Paylaş
Bu yılki yarışmaya katılmamayı bile konuştuklarını, ancak Azerbaycan’a ayıp olur diye vazgeçtiklerini söyledi.
Sonra da bombayı patlattı:
“Eurovision’a katılmama seçeneğini de kullanabiliriz...”
2’ncilik, 1’incilik, 4’üncülükler alırken Eurovision ‘sonucu belli yarışma’ değildi de, son iki yıldır aldığımız kötü sonuçlardan sonra mı ‘sonucu belli yarışma’ oldu?
1980’den beri neredeyse kesintisiz katıldığımız yarışmada şimdi “Küstüm ben oynamıyorum” mızıkçılığı yapmak komik değil mi?
Şahin’in bu açıklaması bile TRT’nin Eurovision’u gereksiz yere ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.
Neden katılmayacakmışız Eurovision’a?
Gülüyoruz, eğleniyoruz, makara yapıyoruz...
TRT de bir-iki gece reyting alıyor...
Daha ne olsun?
Bu yarışmanın gerisi boş zaten...
Eurovision’a katılmamak yerine benim daha radikal bir önerim var;
TRT bu işten elini çeksin...
Kimin gönderileceğine, hangi şarkının seçileceğine, kimin ne giydiğine, klibe, işin bütçelerine falan hiç karışmasın.
Bu işi mesela müzik meslek birliklerine bıraksın.
TRT sadece yayıncı olarak geceyi yayınlasın.
Böylece ne başı ağrır, ne gereksiz yere hırs yapar ne de “Eurovision’a gitmeyelim” gibi öneriler atılır ortaya...
Zalimlik değil, gazetecilik
Taraf’ın Telesiyej köşesi bizi eleştiriyor.
Nurseli İdiz’in yeni dizide oynayacağını duyurduğumuz haberde, “Alaçatı’da çekilen alkollü görüntüleriyle gündeme gelen” ifadesini kullandığımız için...
“Nurseli İdiz’in kariyeriyle ilgili yeni haberleri Alaçatı haberiyle birlikte sunmak etik değil” diyor.
“Yeni bir dizinin haberi böyle mi verilir?” diye sorup kendisi yanıtlıyor: “Magazin zalimliği bu...”
Magazin zalimliğini en çok dile getiren biri olarak yanıt vereyim; bu zalimlik değil, gazetecilik.
Çünkü Telesiyej’i yazan arkadaş, Nurseli İdiz’in o dizideki işi Alaçatı görüntüleri sonrasında aldığını ya bilmiyor ya bilmezden geliyor.
Nurseli İdiz, Alaçatı’da alkollü görüntülendi...
O görüntülerden sonra “Bittim, mahvoldum, kimse bana iş vermeyecek” dedi...
Yapımcılar görüş bildirdi...
Tüm bunların üzerine Gani Müjde, Nurseli’ye sahip çıkıp yeni dizisinde rol verdi.
Biz de haberi yaparken bu yüzden Alaçatı’yı hatırlattık. Çünkü Alaçatı görüntüsü, Nurseli İdiz’in kariyeriyle ilgili son haberi yaratan tek ve en önemli unsur.
Bunu hatırlatmak magazin zalimliği değil, haber yazmanın kurallarındandır.
Bilmem anlatabildim mi...
Komik bir almanak
“Dürüst, tarafsız, ahlaksız haber” sloganıyla 2,5 yıl önce yayın hayatına başladı zaytung.com...
Ama bu kısa sürede internet ve sosyal medyada fenomene dönüşmeyi başardı.
Şimdi 2,5 yıllık dürüst, tarafsız, ahlaksız haberlerinden derledikleri bir almanak çıkardılar.
Tavsiye ederim, yaz sıcağında serinletiyor.
Bu vesileyle olimpiyatlarla ilgili benim çok güldüğüm iki son dakika haberi vereyim zaytung’dan...
-Amerika ve Çin devlet başkanlarının, sporcularını tebrik etmek için “her yöne 1000 dk + 5000 SMS + sınırsız internet” paketine geçiş yaptıkları öğrenildi.
-“Madalya alan sporcusunu arayarak tebrik eden en hızlı başbakan” dalında altın madalya 32 sn ile Türkiye’nin...
Cumhurbaşkanı’nın mayolu fotoğrafı
“Fransız medyası muradına erdi” başlığıyla yer aldı haber tüm medyada...
Neden muradına ermiş?
Yeni Cumhurbaşkanları François Hollande ve sevgilisi Valerie Trierweiler’in mayolu fotoğraflarını çektikleri için.
Paparazziler bu fotoğrafı çekebilmek için çiftin tatil yaptığı şatonun etrafında pusuya yatmışlar.
Sonunda da mayolu görüntüyü yakalamışlar.
Valerie’nin halen çalıştığı Paris Match dergisi bile fotoğrafı iç sayfalarda kullanmış.
Şimdi mayolu fotoğraflar çekilir mi çekilmez mi tartışması sürüyor ya bizde...
Gördüğünüz gibi kural her yerde aynı işliyor.
Ünlülerin mayolu fotoğrafları her yerde en çok konuşulan haber oluyor.
Hatta yurtdışında bizden daha kuralsızlar.
Hiç değilse bizde ‘o ya da bu sebeple’ cumhurbaşkanının, başbakanın mayolu fotoğrafı çekilmiyor.
Paylaş