Paylaş
İstanbul’un dik yokuşlarına yürüyen merdiven yapılacak...
20 yıldır Cihangir’de yaşayan biri olarak bunun ne anlama geldiğini en iyi ben bilirim. Cihangir’e ister Karaköy tarafından, ister Fındıklı, ister Dolmabahçe nereden çıkmak isterseniz isteyin sizi dik yokuşlar kalkışlar. En düz yer Elmadağ-Taksim güzergahı üzerinden gelen yoldur.
Nereden biliyorum? Bisikletle eve dönerken bütün yolları deniyorum da oradan...
Tabii bizim ki spor... Aslolan engellilerin, yaşlıların ve hastaların o yollarda çektikleri.
Yardımsız çıkıp inebilmeleri mümkün değil.
İşte Büyükşehir Belediyesi bunu düşünmüş Cihangir, Fatih ve Eyüp’teki üç yokuşa yürüyen merdiven yapmaya karar vermiş.
Cihangir’deki merdiven geçtiğimiz yıllarda rengarenk boyandığı için tartışmalar yaratan Salı Pazarı’na inen merdivenlere yapılacak.
85 metrelik bir yürüyen merdiven konacak buraya.
Proje İstanbul’un diğer semtlerindeki yokuşlarla devam edecekmiş.
Öncelikle semtimdeki engelliler, yaşlılar ve hastalar adına teşekkür ediyorum.
Sonra da benim gibi bisikleti, scooter’ı elinde o dik yokuşları tırmanan sporseverler adına...
Ve sporseverlerden çok önemli bir grup daha var... Pusetle, kucağında çocukla o yokuşları tırmanan anne-babalar...
Bir büyük teşekkür de onlar adına İBB’ye...
Bu utanç maçı değil mi?
Danimarka-Fransa, D grubunda 1’er puan alsa 2’nci turu garantileyecekti...
Seyirciyi uyutan al gülüm ver gülüm futboluyla maçı 0-0 tamamladılar, el ele son 16’ya kaldılar.
Oysa Avustralya, Peru’yu yense averajla çıkma şansı vardı.
1982 Dünya Kupası’nda tarihe ‘utanç maçı’ olarak geçen karşılaşmada da bir benzeri olmuştu.
Almanya, Avusturya’yı 2-0 yense gruptan Cezayir çıkacaktı.
Maç 1-0 olduktan sonra iki taraf da topu kalecilerine gönderip durdu ve Almanya’yla Avusturya el ele gruptan çıktı...
Bu maç hâlâ unutulmazken Danimarka-Fransa maçı neden ‘utanç maçı’ olarak nitelendirilmedi?
Avustralya, Peru’yu yenemediği için...
Yenmiş olsa Danimarka-Fransa maçı çok daha fazla tartışılırdı.
Yine de futbolseverler bu çirkinliği unutmaz...
Seçim sonrası bir doz Shakira
Seçim kampanyalarıydı, sandıktı, sayımdı, sonuçlardı derken boğazımıza kadar siyasete gömüldük...
Şimdi artık biraz müzik, biraz tatil zamanı...
Hayattan keyif almanın zamanı...
İşte tam böyle bir zamanda 11 Temmuz’daki Shakira konseri hepimize iyi gelecek.
Yıllar sonra İstanbul’da verilen ilk büyük konser olması bir yana...
Londra’da izlediğim için biliyorum, kafamızı dağıtıp eğlendirecek olması bir yana... Eminim Shakira’yla güzel bir yaza başlayacağız...
2023 hedefi 100 milyonsa eğer...
Türkiye İstatistik Kurumu, 2017 yılı resmi sinema bilet satış fiyatlarını açıkladı.
2016 yılına göre Türkiye’deki sinema seyircisi sayısı yüzde 23.9 artmış ve 68 milyon barajını geçmiş.
2017 yılının tam seyirci rakamı, 68 milyon 482 bin 526...
Sektörün yıllardır önüne koyduğu 2023’te 100 milyon seyirci barajını aşmak gibi bir hedefi var...
Gerçekleşir mi?
İçinde bulunduğumuz yılı da sayarsak önümüzde koca bir 6 yıl var...
6 yılda 30 milyon ek seyirci çekilebilir mi salonlara?
Olabileceği ihtimalini güçlendiren en güçlü veri, sinema salon ve koltuk sayısındaki artış hızı...
2017’de sinema salon sayısı yüzde 8.4 artmış ve 2.692 olmuş.
Aynı dönemde koltuk sayısı yüzde 7 yükselerek seyirci kapasitesi 328.845’e ulaşmış...
6 yıl içinde yapılacak AVM’ler ve sinema salonlarıyla bu rakam daha da artacak.
Ama salon sayısı ne kadar artarsa artsın sunduğunuz mal iyi değilse 100 milyon rakamı hayal olur...
2017’de seyirci sayısının 68 milyonu geçmesinin en önemli nedeni ne?
Recep İvedik 5, Ayla, Aile Arasında gibi 5 milyon barajını aşan filmler olması...
Bunlara Çalgı Çengi İkimiz, Hızlı ve Öfkeli 8 gibi 3 milyon sınırına dayanan filmlerin büyük destek vermesi...
2018’de daha 5 milyon barajını aşan filmimiz olmadı.
Arif v 216 5 milyona yaklaştı, Ailecek Şaşkınız 4 milyonu bir tık geçti şimdilik...
Eylülde gişeleri patlatacak film çıkar mı bilmiyoruz ama görünen o ki seyirci sayısı 2017’nin altına kalacak.
Demek ki neymiş... Önce sattığımız mal iyi olacak. Adını bile duymadığımız sadece sulu zırtlak komedilerle olmaz bu iş...
Hedef 100 milyonsa Ayla, Aile Arasında, Ailecek Şaşkınız’ların sayısını artırmak gerekiyor.
Cem’le Şahan’ı saymıyorum, onların zaten gişesi belli...
Dünya Kupası ve Hürriyet Spor...
Dünya Kupası maçlarını hiç olmadığı kadar izlediğim için yazılıp çizilenleri de yakından takip ediyorum.
Size bir şey söyleyeyim mi, başından beri kupayı en iyi anlatan bizim Hürriyet Spor ekibi oldu.
Rusya’dan ve İstanbul’dan yazılan yorumlarla en tatmin edici bilgiler Hürriyet Spor sayfalarında yer alıyor.
Her gün kupayı yorumlayan Uğur Meleke, Koray Durkal ve Kenan Başaran’ın yazılarında bilgi var, eleştiri var, öneri var, en iyi şekilde kupanın perde arkası ve magazini var...
Dün Uğur Meleke, son 16 için çok güzel bir öneride bulunmuştu mesela...
8 grup birincisi puan ve averaja göre sıralansın...
8 grup ikincisi de öyle...
1’inciyle 8’inci... 2’inciyle 7’inci karşılaşsın demiş...
Gruplardaki son maçlarda heyecan ve mücadele düşmesin diye öneriyor bunu. UEFA ve FIFA’nın önüne alıp değerlendirmesi gerekecek kadar doğru bir öneri...
Hürriyet Spor’da Dünya Kupası çok iyi işleniyor, elinize sağlık Mehmet Arslan...
Paylaş