Cem Yılmaz’ın düğününe bir ay önceden girdik!

Cem Yılmaz da bunun böyle olacağını bildiği için davetlileri kasmamış.
Düğün pastası kesilirken, “Twitter’a ilk fotoğrafı koyana ödül vereceğim” diyerek esprisini bile yapmış.
Bir yandan gazetecilere çıkıp poz vermek istemedi...
Bir yandan da “Aman fotoğraf çekilmesin” diyerek davetlileri kasmadı...
Her şeyi oluruna bıraktı.
Zaten bu düğünün gizli kalması imkansızdı.
Çünkü düğüne iki ay önceden “davetliydik” biz!
Düğünün tek “davetli” gazetecisi Hürriyet’tendi...
Medyada günlerdir boy boy kullanılan halay çekme, Tarkan-Cem Yılmaz düeti, Cem Yılmaz-Ahu Yağtu’nun yan yana fotoğrafları var ya...
İşte onların tamamını Hürriyet muhabiri çekti.
Yani Cem Yılmaz’ın düğününden (davetlilerin Twitter’da paylaştıkları dışında) elle tutulur ne kadar fotoğraf varsa Hürriyet’e ait...
İşin sırrını paylaşmış olacağım ama bütün medyayı nasıl atlatıp yılın düğününe girdiğimizi anlatmalıyım.
Bizim magazin müdürü Selim Akçin, bir ay önceden Cem Yılmaz’ın düğün gecesinin olduğu gece için Pera Palas’ta iki kişilik bir oda ayırttı...
Muhabirimiz İbrahim şahin adına...
Hesapta bizim ıbrahim otelde balayını geçirecek!
Tabii düğün gecesi güvenlik otel girişine kurulduğu ve davetli listesi otel girişinde kontrol edildiği için ıbrahim’in odasından asansörle inip güvenliği aşarak ve de elini kolunu sallayarak düğüne katılması çok zor olmadı.
İbrahim Şahin de hakkını verdi; sahneden, düğünden, halaydan çok güzel fotoğraflar çekti.
Bizi düğüne izinsiz girdik diye eleştirenler olursa hemen şunu söyleyeyim;
Gazetecilik tam da budur.
Yasak olan yere girmek...
En gizli fotoğrafı çekmek...
Herkesi atlatmak...
Olmayacak şeyi yapmak...
Dünyanın her yerinde iyi gazetecilik böyle yapılıyor.

Unutmadan...

- Beren Saat’in Angelina Jolie’nin bacağını unutturan derin yırtmaçlı harika fotoğrafını da Hürriyet muhabiri çekti...
- Cansu Dere’nin yurtdışına gittiği söylendi ama Cem Aydın ve Cansu Dere’nin ıstanbul’da çekilmiş fotoğrafı da dün Hürriyet’in ikinci sayfasındaydı.
- Yılın düğününü her yönüyle dört dörtlük haber yaptığı için Hürriyet magazin servisinin ellerine sağlık.

Eyvah! Estetikli Fatih çok kızmış!

Fetih 1453’ün 5 milyonu aşan gişesi en çok filmde Fatih Sultan Mehmet’i oynayan Devrim Evin’in egosuna yaramış galiba.
Pazar günü Sabah’ta şirin Sever’e verdiği röportajı okudum, zannedersin ki Devrim Evin kardeşimiz oynamasa film 500 bin gişede kalırdı!
Devrim Evin’e “Estetikli Fatih olur mu” diye yazan da benim...
Benim için diyor ki;
“Konservatuvardaki arkadaşlarından aldığım bilgiye göre diye cümleler kuruyor.
Sen benim hangi arkadaşımdan ne bilgi aldın?
Bunu söyleyen kişinin ağzından çıkanı kulağı duyacak önce...”
Sevgili Devrim Evin, sen istedin diye seninle Adana’da aynı dönem sahneye çıkan ve “Devrim burnuna estetik yaptırdı” diyen oyuncu arkadaşının adını verecek değilim.
Ama aynı röportajda, “2005’te cama girmiştim, 11 dikiş attılar ve kaşımın üzerine estetik yapıldı” demen yetti bana...
Not: Ayrıca Devrim Evin söz konusu yazımın sadece başlığını okumuş olmalı. Ben başlıkta “Estetikli Fatih olur mu” diye sorarken, yazının içinde “Evet, bence olur” yanıtını da vermiştim.

Yola devam Mahsun!

Ben yazmaktan utanır oldum, Mahsun Kırmızıgül, Beren Saat’le “Gecenin Kanatları”ndan kalma şu saçma ‘gala davasını’ sürdürmekten vazgeçmedi.
Son duruşma 8 Mart’ta yapıldı.
Hakimin “Sulh yapın” önerisi üzerine Mahsun tarafı “Başrol oyuncumuz filmin arkasında durmadı. Sektöre örnek olsun diye sulh yapmak istemiyoruz” demiş.
Yani bana daha önce söylediklerini hakime de söylemişler.
Mahsun, yönetmenliğinde sektörü dizayn edecek kudreti görmeye başlamış demek ki...