Paylaş
Neredeyse her sene 23 Nisan’ın ya yağmurlu ya da buz gibi soğuk geçtiğini bilmeyen var mı?
Herkes biliyor da bilmeyen bir tek Milli Eğitim Bakanlığı ve okul idareleri...
Bu yüzden her sene o sabi sübyana kısa kollu tişörtler, şortlarla açık havada 23 Nisan gösterisi yaptırıyorlar.
Her sene de soğuktan takır takır titreyen çocukların fotoğrafları, görüntüleri medyada yer alır.
Ama değişen bir şey yok.
Bakın seneye kadar bu iş yine unutulur, seneye 23 Nisan’da 11-12 derece soğuk altında tişörtle donan çocukları yine izleriz.
Çocuk bayramında çocuklara eziyet değil de nedir bu...
23 Nisan’lar dünyanın her yerinden çocukların katılımıyla elbette coşkuyla kutlanacak.
Hatta çok daha renkli olmalı, resmiyetten koparılıp eğlenceli hale gelmeli... Sokaklara taşmalı, tam bir çocuk şenliğine dönüşmeli.
Resmi törenlerde de çocuklara eziyet edilmemeli.
Ya kapalı spor salonlarına taşınmalı bu törenler ya da çocuklar daha kalın, üşümeyecekleri giysilerle gösterilere katılmalı.
23 Nisan törenleri çocuklara eziyete dönüşmemeli.
Yazık günah bu çocuklara...
Sinan’ın Atma’sı, Randa’nın Allah’ı...
Cumartesi günü NTV radyoda Sinan Akçıl’ın “Atma” şarkısının orijinalini çaldım...
Mısırlı şarkıcı Randa Hafez söylüyor.
Randa’nın “Allah Allah” dediği yerleri Sinan Akçıl, “Atma Atma” yapmış.
Sinan, albüm kartonetine “Müzik Mohammed Refai” diye yazmış zaten...
Yani ortada gizli saklı yapılmış, yürütülmüş bir şarkı yok...
Sinan müziği alıp, söz yazdığını açıkça söylüyor.
Benim itirazım şuna:
Türkiye’nin en iyi bestecisi ilk albümünü çıkarıyor...
Çıkış parçası ise kendi değil, başkasının bestesi.
Bu işte bir yanlışlık yok mu?..
Oysa sevgili Sinan’dan ilk albümünde kendi bestelerini dinlemek isterdik.
Bunca yıldır sanatçılara beste verirken, ilk albümü için çıkış şarkısı olarak kendisine de bir beste ayırmasını beklerdik.
Allah Allah’ı bir parça müziğe bulaşmış herkes Atma Atma yapar.
Sinan Akçıl’dan daha fazlasını beklemek hakkımız.
Litvanyalı yenge!
Serdar Ortaç’a “Yenge nerede” diye soruyorlar.
“Litvanya’da” yanıtını veriyor.
O arada da başka bir yabancı güzelin elini tutmuş ama...
Peki bazı şarkıcılar ve sosyetik ünlüler neden sürekli yabancı güzellerle beraber olmayı tercih ediyor?
Tek bir yanıtı var bu sorunun:
Ayrıldığı zaman gazetelere, magazin programlarına çıkıp sevgilisi hakkında konuşmaz, ülkesine geri döner de o yüzden...
Türk ekmeği
Fransızlar’ın baget ekmeği nefis lezzetlidir, üzerine bir parça tereyağla tadından yenmez...
Türk ekmeğine ise büyük haksızlık yapılıyor...
Fırıncılar tarafından.
Hamuru, mayası, unu doğru tercih edilmediğinden ‘francala’ dediğimiz o fırın ekmekleri sıradandır.
Lezzetli değildir.
Bazı tarihi taş fırınlar da hâlâ iyi ekmek yapılıyor İstanbul’da...
Ancak çoğu modern fırınlarda yapılan ekmek lezzet kalitesi olarak ne yazık ki düşük.
Kalite yükseldiğinde fiyat arttığı için...
Neyse ki Türk ekmeğinin hakkını veren firmalar da var, Komşu Fırın gibi...
Ekmek konusunda tek geçerim burayı.
Muhteşem lezzetli ekmekler yapıyor Komşu Fırın.
Yayla ekmeği, köy ekmeği, bagetler, tam buğday ekmeği, Osmanlı ekmeği olmak üzere çeşit çeşit ekmekleri var.
Her biri diğerinden lezzetli.
Evet fiyatları normal ekmeğe göre biraz daha pahalı.
Ama helal olsun dedirtecek kadar iyiler bu konuda.
Standartı da hiçbir zaman kaybetmiyorlar.
Kimini uzun süre mayalandırıyorlar, kimi özel mayalarla yapılıyor, kiminin unu farklı...
Çıtır çıtır, her zaman taze.
Uzun süredir Cihangir’de Komşu Fırın’dan alıyorum ekmeklerini.
Başka lezzetli kurabiyeleri de var ama ben ekmeğinin hastasıyım...
Türk ekmeğine kaliteyi ve standartı getirdikleri için de kendilerini tebrik ediyorum.
Paylaş