Paylaş
Allah göstermesin, ağzından yel alsın, Aleyna’nın sağlıklı, mutlu, başarılı çok uzun yaşları olsun elbette ama Karolin’in altını çizmeye çalıştığı konu, “Hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun” mottosu...
Sosyal medyada bunu gördüğüm akşam Apple TV’den indirdiğim “Bohemian Rhapsody”i izliyordum evde...
Ve filmi izlerken tam da efsane olmak üzere şunu düşünüyordum...
Freddie Mercury 45 yaşında ölmese, geçen pazar akşamı Rami Malek’e fazlasıyla hak ettiği Oscar’ı kazandıran bu film çekilir miydi?
Ya da tersten sorayım...
Bugün yaşasa 73 yaşında olacak Freddie’nin hayatı Oscarlık bir filme dönüşür müydü?
Bugün aklımızda nasıl bir Freddie Mercury fotoğrafı olurdu?
Canlı örnekleri var, buyrun size iki efsane işte:
Biri sinemanın efsanesi, müthiş yakışıklı Mickey Rourke...
Diğeri Guns N’ Roses’la fırtına gibi esen, uzun saçlarıyla milyonlarca kadının rüyasını süsleyen Axl Rose...
Geçtiğimiz ay birlikte bu fotoğrafları çekildi ve herkes şaşkınlık içinde kaldı.
Mickey ve Axl’a bunu yapan zaman bize ne yapmaz dedirttiler...
Bugün 66 yaşında olan Mickey Rourke 80’lerde çektiği Siyam Balığı, 9,5 Hafta ve Barfly’la hafızamızda mı kalsa efsane olurdu, yoksa önce boks sonra botoks merakı nedeniyle dağıttığı bu yüzüyle mi?
Axl Rose daha 57 yaşında olmasına rağmen Guns N’ Roses yıllarıyla uzaktan yakından ilgisi kalmadı...
Hangisi efsane?
Efsane olmak için hafızada kalan görüntünün yakışıklı ve güzel olması çarpan etkisi yaratıyor elbette...
Bir de kariyer dediğin şeyi 60 yıl zirvede taşımak kolay değil...
Yıllar uzadıkça gençliğinde yakaladığın o başarıyı törpülüyorsun.
Diyeceksiniz ki 60 yıl bunu başaran, kariyerini asla törpülemeyen yok mu?
Var elbette ama onu yapana da duayen, usta, sir, süperstar, mesleğin piri deniyor zaten...
Efsane olmak, her manada biraz da zirvede bırakmakla ilgili galiba...
Ama siz siz olun, erken ölüp efsane olmaya değil, kaliteli yaşlanarak duayen olmaya bakın...
Çünkü yaşamak efsane olmaktan da, her şeyden de kıymetli...
Ukrayna, “Bir Türk’ü sahnede istemiyoruz” deyince...
DJ’lik yapan Faruk Sabancı’yı hep merak ediyordum, bu işi laf olsun diye mi yapıyor, profesyonel bir amacı var mı diye, geçen gün bir araya geldik.
Merak ettiklerimi sordum, şunları öğrendim:
◊ İsviçre’de yatılı okumuş, müziğe ilgisi o yıllarda başlamış. 16 yaşında Alman bir firmayla ilk plan anlaşmasını yapmış, 17 yaşında ilk sahne şovlarını yapmış...
◊ Yurtdışında Türkiye’den daha fazla tanındığını söylüyor. “Rusya şu anda açık ara en popüler olduğumuz yer” diyor, sonra Ukrayna geliyormuş...
◊ Boyu 2 metre, konuşurken sürekli yukarı bakıyorsunuz. Mide küçültme ameliyatına girdiğinde 183 kiloymuş... 101 kilo vermiş... Psikolojisi, yaşam tarzı, ses tonu bile değişmiş... Şu an 83 kilo...
◊ Sabancı Ailesi’nin Hacı Sabancı kolundan geliyor, dedesi Hacı Sabancı, Sakıp Sabancı’nın kardeşi... Faruk’un babası da rahmetli Mehmet Sabancı....
◊ Ünlü DJ’ler Tiesto ve Armin Van Buuren Faruk Sabancı’ya ilk kol kanat geren isimler olmuş... 15 yaşında Van Buuren’le tanışmış, sonra Tiesto’nun turnelerinin açılışını yapmaya başlamış...
◊ Eğitim hayatı Almanya ve İngiltere’de devam etmiş, üniversite ve master işletme üzerine okumuş... “Müzik boş vakitlerimde yaparım diye düşündüğüm bir hobi gibiydi. Yıllar içinde aldığı hal ile birlikte ekibimizi de büyüttük. İşler büyüdükçe ekibi de büyüttük, ikinci bir hayatım oldu” diyor...
◊ Aile şirketi EnerjiSA’da çalışıyormuş...
◊ Türkiye’de kendi solo konsept şovlarını yapan ilk DJ olmak istiyor. “O ya da bu mekanda çıkan bir DJ değil, kendi konseri olan bir DJ yaratıyoruz şu anda” diyor. Son şovu Volkswagen Arena’daymış, şimdi hedef Zorlu PSM’de büyük bir şov...
◊ Sabancı soyadını taşımakla ilgili şu anısını anlattı: Üniversite arkadaşlarım bile, “Şimdi sen Teknosa’ya gidip bir televizyonu sırtına alıp çıkıyor musun?” diye soruyorlar bana... Ben de şakaya vurdum artık işi, “Evet, gidiyorum 10 tane telefon alıyorum, çıkıyorum oradan” diyorum...
◊ Ukrayna adına Eurovision’a katılacağı haberleri gerçekmiş. Faruk’un son single’ı For You’da Ukraynalı sanatçı Maruv kendisine eşlik etmiş. Bu kanaldan teklif gelmiş, Faruk da yeşil ışık yakmış. Ancak Ukrayna devlet televizyonu “Şarkı tamam ama biz bir Türk’ü sahnede istemiyoruz” deyince Faruk da “O zaman bir Türk’ün yaptığı şarkıyı da istemeyin” demiş ve For You şarkısını vermemiş. Maruv kendi solo şarkısıyla gidecekmiş Eurovision’a...
◊ “Konser anlaşması yaparken nasıl pazarlık yapıyorsun, Sabancı’nın paraya ihtiyacı olmaz diye düşünmüyorlar mı” diye de sordum Faruk Sabancı’ya, “Her şeyden önce ben çok iyi bir Kayseriliyim” yanıtını verdi. Para pul işlerini ajansı ve menajeri konuşuyormuş...
Sonuç: Tahminimden çok daha iyi bir DJ, çok keyifli, muhabbeti yerinde biriyle tanışmış oldum...
Köklü ailelerin yeni kuşaklarından sadece iş değil hayatın renkli alanlarında da başarılı işler yapanlar çıkıyor.
Paylaş