Deniz Seki’nin kaçışını Dr. Kimble’ın kaçışı gibi sevdik

Bu cümleyi ilk duyduğunuzda, ilk okuduğunuzda ne hissettiniz?
“Oh iyi olmuş, adaletten kaçılmaz” mı dediniz...
Yoksa ilk tepkiniz ‘yapma ya...’ olup, içinizi bir ‘yazık oldu’ duygusu mu kapladı...

İki gündür tanıdık tanımadık, taksiciden otel görvlisine, ünlüsüden gazetecisine karşılaştığım herkese bu soruyu soruyorum.
Yakalandığını ilk duyduğunuzda tepkiniz ne oldu? Sevinen bir kişiye rastlamadım daha...
Çünkü hepimizin aklına ‘polis neden hala yakalayamadı’, ‘adaletin elinden nasıl kaçıyor’ gibi sorular gelse de, bu toplumun vicdanı Deniz Seki’nin 6 aydır kaçmasına içten içe seviniyordu...

O vicdanımız, Deniz Seki’nin uyuşturucu kullandığı için hapse girmek de dahil olmak üzere cezasını çektiğine, bunun faturasını fazlasıyla ödediğine inanıyor çünkü...
Hele hele ayakkabı kutuları, dolarlar, tapeler, saatler ortada dururken, adaletin sadece Deniz Seki’nin yakasına ısrarla yapışmasına isyan ediyor insan...
Bir suçun cezasız kalması, başka bir suçun cezasını azaltmaz elbette... Ama vicdanları yaralar...
Deniz Seki’nin son 6 aydır kadın ‘Dr. Kimble’ımız olmasını bu yüzden sevmiştik zaten...

Örgülü saçlı Deniz...

Mikonos’ta dendi, Paris’te görüldü dendi...
Meğer şehrin göbeğindeymiş...
6 ay boyunca nasıl kaçtığını, nerede gizlendiğini Deniz Seki gün gelip anlatacaktır...
İki yanından polislerle kaldığı siteden çıkartılırken Deniz Seki’nin iki yandan bıraktığı örgülü saçları dikkatimi çekti...
Liseli kız gibi olmuştu...
Ve magazin sayfalarında yıllarca kilolarıyla haber olmasına inat, en zayıf haliyle kameralara yansıdı...
Meğer böyle zayıflayacakmış Deniz...
Herkesten kaçarak, gizlenerek, tüm gözlerden uzak...
Gördüğüm en güzel Deniz Seki fotoğraflarından biriydi bu...
Üzülme Deniz bugünler de geçecek, yine alkışlayacağız sahnede seni...
Ben son halini çok beğendim ama biliyorum en güzel fotoğrafların henüz çektirmediklerin...

Nispetiye trafiğe kapanacak Akmerkez yıkılacak

İstanbul’da yılbaşı partilerinin son yıllardaki en cazip merkezi Nişantaşı Abdi İpekçi’ydi...
Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye Başkanlığı döneminde Abdi İpekçi’yi baştan sona yapılandırdı, her sene yılbaşı partileriyle de üzerine bir çilek koydu...
Bu yıl Şişli’ye çok ciddi bir rakip geliyor:
Beşiktaş Belediyesi...
Başkan Murat Hazinedar, Nispetiye Caddesi’ni kapatarak bugüne kadar görülmemiş ölçekte büyük bir yılbaşı partisine hazırlanıyor.
Aslında bu bir anlamda Akmerkez’in yeniden doğuşu da olacak.
Akmerkez’in dış cephesinde uzun bir süredir bitmeyen bir tadilat var, bina neredeyse baştan aşağı yenilendi...
Kafeler, mağazalar cadde tarafından görünür hale getirildi.
Her sabah önünden geçiyorum binada hummalı çalışma tam gaz devam ediyor.
Ay sonunda tamamlanması beklenen Akmerkez, yılbaşı partisinin merkezi olacak.
Beşiktaş Belediyesi, Koç Köprüsü’nün oradan Bebek Yokuşu’nun biraz ilerisine kadar Akmerkez’in de üzerinde bulunduğu Nispetiye Caddesi’ni boydan boya kapatacak.
Yere kırmızı halı döşenecek, havai fişek gösterileri, konserlerle gece boyu eğlence devam edecek.
Gecenin en büyük sürprizi ise Akmerkez binası üzerine yapılacak ‘video mapping’ uygulaması olacak...
Üç boyutlu bir projeksiyon aslında bu...
Dünyada büyük binaların üzerine uygulanıyor ve koca binalar lego gibi yıkılıyor, camları patlıyor, kapıları pencereleri açılıyor...
İnternete video mapping yazıp çok şaşırtıcı uygulamalarını izleyebilirsiniz...
Akmerkez binası da yılbaşı gecesi bu yöntemle yıkılacak...
Daha da güzeli gece 24.00’de Akmerkez’in üzerindeki o üç boyutlu uygulamada Zeki Müren sahneye çıkacak...
Eskiden olduğu gibi yeni yıla yine Zeki Müren’le gireceğiz.
Önceki gün karşılaştığım Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar verdi bu bilgileri bana, çok heyecanlıydı; “Şişli’den rol çalacağız artık yılbaşı partilerinin merkezi Nispetiye olacak” dedi...
Murat Başkan’ın hayali ise 19 Mayıs’ta Soma nedeniyle sahneye çıkaramadığı Tarkan’ı bu kez yılbaşında sahneye çıkarmak ve Zeki Müren’le düet yaptırmak...
Ancak bunun gerçekleşmesi imkansız gözüküyor galiba Başkan...
Çünkü Tarkan’ın yılbaşında Bakü’de çok özel bir partide olacağını öğrendim...

Martha Stewart, marka konuşmaya geldi, 5 çakma çanta alıp gitti

Bizim zenginlerin, ünlülerin birbirlerini ‘çakma çanta kullanıyor’ diye aşağılamalarına anlam veremiyorum artık.
Baksanıza Türkiye’ye gelen her ünlü Kapalıçarşı’da çakma çanta peşine düşüyor.
Koskoca Brezilya Milli Takım Teknik Direktörü Carlos Dunga, çakma çanta almak için gitti Kapalıçarşı’ya... Hadi son bombayı da ben vereyim...
Brand Week’e konuşmacı olarak gelen Martha Stewart’ın da çakma çanta aldığını öğrendim...
Kapalıçarşı’ya gitmiş ve artık dünyaca meşhur olan bizim ‘çakma çantacılar’dan alışveriş yapmış Martha...
Hem de bir değil, iki değil, üç değil... Tam beş çanta almış...
Ünlü markaların birebir benzerlerinin bu kadar iyi yapılıyor olmasına da şaşırmış.
Futbolculuğu döneminde de hocalığı döneminde de milyonlarca dolar kazanan Dunga alıyorsa...
Amerika’ın en çok kazanan TV starlarından biri olan Martha Stewart bile gelip biş tane götürüyorsa...
Bizim ünlüler, zenginler çakma çanta almış çok mu...
Tabii Martha Stewart’ın marka konuşmak için geldiği İstanbul’dan 5 çakma marka çantayla dönmesi de tam komedi olmuş...
Merak ediyorum Amerika’da dekorasyondan, güzelliğe, yemekten eğlenceye pek çok ürüne adını veren Martha’nın çakma ürünleri üretilip satılsa nasıl kriz geçirir acaba...