Paylaş
Bir kadının sevgilisinden tokat yememesini çok büyük bir marifetmiş gibi anlatıyor.
Zaten yemeyeceksin, işin doğrusu bu...
Yersen de şikayetçi olacaksın, o ilişkiyi bitireceksin.
Sevgilin de sana tokat atmayacak, böyle bir hakkı yok çünkü...
Ama sanki adamın öyle bir hakkı varmış da 1,5 yıldır kullanmıyormuş. Bakın ne kadar da iyi sevgilisi varmış Meral Kaplan’ın...
Türkiye’de kocasına karşı ‘döver de sever de’ diyen, ‘evimin direğidir’ diye her yaptığını hoş gören milyonlarca kadın var zaten...
Hadi bunlar eğitimsiz, hadi bunların ekonomik özgürlüğü yok...
Anadolu’daki bu kadınlar bile ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyalarıyla seslerini yükseltmeye başlamışken, şehirli okumuş kadınların erkek şiddetine karşı bu tepkisizliği niye...
Neden bu alttan almalar...
Sevgilisinden dayak yiyen az mı manken var, yaşadığı konforu kaybetmemek için seslerini çıkarmayan...
Sadece manken camiası da değil, tiyatro dünyasında, sanatta, bizim medyada yok mu erkek şiddetine maruz kalan kadınlar...
Doktor var doktor, karısını döven...
Yani bu işin eğitimle falan değil, önce insan olmakla ilgisi var.
Erkeği eğitip incelikler kazandıran, insana dönüştüren de kadındır...
Önce anne, sonra sevgili, eş olarak...
Bizim modern şehirli kadınlar ise erkeği eğitmek yerine, “1,5 yıldır bir tokadını bile yemedim” diye seviniyor.
Aferin Meral böyle devam et... Umarım 1,5 yıl sonra “Sevgilisinden dayak yedi” haberlerini okumayız...
Emre de Fener’e böyle gitti...
İki yıl önce, Emre Belözoğlu’nun Newcastle’da oynadığı dönemdi.
Milli maç için İstanbul’a gelmişti.
Tıpkı Arda’nın İstinye Park’ta karşılaşması gibi, Aziz Yıldırım’la Paper Moon’da karşılaştı Emre...
O dönem Emre’nin Colin Kazım’a “Fener’e gitme” dediği iddia ediliyordu ve Yıldırım kızgındı Emre’ye...
Tıpkı Arda gibi Yıldırım’ın masasına gitti Emre, el sıkıştılar sohbet ettiler.
Bu yakın temastan sonra Emre’yle Fenerbahçe’nin arası hep iyi oldu.
Sonrası da malum; Emre, Fenerbahçe’nin en iyi futbolcusu iki sezondur.
Arda’nın İstinye Park’ta Aziz Yıldırım’ın masasına gittiği fotoğrafları görünce, Emre’nin iki yıl önce yaşadığı bu olay geldi aklıma.
Kaldı ki, daha 2000’de Aziz Yıldırım, “İstesek Hakan Şükür’ü de, Emre’yi de alırız” deyip duruyordu.
Hatta bir yemekte Fatih Terim’le bu yüzden tartışmıştı bile...
Şimdi bunların hepsini üst üste koyunca, günün birinde Arda da Fener’e gider mi sorusu daha can yakıcı oluyor.
Ama merak etmeyin, o gitmez... Metin Oktay’dan sonra efsane kaptan mertebesine yükselme şansını yakalayen tek oyuncu olduğunun o da farkında...
Emre’nin böyle bir şansı olsa, o da gitmezdi...
Gidilmeyecek tek yer
Cunda tatilimle ilgili son bir not: Adanın en güzel yeri Ortunç, ne yazık ki gidilmeyecek tek yeri de Ortunç... Dünya güzeli bir yer bu kadar mı kötü işletilir?
İnternette bu konuda onlarca yazı var. Ortunç yazınca sadece şikayetler dökülüyor blog sayfalarında...
Ne kadar haklılarmış.
Personel kaba, beceriksiz...
Beğenmediğimiz margaritayı kafamıza döker gibi önümüzde çimlere döktüler.
Sahilde kimsenin yemek siparişi zamanında gelmedi.
Mojito istedik, ot diyarı Cunda’da nane bulamadılar.
Bayram tatilinde ayran yoktu müessesede, sipariş vermişler gelmemiş. Gönder bir araba aldır Ayvalık’tan, çok mu zor?
Cunda’nın en güzel yerine kurulup tekel olmanın keyfini yaşıyor Ortunç.
Sahibi de eski bir opera sanatçısıymış. Oysa bir sanatçının mekanından biraz daha incelik bekliyor insan...
Orhan Tunç hiç uğramıyor mu mekanına? Yoksa “Nasıl olsa müşteri gelmek zorunda mı?” diyor acaba?
Paylaş