağlanmak için.
Bir yolcunun bağlantısı kopsa da ben bağlansam diye...
Sonra ekonomiye ücretli, business’a ücretsiz uygulamasına döndüler.
Business yolcusu da, parasını verip internete bağlanan ekonomi yolcusu da rahat etsin diye.
Ama heyhat...
Bu sefer hiç hizmet vermemeye başladı.
İstanbul’dan San Francisco’ya 13 saat yol uçtum, 1 dakika bile bağlanamadım internete.
Şimdi eminim Berrak Tüzünataç bu yazıyı okuduğunda, “İnternete bağlanamamak da seyahate dahildir” diye taşı gediğine koyacaktır.
Ben geçen gün ona; “Bavulunu kaybetmek de seyahate dahildir” demiştim ya...
(Berrak’ın bavulunu kaybedenin hangi havayolu olduğunu bilmiyoruz bu arada...)
Ama aynı şey değil, THY wi-fi hizmetini büyük bir ayrıcalık olarak sunuyor yolcularına, 1 dakika bile çalışmayınca komik oluyor.
Üstelik biz Berrak gibi ortalığı yıkmadık, oturup filmlerimizi izledik uçakta...

Golden Gate’de yürünüyor da Boğaz Köprüsü neden yayaya kapalı?

Boğaz Köprüsü’nün yayalara açılması gerektiğini, tam orta noktasına “Asya’yla Avrupa’nın buluştuğu nokta” yazılabileceğini, böyle olursa turistlerin koşarak fotoğraf çektirmeye gideceğini 10 kez yazdım.
Hatta bir ara Ulaştırma Bakanlığı bu konuda çalışmalar yapılacağını söylemişti ama sonuç yok...
İlk kez geldiğim San Francisco’da, gelir gelmez soluğu şehrin alamet-i farikası Golden Gate Köprüsü’nde aldım.
Yürüyüşe çıkanlar, bisiklete binenler, fotoğraf çektirenler, scooter kullananlar... Köprü, yayalara gidiş-geliş yönünde açık.
Bizimki kapalı... “Tehlikeli de ondan” mı dediniz?
Öyleyse iki köprüyü kıyaslayalım:
Golden Gate’in uzunluğu 2,7 kilometre, Boğaziçi’ninki 1,5 kilometre...
Golden Gate’in yüksekliği 227 metre, Boğaziçi’ninki 165 metre...
Golden Gate’in genişliği 27 metre, Boğaziçi’ninki 39 metre...
Yani Golden Gate bizimkinden daha uzun, daha yüksek ve daha dar olmasına rağmen yayalara açık.
Bizimki ‘yassah hemşerim’...

Bu filme hepimiz haksızlık yaptık

Bazı filmlere haksızlık yaptığım için çok kızıyorum kendime. Mesela “Silsile”...
2014’ün mart ayında vizyona girdi.
Neden daha önce izlememiş, neden hakkında güzel yazılar yazmamışım... Neden “Bu filmi mutlaka izleyin” dememişim...
Nasıl ıskalamışım, anlamadım...
Uçakta izledim ve filmin tek gecede biten hikâyesine, kurgusuna, temposuna bayıldım.
Ne yazık ki vizyonda sadece 31 bin kişi izledi filmi.
İşte bu yüzden atladığım için kendime daha çok kızıyorum.
İki ay önce Belgrad’da tanıştığım yönetmen Ozan Açıktan’a bir yıl gecikmeli de olsa tebriklerimi iletiyorum...

Merak ediyorum

Memleketten okyanus aşırı uzaktayım ya, gündemi, olup biteni yakından takip edemiyorum...
Ve merak ediyorum:
* Murat Dalkılıç ve Merve Boloğur en nihayetinde evlendiler mi, masallardaki gibi 40 gün 40 geceye döndü bu düğün masalı...
* Tarkan’ın konserleri nasıl gidiyor, ilk gün Hıncal Uluç’a beraber gideceğiz diye söz vermiştim, o gün kendimi Pasifik kıyısında buldum...
* Galatasaray’ın yenilgisine ‘Osmanlı tokadı’ dışında başlık atan çıktı mı?

“Türk gibi güçlü” lafını yerle bir eden İrlandalı

Aksaray esnafı Aksaray esnafı olalı, böyle zulüm görmedi...
Böyle dayak yemedi...
Kusura bakmayın arkadaşlar da ben bu kavgada İrlandalı turistten yanayım; çünkü adamın suçu yok.
Bir de 15 kişiye karşı tek!
Bakkalın önünde duran buzdolabının kapağını bir başkası da açsa o sular öyle dökülürdü.
Suçlu kapağı açan İrlandalı değil, dolabı ağzına kadar su dolduran bakkal.
Ya buzdolabı yere sabit değil, sallanıyor ya da çok su doldurmuşlar.
İrlandalı turist de kapağı açınca yerlere dökülüyor...
Vay sen misin döken...
Girişmeye kalkıyorlar ama nereye, adam boksör!
Şimdi suları döken İrlandalı olmasa, diyeceğim ki bakkala küfür etmiş olabilir, ters bakmış olabilir.
Oysa İrlandalı bizim raconu da bilmiyor, dili de...
Ama kadere bakın ki iyi derecede boks biliyor!
Aksaray esnafının sopalı, iskemleli saldırısına karşı tek başına direndi, çoğuna da dayak attı.
Şu Aksaray meydan muharebesinde İrlandalı turist, “Türk gibi güçlü” lafını rafa kaldırmakla kalmadı...
Erdoğan tarafından esnafa yüklenen ‘gerektiğinde polistir, alperendir’ misyonunu da yerle yeksan etmiş oldu...