Paylaş
Yıl 1999 ya da 2000 olmalı...
Cem Yılmaz çoktan Leman Kültür’den çıkmış, BKM’de yaptığı gösteriler kapı çerçeve kırıyor...
Üzerine ilk filmi Her Şey Çok Güzel Olacak’ı çekmiş...
Arabalarının, gösteri başına kazandığı paranın yoğun konuşulmaya başlandığı dönemler...
Biz de Yılmaz Erdoğan, Necati Akpınar, Cem Yılmaz falan hep birlikte arada bir BKM’nin altındaki kafede buluşup, bilardo falan oynuyoruz...
İşte öyle akşamlardan birinde Cem Yılmaz, yeni sahneleyeceği Bir Tat Bir Doku adlı gösterisinin afişini düşünüyor...
Millet o dönem parasını diline dolamış ya, “Şeytan yap şöyle bir afiş diyor” diyerek aldı kağıdı kalemi eline Cem ve bu afişi çizdi iki dakikada...
Çeşitli para birimlerinin logolarını kullanarak adını yazdı...
Üzerine de o dönem dazlak kafasıyla birlikte alamet-i farikası olan sivri sakalı ve bıyıklarının logosunu koydu...
Afişte Euro, Japon Yeni, Pound ve Cent logoları var, Dolar işaretini de ‘Z’ yapabilmek için ters kullanmış...
Bir tek ‘ı’ harfine yaptığı işaretin hangi parayı simgelediğini bilmiyorum...
Bu esprisine ve çizdiği afişe güldük geçtik...
Tabii hiçbir zaman gösterilerinde bu afişi kullanmadı Cem Yılmaz...
Ben de unuttum gitti, geçen gün kütüphaneyi düzenlerken buldum...
Eminim Cem Yılmaz’ın kendisi bile unutmuştur bu afişi...
15-16 yıl öncesinden bir hatıra olarak kalmış bende...
ebay’de açık artırmaya koyacağım, bakalım ne kadar kazanacağım...
Şaka şaka sadece Cem’e imzalatacağım bir ara, bu tek ve özel afişi...
Telefon kütüphanesi
Dün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde gazetelerde güzel bir ilan vardı...
“Robinson Crusoe, Don Kişot, Üç Silahşörler ve daha yüzlerce eser sizden telefon bekliyor” diyen bir ilan...
Görme engellilere yönelik bir telefon kütüphanesi...
Bu bir Türk Telekom ilanıydı ama bu hizmeti Boğaziçi Üniversitesi GETEM (Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı) 2006’dan beri veriyor.
Aradım 0800 2199191 numaralı telefonu, sesli kitap dinleyebilmek için şifre istediler, şifreniz yoksa diye başka numaraya yönlendirdiler.
Aradım, Boğaziçi Üniversitesi GETEM merkezi...
“Her isteyene veriyor musunuz şifre” dedim...
Görme engelli olduğunu belgeleyen bir yazı istiyorlarmış...
“Ya yaşlılar ne olacak...”
70 yaşın üzerindekilere bu hizmetimiz ücretsiz dedi işine çok hakim bir kadın görevli...
350 kitap varmış telefon kütüphanesinde...
Aynı şifreyle internet üzerinden dinlenebilecek ise binlerce kitap...
6 binden fazla üyesi varmış GETEM’in şimdi Türk Telekom’la ortak yaptıkları bu projede çok daha fazla görme engelliye ulaşmayı hedefliyorlarmış...
Önce, 10 yıla yakındır bu hizmeti veren Boğaziçi GETEM’e sonra bu projeye destek veren Telekom’a tebrikler...
En tehlikeli öğün kahvaltı olabilir mi Osman Hocam?
Ben diyet uzmanı ya da doktor değilim ama uzun süredir şöyle bir iddiam var...
Türk insanının en büyük problemi kahvaltıyla...
Hepimiz annelerimizden kahvaltının asla atlanmaması gereken bir öğün olduğu bilgisiyle yetiştik...
Sonra, “Kahvaltını kral gibi, öğle yemeğini prens gibi, akşam yemeğini fakir gibi ye” türünden laflar duyduk...
Ve tüm bu bilgileri Türk insanı, “Kahvaltıda ne yersen ye bir şey olmaz” diye algıladı...
Şimdi bir oturuyoruz kahvaltıya, yemediğimiz şey yok...
Hadi sabah masada olabilecekleri sayalım...
Zeytin, peynir, ekmek, çeşit çeşit reçel, kaymak, bal, tereyağ, yumurta, domates, salatalık, menemen, çılbır, omlet, sucuk, sosis...
Yumurtalı ekmek, poğaça, simit, sigara böreği, pişi gibi hamur işleri...
Hatta Adana, Antep, Şanlıurfa taraflarında kahvaltıda ciğer bile var...
Say say bitmez...
Tabii her sabah bunların hepsini yemiyoruz ama sonuçta bunların hepsi ve çok daha fazlası Türk insanının kahvaltı masasının vazgeçilmezleri...
Sonra yurtdışına çıktığımızda diyoruz ki, “Türk kahvaltısı dünyanın hiçbir yerinde yok...”
Yahu olmaz tabii, kim yer bu kadar şeyi sabah sabah...
Bu yüzden yıllardır yakın çevreme, Türk insanının en büyük derdinin sabah kahvaltısı olduğunu iddia ediyorum...
Tabii bir sağlık uzmanı olmadığım için bunu resmi olarak dile getiremedim bugüne kadar...
Ama buyrun işte şimdi söylüyorum:
Bizim sağlıklı/dengeli beslenmemizin önündeki en büyük engel kahvaltıdır...
Çünkü artık elimde ciddi bir dayanağım var...
Ne dersiniz Osman Müftüoğlu Hocam...
Kahvaltının tahtını sarsma zamanı geldi
Geçenlerde İngiliz gazetelerinde gördüm, “Günün en tehlikeli öğünü kahvaltı” başlığını atmışlar.
İşte budur, dedim...
Benim yıllardır iddia ettiğimi birileri söylemiş nihayet, diye sevindim...
Kaldı ki bunu diyen İngilizlerin kahvaltısında bizdeki gibi ciğere kadar uzanan bir yelpaze de yok...
En zararlı ürünleri sosis, bacon, meyve suyudur...
Buna rağmen kahvaltıya günün en tehlikeli öğünü demeye başladılar.
Evdeki kahvaltı sofranıza bakın ya da şehirde yarış halinde olan kahvaltıcıların masaya koydukları ürünlere...
Her sabah Türk tipi kahvaltı edip de zayıf ve sağlıklı kalabilmek imkansız...
Bunu ben değil İngilizler söylüyor vallahi...
Vizyon filmlerine sesli betimleme
Dünya Engelliler Günü’yle ilgili bir teşekkürü de Turkcell hak ediyor...
Sesli betimlemeyle vizyon filmlerini görme engelliler yayınlamaya başladılar.
Sesli Betimleme Derneği diziler ve filmlerin görme engelliler tarafından takip edilebilmesi için yıllardır çalışıyor.
İlk Kanal D dizileri sesli betimlemeyle yayınlanmaya başlamıştı...
Şimdi Star, Show ve TRT dizileri de görme engelliler için betimleniyor...
Turkcell yeni hizmetiyle buna vizyon filmlerini de ekledi...
Sesli Betimleme Derneği’nin büyük başarısıdır bu, Turkcell’le birlikte dünyada bir ilke imza attılar...
Paylaş