Pazar günü Oscar’lar sahiplerini buluyor, kim kazanacak kim kaybedecek bahisleri oynanırken tahminler de yavaş yavaş netleşiyor, bunlar da benim favorilerim...
En İyi Film: Slumdog Millionaire Bradd Pitt’in Benjamin Button’ını yere göğe koyamayanlar, Slumdog Millionaire’i izleyince ne diyecek merak ediyorum. Bombay’ın gecekondu semtinde yaşayan Jamal Malik, Kim 500 Bin İster adlı bizde de bir dönem çok izlenen bilgi yarışmasından 20 milyon rupi kazanıyor. En zor sorulara nasıl yanıt verdiği ise 18 yıllık hayatının acı deneyimlerinde gizli. Yarışmanın sunucusunu izleyince insanın Kenan Işık’a bir sıcak selam gönderesi geliyor. Herkesin olduğu gibi en iyi film dalında benim de tartışmasız favorim...
En İyi Yönetmen: Danny Boyle (Slumdog Millionaire) Gerçekçi, yalın ve çok çarpıcı bir hikaye anlatmış. Hindistan’ın kenar mahalalerinde yoksul yaşamın içinden çıkıp tesadüfen girdiği yarışmada büyük ödülü kazanan Jamal Malik’in yaşadıkları hızlı, soluksuz bırakan bir kurguyla anlatıyor. Boyle’un unutulmaz film Trainspotting’in yönetmeni olduğunu hatırlatayım. Bu filmde de Trainspotting tadında bazı sahneleri var, BAFTA ve Altın Küre’yi daha önce kazandı ilk kez Oscar’a aday oluyor, bunu kazanmaması büyük haksızlık olur...
En İyi Erkek Oyuncu: Sean Penn (Milk) Kuşkusuz en büyük destekçisi gay lobisi olacak. San Francisco’da 1970’lerde başlayan ilk gay hareketini anlatan Milk’te Sean Penn, Amerika’nın ilk gay hakları savunucusu, politikacı Harvey Milk’i canlandırıyor. İlk örgütlenmeleri, dayak yemeleri, destekledikleri markaların popüler olmasıyla ekonomik güç haline dönüşmeleri, Harvey Milk’in belediye başkanlığına aday olmasıyla gelişen olayları anlatıyor film. Sean Penn’in genç bir bir kız gibi sevgilisiyle oynaşıp öpüştüğü sahneler var. Olağanüstü bir oyunculuk yok ortada ama gay lobisi Oscar’ı bırakmaz.
En İyi Kadın Oyuncu: Kate Winslet (The Reader) Oscar’a 5 kez aday olan en genç oyuncu olmayı başaran Kate Winslet, bu kez Oscar’ı kaçırmaz. Titanic’ten bu yana kilo vermiş, güzelleşmiş, bunu da filmde cömertçe sergiliyor, üstsüz gözüktüğü sahnelerle hayranlarını şaşırttı bu filmde Winslet. Bizde 20 Mart’ta vizyona girecek filmin yönetmeni, Billie Elliot’ı çeken Stephen Daldry... Savaşın arka planı oluşturduğu bir ortamda geçen The Reader, cinsel maceralar yaşamaya hevesli bir adamın kendisinden yaşça büyük bir kadınla giriştiği gizli aşkın hikayesini anlatıyor. Kitap uyarlaması olan The Reader’da Winslet, Oscar’lık oynuyor.
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Heath Ledger (The Dark Knight) Jack Nicholson’ın canlandırdığı Joker’in hastasıydım, başka bir oyuncunun Nicholson’ın performansının üzerine çıkacağını da düşünemezdim. Ta ki Kara Şövalye’ye kadar. Son Batman filminde Heath Ledger’ın canlandırdığı Joker’i unutulmazdı. Muhtemeldir ki ölümünden sonra Oscar kazanan oyuncu olarak anılacak Heath Ledger... 22 Ocak ölümünün birinci yıldönümüydü, yaşamıyor olması Akademi üyelerinin Joker’deki performansını görmesine engel değil. Bu dalın en güçlü adayı...
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Penélope Cruz (Vicky Cristina Barcelona) Tutkulu, gel gitleri olan, deli bir aşığı ne kadar güzel canlandırdı Barselona filminde. Yılın en sevdiğim filmlerinden oldu. Hikayesi, üçlü aşkı ve insani zaaflarıyla Woody Allen’ın bu dokunaklı fiminin en çok öne çıkan oyuncusu da Penélope Cruz... Arıza bir kadın nasıl oynanırın dersini vermişti. Akademi de bir arıza çıkarmayıp Oscar’ı verecektir.
Bir gün bir Türk filmi mutlaka Oscar kazanacak
Üç Maymun bu yıl son anda Oscar adaylığı çemberinden döndü ama inanıyorum ki günün birinde mutlaka bir Türk filmi büyük ödülü kazanacak. Bu yılın en büyük favorisi Slumdog Millioner’i izlerken una inancım bir kat daha arttı. Çünkü artık Hollywood bütün hikayeleri bitirdi. Farklı tadlar, farklı kültürler ve o kültürlerden süzülüp iyi anlatılan farklı hikayeler arıyor artık. Slumdog Millioner de Hindistan’ın kenar mahallerinden çıkan çarpıcı ve gerçekçi bir hikaye... Böyle hikayeler bizde o kadar çok var ki... Yeter ki bunu bulup çıkaracak sinemacılar olsun.
İvedik kuyruğu
Recep İvedik ilk üç günde 1.209.453 kişi tarafından izlenerek ilk üç gün rekorunu Kurtlar Vadisi Irak’ın (1 milyon 99 bin yapmıştı) elinden aldı. Bu sefer erkenden izleyeyim dedim, pazartesi günü Beyoğlu Atlas sinemasına gittim. Öğle seansı sakindir diyerek... Amanın... Amanın... Gişenin önünde başlayan kuyruk Atlas Pasajı boyunca uzanıp, İstiklal Caddesi’ne taşıyordu. Gözlerime inanamadım. Recep İvedik’i izleyeceğiz dediysek, uzun bir kuyruk bekleyeceğiz de demedik canım. Bir başka bahara bıraktım İvedik’le buluşmamızı...