Paylaş
Bağcılar’da kızı azgın köpeğin ağzından zor kurtardılar, çevredekiler köpeği bıçaklayıp öldürmese, köpek kızı öldürecek...
Aynı gün Urla’da zinciri uzun bırakılan bir köpek 10 yaşındaki erkek çocuğa saldırdı...
Çocuk hastanede...
Bizim Haçiko’dan, Yonca’nın derneğinden, mantar gibi çoğalan hayvan kuruluşlarından, hayvansever ünlülerden ses yok. Belki de köpeğin bıçaklanmasına üzülmüşlerdir, biraz cesaret bulsalar “Neden uyutulmadı acaba” da derlerdi...
İlla insan hayvana şiddet uyguladığında mı ayağa kalkacaksınız, hayvan insana şiddet uyguladığında niye yoksunuz...
Neden bir hayvansever derneği hediye alıp çocukları ziyarete gitmiyor? Dut yemiş bülbüle dönüyorlar...
Oysa tam da bu olaylarda ortaya çıkıp hayvan besleme kültürü üzerine seslerini yükseltmeleri gerekiyor.
Pitbull beslemek yasak... Bu yasağı destekleyen çalışmaları yok derneklerin. Mesela, “Köpeğiniz saldırgansa ağızlık takın” kampanyası yapmıyorlar...
Aslında çocuğa saldıran köpeğin suçu yok asıl suçlu o köpeği öyle yetiştirende... Hiçbir hayvan derneği, hayvan sahiplerini eğitmek gibi bir misyon yüklenmiyor.
En basitinden, çok köpek beslenen semtlerde her taraf köpek kakası dolu. Hangi hayvan derneği, “Köpeğinizin kakasını yollarda bırakmayın” diyor... Bunu hayvan sahiplerine öğretmek için çabalıyor?
Hayvan dernekleri sadece köpekler tekmelendiğinde ortaya çıkmamalı.
Çocukların ısırılmasına da itiraz etmeli. Hayvanla insanın bir arada dostça yaşaması için çalışmalı...
Hayvan sahiplerine, kedi-köpek besleme kültürünü öğretmeli.
“Barınaklar çok kötü” diye bağırmak işin en kolay yanı!
Ajda’nın aşkı...
Ajda Pekkan’ın yeni aşkı haberi çıktı Hürriyet’te...
Diğer gazeteler yalanladı durumu.
Gazetecilik böyle bir şeydir bu yalanlamaya karşılık ya el ele fotoğraf bulacaksınız ya da zamana sığınacaksınız. Neyse ki bizim için zaman çabuk işledi.
Ajda Pekkan, dün Ayşe Arman’a bu konuyla ilgili bakın ne dedi: “Bir çarpışma yaşıyorsun, müthiş bir şey, adı aşk. Ama karşındaki de inanamıyor. Çünkü seni Ajda olarak tanımış bugüne kadar, sonra senin özünü tanıyor.
Tam kendini bırakacak gibi oluyor birileri ona ‘Yaşadıkların gerçek olamaz’ diyor.
Oysa ben onun tanıdığı Ajda’yım...”
Şimdi bunlardan ne anlıyoruz biz...Ajda aşk yaşamış mı, yaşamamış mı?..
Yalanlamaya kalkanlara şu kadarını söyleyeyim...
Bizim Selim Akçin emin olmadığı topa çift dalmaz, dalıyorsa bir bildiği var deyip iki kere düşünmek lazım...
36 kare fotoğraf!
Düşünün, elinizde dünyada üretilmiş 36 karelik son fotoğraf bobini var...
Neyin fotoğrafını çekersiniz?
Dijital makineler yayılınca, Kodak klasik fotoğraf filmlerinin üretimini durdurdu.Fotoğrafçı Steve McCurry de (kendisi meşhur Afganlı kız fotoğrafını çeken abimiz) Kodak’a başvurup üretilen son bobini istedi...
Ve Kodak’ın son bobiniyle 36 kare fotoğraf çekmek için yollara düştü.
5 kare iş kazasına uğramış, 31 kare çekebilmiş Steve McCurry...
Şimdi o çektiği 31 kare İstanbul Modern’de sergileniyor. Sergiyi gezdim... Kendisi de oradaydı, herkesle konuşan sıcak biri.
Ara Güler arkadaşım
Son Kodachrome Filmi sergisinde rastladığım Steve McCurry’e ayak üstü üç soru sordum... “Sana poz veren modellere hiç para ödedin mi?” dedim...
Biraz düşünüp ‘hayır’ yanıtını verdi, Hintli köylüler falan çok iyi ağırlamış kendisini...
“Bu kadar az sayıda pozun varken neden üç kareyi Robert De Niro’ya harcadın” diye sordum.
“New York’u simgeleyen oyunculardan biri ve çok yetenekli olduğu için” dedi. Oysa De Niro ilk çektiği kareler. Bu yüzden bana ilk başta ne yapacağını bilememenin verdiği kararsızlıkla filmi bol keseden harcamış gibi geldi. Çünkü üç poz da neredeyse aynı...
Son olarak da “Ara Güler arkadaşın mı?” diye sordum... 31 kare içinde bir de Ara Güler fotoğrafı var çünkü... “Evet iyi arkadaşım. Dün akşam da beraberdik, sohbet ettik” dedi. Arkadaşı olmasa da fark etmez, son bobine girmeyi en çok hak eden isim Ara Güler’den başkası olamaz zaten...
Paylaş