Paylaş
“Amerika neden böyle bir şeye izin veriyor...”
Hani biz akıllıyız, koskoca süper güç Amerika aptal değil mi?
Her yıl binlerce Türk kadınına kapısını açıyor, doğum yapmalarına izin veriyor ve doğan çocuğa da Amerikan pasaportu veriyor...
Peki neden yapıyor bunu?
Hiçbir karşılık almadan neden bu kıyağı yapıyor sizin çocuklarınıza...
Hastane masrafları olarak harcadığınız 3-5 bin dolar için mi? Güldürmeyin beni...
Söyleyeyim; sizin orada doğan çocuklarınızı 25-30 yıl sonra vergilendirmek için...
Allah uzun ömürler versin siz öldünüz, Amerika’da doğurduğunuz çocuğunuza da İstanbul’da bir daire miras bıraktınız...
Çocuğunuz Amerika’ya okumaya ya da iş yapmaya gitti...
“Gel bakalım” buraya diyorlar, “Sen benim vatandaşımsın ve sana ailenden İstanbul’da miras kalmış, öde bakalım bunun vergisini...”
Çatır çatır da alıyorlar...
Amerikan vatandaşı olan çocuğunuz hayatı boyunca Türkiye sınırları dışına çıkmayacaksa problem yok, o zaman neden ABD’de doğurdunuz...
Çıkıp Amerika’ya gidecekse problem orada başlıyor...
Amerika’nın katı vergi sistemine hemen tabi oluyor, Amerika dışında kazandığı ya da miras kalan gelirini de hemen vergilendirmeye başlıyor...
Yani Amerika’da doğum yapanlar, çocuklarına bırakacakları mallarının yüzde 25-30’unu Amerika’ya şimdiden ipotek ettirmiş durumda...
Gün gelecek Amerika o parayı çocuğunuzdan tahsil edecek...
Bugün bedava verdiği şeyin karşılığını, 25-30 yıl sonra çocuğunuzdan alacak...
“Amerika benim çocuğuma bıraktığım mirası nereden bilecek” demeyin, 25-30 yıl sonra dünyada dijital takibin ne noktalara geleceğini hayal edin...
Ve Amerika’da doğum yapmak için bir daha düşünün...
Londra’da Türk imzası
Bu Londra seyahatinde Ferit Şahenk’in yeme-içme sektöründe yerel değil, çok ciddi bir uluslararası bir oyuncu olduğunu çarpıcı şekilde gördüm...
Sadece Türkiye’de değil, dünyada yeme-içme sektörüne çok ciddi yatırım yapıyor...
Londra’da Ferit Şahenk’in aldığı üst düzey restoranların sayısı hızla artıyor.
Bir süre önce Azumi grubunu almış ve bu grupla birlikte Zuma, Roka gibi Londra genelinde 15’e yakın restoran Doğuş Grubu’na geçmişti.
O grup bünyesinde iki restoran daha şimdi Doğuş Grubu’nda; Coya ve La Petite Maison...
Daha geçen hafta Rixos’un Davos’ta açtığı otelle ilgili yazmıştım; Türk yatırımcıların dünyaya açılması gurur verici diye...
Ferit Şahenk’in yeme-içme sektöründe Türkiye’yle sınırlı kalmayıp, Londra’nın en iyi restoranlarını alması da gurur verici...
Çünkü öyle böyle değil, sözünü ettiğim restoranlara iki hafta önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, pazartesi akşamı bile tıklım tıklım dolular...
O kadar popüler mekanlar...
Coya ve La Petite Maison
Londra’da yükselen trend Peru mutfağı...
Bunun en iyi örneği de Coya...
Peru yemekleriyle, Japon mutfağını birleştiren çok şık bir restoran burası...
Sahibi, Ferit Şahenk...
Sadece üyelerinin girebileceği özel bir bölümü bile var.
Coya’ya pazartesi akşamı gittik, tıklım tıklımdı...
Zar zor yer bulabildik, o kadar popüler bir mekan.
La Petite Maison da öyle, Aysun Kayacı iki hafta önceden bizim için rezervasyon yaptırmasa gitmemiz mümkün değil...
Her iki restoran da müthiş...
Londra’ya gittiğinizde aklınızda olsun...
Ama La Petite Maison için Londra’ya gitmenize gerek yok, bu trendy mekan nisan ayında İstanbul’da açılacak...
Aysun Kayacı
Londra’da Aysun Kayacı’yla buluştuk, arkadaş olarak...
Bu yüzden oradaki yaşantısını, konuştuklarımızı yazacak değilim.
Çünkü hiçbir şekilde gündem olmak istemiyor.
Bu yüzden kendisini arada gündeme taşıyan, sosyal medyada adına açılmış sahte hesaplardan çok şikayetçi.
“Sosyal medyada kesinlikle yokum” dedi...
Resmi bir hesap açmasını önerdim ona en azından insanlar yazılanların doğru olup olmadığını oradan öğrenirler...
Aysun’un Londra hayatından anlatacağım sadece bu kadar...
Paylaş