Paylaş
Geçenlerde sahilden giderken fark ettim pırıl pırıl binayı. Üzerinde “T.C. Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu” yazıyor...
Hemen aradım Faruk Saraç’ı, “Hayırlı olsun. Okulu bana gezdirir misin?” diye...
“Seve seve” deyince kalktım, Cankurtaran’daki müthiş binaya gittim.
Faruk Saraç daha önce Bursa’da ilk ipek fabrikası olan binayı restore ederek moda ve tasarım okuluna dönüştürmüştü.
Cankurtaran’daki bu bina da ilk dikimeviymiş. Elbise ve çadır imalathanesi için kullanılmış 1908 yılında...
Sonrası malum, sürekli fuhuş operasyonları sonrasında gündeme gelen zührevi hastalıklar hastanesi...
Uzun yıllar boş ve harabe kalan, tinerciler ve sokak çocuklarına ev sahipliği yapan binayı 1,5 yıl önce kiralamış Faruk Saraç...
“Nasıl kiraladın?” diye sordum hemen...
“İhaleye çıktı burası. Ben de ihaleye girip aldım. Aldım derken, 29 yıllığına kiraladım. Sonrasında da binanın orijinal halini ortaya çıkardık” diye anlattı.
Gerçekten de ortaya müthiş güzel bir bina çıkmış.
Tabii biz Türklerin en çok merak ettiği, buraya ne para harcadığı...
Onu da sordum...
“Bana rakam söyletme. Ama burası için bütün malımı mülkümü sattım. Arsalarımı, evimi, her şeyimi... Ne bir devlet kurumundan, ne bir belediyeden, ne bir valilikten ne de bir şahıstan tek kuruş aldım. Tamamen kendi imkanlarımla yaptım” dedi...
“Delirdin mi, peki neden?” diye sordum...
“Hayattaki en büyük hayalim buydu. Hanların, katların, gökdelenlerin, yatların olabilir ama okul sahibi olmak, eğitim vermek, birikimlerini gençlere öğretmek gibisi yok. Geriye ne bırakacağız? Böyle bir okula sahip olduğum için dünyanın en mutlu insanıyım şu anda” dedi.
Fayansların altından müthiş bir tarih çıktı
Binanın Zührevi Hastalıklar Hastanesi olarak kullanıldığı dönemden yüzlerce fotoğraf var Faruk Saraç’ın elinde...
Her taraf fayans...
Oraya buraya bölmeler yapılmış...
Duvarların orijinali kapatılmış, betonlar dökülmüş, kemerli pencereler yok edilmiş...
Kötü bir devlet binasına çevrilmiş yapı...
1,5 yılda zemininden tavanına, tek tek tuğlalarından kirişlerine kadar her şeyi elden geçirmişler.
Odaların gerçek hali, yüksek tavanlar ve müthiş güzellikte tarihi bir bina çıkmış ortaya.
Arkadaşları bu güzelliği görünce, “Neden otel yapmadın burayı?” diye sormuşlar Faruk Saraç’a...
“Benim amacım otel ya da ticari bir yatırım değil, dünya ölçeğinde moda eğitimi verecek bir okul” yanıtını vermiş.
İngilizce eğitim verilecek okulda 200-250 öğrenci okuyacak.
2014 Eylül’de eğitim başlayacak.
Okulda o zamana kadar ufak workshop’lar yapılacak...
Erkek iç giyimine giriyor
Faruk Saraç 32 yıldır moda sektöründe...
Hâlâ eğilip 10 yaşındaki çocuğun paçasına iğne vuracak kadar mesleğine tutkulu.
Oğlu da eğitimini tamamlayıp yeni dönmüş İtalya’dan. Pijama, boxer ve erkek iç giyim ürünleri üretecek Smokin by Faruk Saraç adlı yeni bir marka kurma aşamasındalarmış şimdi...
O markanın başına geçecek oğlu...
Koç Üniversitesi’nde İşletme bölümünü bitiren kızı ise okullarla ilgilenecek...
İstanbul’un kokusu tinerci çocuklara gidecek
Faruk Saraç’ın uzun süredir üzerinde çalıştığı İstanbul’un kokusu projesi var. İstanbul’un parfümünü, kolonyasını yapacak.
2014 Sevgililer Günü’nde piyasaya sürecek kokuyu...
Gelirinin ne olacağı konusunda da şunları söyledi:
“Ben Cankurtaran’da bu okulu yaparken etrafta tinerci çocuklar çok vardı. Hâlâ da var. Sur diplerinde yatıp kalkıyorlar...
Onlara ne yapabiliriz diye düşündüm.
Bu yüzden İstanbul’un kokusunun gelirinin tamamını tinerci ve sokak çocuklarına aktaracağız.
Onlar için bir barınma ve rehabilitasyon merkezi kurabilirsek ne mutlu bize...”
Başbakan’ın modacısı mı?
Görüyorum, Başbakan’ın giydiği gömlekler, takım elbiseler senin imzanı taşıyor” deyince hemen söze atladı Faruk Saraç:
“Üzeyir Garih’ten Ayhan Şahenk’e, Kadir Has’tan Boris Yeltsin’e, Ricky Martin’den günümüzün ünlü işadamlarına, Alman bakanlardan Jamaika Devlet Başkanı’na, sanatçılardan sporculara ve gazetecilere kadar giydirmediğim adam kalmadı...
Başbakan’ı giydirince neden hemen soru işaretiyle yaklaşılıyor?
Hemen siyasallaştırılmak isteniyor iş... Mesela son olarak jandarmanın kıyafetlerini tasarladım. Ne işim olabilir benim jandarmayla?”
Modanın filmini çekecek
Yeni okulu büyük heyecan vermiş Faruk Saraç’a...
“Buranın kapısı amatör ya da profesyonel bütün modacılara açık. Burada her türlü moda, sanat etkinliğini yapacağız” diye anlatıyor.
Bir de senaryo üzerine çalışıyormuş.
Bir moda filmi çekecek.
“Modayla ilgili hiç film yapılmadı. Bu binanın 1914’teki dikimevi olan halinden alacağım, 10 yılda bir Türkiye’de modanın nasıl değiştiğini göstererek 2014’e getireceğim.
2014’te bu filmin ilk gösterimini de bu binada yapacağım. Açılışına denk getiririz belki de” diyerek anlatıyor heyecanını...
Moda programında jüri olmam
Bir modacı olarak ekrandaki moda programlarını sordum Faruk Saraç’a...
“Onlar moda programı falan değil” dedi.
Kadının nasıl giyinmesi gerektiğini, kıyafeti, pamuğu anlatmak gerektiğini düşünüyor ekranda...
“Böyle bir moda programında jüri olur musun?” deyince;
“Söz konusu mu, mümkün mü, böyle bir şey olabilir mi? Milyon dolar verseler böyle bir şey yapmam” yanıtını verdi...
YARIN:
-Halit Ergenç’le haftanın iki-üç günü sabah 09.00’da neden buluşuyoruz?
-Süleyman rolünü özleyecek mi, yoksa bıktı mı?
-Eşi Bergüzar Korel, “Muhteşem Yüzyıl”ın biteceği günü neden iple çekiyor?
-Duygusal Süleyman’ı oynamak mı zor, kükreyen Süleyman’ı oynamak mı?
-Halit Ergenç’e göre Sultan Süleyman’ın vicdanı...
Paylaş