Bugün size sıcağı sıcağına yaşanmış, bir kız arkadaşımın başından geçen, esas oğlanın kendini Kaya Çilingiroğlu zannettiği üçlü bir aşk hikayesi anlatacağım.
Öyle böyle değil, çok komik ama çocuk kendini gerçekten Kaya Çilingiroğlu zannediyor.
Sevgililerine kod adı bile koymuş.
Bizimkine Feraye diyor, diğer sevgilisine Hülya...
Doğal olarak iki kızın da birbirinden haberi yok.
Çocuk ailesiyle bile tanıştırıyor kızları ayrı ayrı, ailede diğer kızdan hep "eski sevgili" olarak bahsediliyor ve hep kötüleniyor.
Sonuçta bizim bu üçlü ilişkide geçenlerde bir "ferrari krizi" yaşanıyor.
Kızlar birbirinden sürpriz şekilde haberdar oluyor ve "Kaya"dan habersiz buluşuyorlar.
Yukarıda anlattıklarımın hepsi kız kıza bu sohbette ortaya çıkıyor.
"Çocuğun annesi senin için böyle böyle dedi" diyor bizimki...
"Aynısını senin için de söyledi" diyor diğer sevgili...
- Bana şakayla Feraye diyor.
- İnanmıyorum, bana da Hülya.
- İki çocuk yapmak istiyor benden, biri kız biri erkek..
- Kızın adı Sedef, erkek çocuğun adı Mert mi olacak?
- Aa bu kadarı da olmaz...
Sonra biraz daha geçmişe gidiyorlar, Sevgililer Günü’nde çocuğun ne hediye ettiğini soruyorlar birbirlerine...
İkisine de Swarovski’den (o kadarını yapmamış, aynı değil) birbirine çok benzeyen takılar almış.
Bundan sonra ne mi yapıyorlar?
Çocuğu çağırıp birlikte iyice bir paralıyorlar.
Anlayacağınız Kaya Çilingiroğlu imitasyonu, Kaya Çilingiroğlu gibi becerikli yönetemiyor krizi...
Kızlar şimdi çok iyi dost, erkek ise ikisini de kaybetmenin acısıyla dolanıyor.
Kibritçi kız
Sortie’ye gidenlerin mutlaka dikkatini çekmiştir, birbirinden güzel sigara satan kızlar.
Benim çekmişti.
Sadece benim değil Mustafa Sandal’ın da çekmiş.
İçlerinden gerçekten çok güzel olan biri var; adını da öğrendik şimdi Gözde Tezer’miş.
Mustafa’nın ekibinin Sortie’de bulup keşfettiği bu kız Melek Yüzlüm klibinde rol alacakmış.
Sigara satıcılığından klip oyunculuğuna...
Buradan belki de şöhret basamaklarını hızla tırmanacak.
Yolda keşfedilen modeller, garsonluktan oyunculuğa geçen güzellerden sonra Andersen’in masalındaki gibi bizim de bir Kibritçi Kız’ımız olacak.
Gerçi o masalın sonu Kamalettin Tuğcu dramları tadında ama ben bizim kibritçi kızdan ümitliyim.
Sersem çocuk
Digitürk’ün son reklamında, "Merhaba ben karşı komşunuz Merve" diyerek oğlanın kapısına dayanan bir kız var.
Televizyondaki gerilim filminden korkmuş, çocuğa "Birlikte izleyebilir miyiz" diye soruyor.
Bizim sersem oğlanın da dili tutulup kalıyor.
Oysa kıza, "Neden gidip senin evinde izlemiyoruz" dese olayı bitirecek.
Maksat birlikte film izlemek değil mi, Digitürk’ün kimin evinde olduğunun ne önemi var...
Erkin Baba’ya ayıp ettiler
30 Temmuz’da Erkin Koray’ın Açıkhava’da verdiği konser bazı gazetelerde "Boş koltuklara söyledi" başlığıyla yer aldı.
O gece 3.500 biletli satış varmış, davetlilerle birlikte 4 bine yakın kişi...
"Neden böyle yaptılar" dedim Erkin Baba’ya.
"MHP’ye oy verdiğimi açıkladığım için beni afaroz ediyorlar" dedi...
Erkin Koray, o gece konserde seçim sonuçlarını eleştirdiği için Takvim, Sabah, Bugün gibi gazetelerin konser öncesi çekilmiş fotoğrafları yayınladığını söylüyor.
"Senin sol dinleyicin de vardır, sağ partiye oy vermeni açıklaman risk değil miydi" dedim...
"Bu seçimler Türkiye için dönüm noktasıydı, o yüzden fedakarlık yaptım" dedi.
"2002’de de MHP’ye mi verdin" diye sordum, yanıtlamadı.
Bir de, "Bizim meslekte de kapkaççılar var" diyerek magazin programlarına yeni polemik konusu olacak bir malzeme verdi.
Sorunca öğrendim, geceden sabaha beste yapan şarkıcıları kastediyormuş "kapkaççı" diyerek...
Erkin Baba’ya ne kadar ısrar ettiysem, kim olduklarını bana söylemedi, belki kameralara söyler.