Paylaş
Bu organizasyon işlerinde Batı disipliniyle, Türk savrukluğu kaçınılmaz olarak karşı karşıya geliyor.
Dünyaca ünlü sanatçılar bir yere açılışa, organizasyona, davete gidecekleri zaman, bunun kuralları bellidir.
Parasını peşin alırlar.
İsteklerini iletirler.
Yapacaklarını, yapmayacaklarını açıkça belirtirler.
Meg Ryan’a uçak ve konaklama dışında, 100 bin dolar civarında bir para ödendi ıstanbul Moda Haftası tarafından.
Ryan, kurallarını koydu:
Hiçbir yere röportaj vermem.
Açılışta konuşma yaparım.
Hiçbir soruyu yanıtlamam.
Şimdi bu kuralları ya kabul edip Meg Ryan’ı davet edersiniz ya da etmezsiniz ve röportaj verecek, basınla ilişki konusunda daha anlayışlı olacak başka bir
Hollywood ünlüsü bulursunuz.
Ya da yerine Beren Saat’i oturtursunuz...
Önce kadının kurallarını kabul edip ıstanbul’a geldiğinde değiştirmeye kalkarsanız, işte o Türk işi organizasyon olur.
IFW’in yaptığı da buydu.
Bakan Çağlayan’dan sonra Meg Ryan’a söz vermediler. Sürekli bir hengame içinde kaldı kadın. ıtiş-kakış bir organizasyon, sürekli kamera tacizi...
Girilmeyecek özel yerlere bile nasıl olduysa gizlice kamera girdi.
Sonunda da Meg Ryan savaş alanından kaçar gibi, çadırı keserek kaçtı...
Bir ünlünün güvenliğini sağlamak, huzur içinde bir defileyi izlettirmek bu kadar mı zor?
Bunu yapamıyorsanız hiç çağırmayın zaten.
Ben İstanbul Moda Haftası yöneticilerinin yerinde olsam, en başta şu anda Hollywood’da iş yapmayan Meg Ryan’ın kurallarını kabul etmez, onu ıstanbul’a getirmezdim.
“Katıldığın bir organizasyonla ilgili iki röportaj vermeyeceksen, kameralara bir çift laf etmeyeceksen, en azından ‘round table’ söyleşiyi kabul etmeyeceksen hiç gelme” kardeşim der, sözleşmeyi yırtar atardım.
Yerine de bunları yapacak bir ünlü bulurdum.
İstanbul Fashion Week ne bunu yapabildi...
Ne de kurallarını kabul ettiği Meg Ryan’ı ağırlayabildi...
Bir çuval inciri berbat etti.
Titiz okur
Dünkü Kelebek’te iki tam sayfa Arzum ilanı vardı.
Sabah hemen e-mail’ler gelmeye başladı. ıç sayfadaki ilanda kullanılan fotoğrafa takılmış okurlar.
Kadın modelin saçında aynada yansıyan görüntüde bir el var, aynanın karşısındaki gerçek görüntüde ise o el yok.
Yani aynaya yansıyan görüntü hatalı diyor okurlar...
İnanamadım bu ayrıntıyı yakaladıklarına... Bir yandan da sevindim...
Böyle dinamik bir okur kitlesine sahibiz diye.
Bunu neden yazdım biliyor musunuz, Hürriyet okurunun ne kadar titiz olduğunu göstermek için.
İlandaki çok küçük bir hata bile okurun gözünden kaçmıyor.
Geçen gün benim yazımda da “geri iade” diye yanlış bir ifade vardı.
Okurlar hemen e-mail bombardımanına tuttu.
Anlayacağınız hem reklam veren hem de biz her sabah ağır bir sınava çıkıyoruz okur karşısında.
Zaman zaman da böyle yakalanıyoruz işte.
Pahalı bilgi
Okurlar soruyor; “2 bin 400 liralık Turkcell faturasına neden olan iPhone uygulaması ne” diye...
Yurtdışında internete girmediğim halde, arka planda çalışarak faturayı kabartan programı sonunda buldum.
iPhone telefonlarda Twitter’a girmeyi sağlayan Echofon programıymış.
iPhone’la defalarca yurtdışına çıktım, böyle bir fatura gelmemişti.
İki ay önce yükledim bu Echofon’u da...
Bu arada itiraz ettim ve Turkcell 700 lira indirim yaptı faturada. Böylece 1700 lira karşılığında yurtdışında iPhone’u internete kapatmam gerektiğini öğrenmiş oldum.
Transfer
Üç transferle büyük ses getiren Galatasaray’da özellikle Jo’dan hiç ümidim olmadığını yazmıştım.
Ne dört aylık Jo’nun ne de Dos Santos’un takıma bir Neill kadar katkısı olacağına inanıyorum.
Antalya mağlubiyeti ilk sinyali verdi işte...
Bu transferler yüzünden takımdan gitmesi gereken kaleci Franco’yken, olan Nonda’ya oldu!
Paylaş