Cumhurbaşkanlığı toto

2006’nın son pazartesi günüydü. Eyüp Can'la Erdal Sağlam, beni CNNTürk’te birlikte yaptıkları “Referans Noktası” adlı programa çıkarttılar. Referans’ta yazmaya başlamadan önce “Referans Noktası”na konuk oldum.

Haberin Devamı

Referans’ta yazmaya başlamadan önce Referans’a ilk kez “Referans Noktası”nda söylediğim bir cümle ile haber başlığı oldum.

İstanbul’daki stüdyoda Eyüp Can beni yanına oturtmuştu, soru Ankara’dan Erdal Sağlam’dan geldi. İlk soru ve benim Referans’a ilk başlık oluşum, sorunun cevabıyla ilgiliydi. “Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olacak mı?”

“Referans Noktası”nın ekonomi içerikli bir program, Referans gazetesinin esas itibariyle bir ekonomi gazetesi olduğunun şuuruyla “ekonomili” bir cevap verme gereğini hissettim ve “Piyasalar, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını satın alsalar, iyi olacak” deyiverdim.

Bu hafta içinde, TÜSİAD’ın yeni başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ı ziyaretinde, “Parlamentonun cumhurbaşkanı seçiminin demokratik olacağı” mealindeki sözleri, bence, piyasaların Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını “satın almaya” başladığının göstergesiydi. Nitekim, Deniz Baykal da bu sözlerden “TÜSİAD, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını destekliyor” sonucunu çıkarttı.

Haberin Devamı

Aslında, Arzuhan Doğan Yalçındağ, cumhurbaşkanının “uzlaşma”ya dayanması gerektiğine ilişkin bilinen TÜSİAD görüşünü de birden fazla kez vurguladı ama Deniz Baykal’ın çıkarsaması, o yönde olmadı.

Olamazdı da. Deniz Baykal’ın Tayyip Erdoğan ismi üzerinde “uzlaşma”ya hiçbir niyeti yok. Ama Deniz Baykal’ın Turgut Özal ismine de alerjisi biliniyor. Turgut Özal, Çankaya’ya tırmanırken “Onursuzca indireceğiz”  cinsinden pek siyasi nezaketle bağdaşmayan ve ülkeyi kutuplaştırmaya özendiren sözler Deniz Baykal’a aittir. Turgut Özal, “onursuzca indirilemediği”gibi, cumhuriyet tarihinin “en etkili”cumhurbaşkanlarından biri oldu.

Uzlaşmaz Deniz Baykal’ın önünde söylenmiş, “parlamentonun seçtiği cumhurbaşkanı demokratik seçimle gelmiş, meşru cumhurbaşkanı olur”anlamı taşıyan sözler, pekâlâ, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması halinde, TÜSİAD’ın Deniz Baykal ve benzerleriyle aynı dalga boyunda durmadığının ve durmayacağının bir işareti, “piyasaların Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını satın almakta olduğunun” bir ifadesi sayılabilir.

 

Haberin Devamı

***             ***            ***

 

Cumhurbaşkanlığı, daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olup olmayacağı konusu, sadece biz Türklerin her an, her ortamda sohbetlerinin ve hatta giriştikleri bahislerin değil, dış dünyanın da Türkiye’ye ilişkin “birinci gündem maddesi”... 2006 sonbaharında Türkiye’ye gelen ve bizlerle görüşme randevusu talep eden uluslararası finans kuruluşlarının “çokuluslu uzman heyetleri”nin, bizden duymak istedikleri, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olup olmayacağı sorusunun cevabıydı.

Bu soru ve cevap arayışı, tarih yaklaştıkça kızışarak devam ediyor. Benim, kendi payıma, bu soruya verdiğim cevap, aylardır değişmiyor. Birkaç unsurda toplanıyor. Burada yazarsam, belki zamandan tasarruf ederim; bu sorunun cevabını almak için kimse benden bundan sonra randevu talebinde bulunmaz. Şöyle:

Haberin Devamı

1. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı makamını istediğine hiç kuşkum yok.

2. Tayyip Erdoğan, aday gösterilirse seçilir.

3. Tayyip Erdoğan, “kartlarını göğsüne son derece yakında tutuyor” ve aday olup olmayacağı konusunda kesin kararını vermiş değil.

4. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmaya karar vermesi ihtimali, şu gün itibariyle (o gün hangi gün ise) vazgeçmesi ihtimalinden daha fazla.

“Oran ver” diye ısrar ederlerse “Yüzde 51 olmaya karar verecek” diyor ve hemen ardından ekliyorum: “Ama yüzde 49 da hayli yüksek bir oran”.

Tayyip Erdoğan’ı iyi analiz ettiğine inanan bir dostum, geçenlerde ağzımdan bu oranı duyunca “Çık, çık” dedi, “Yüzde 90’lara...”

Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan’ın olağanüstü zeki ve hesaplı olduğu kanısında olan ve iş dünyasının tam merkezinde bulunan bir başkası ise Tayyip Erdoğan’a ilişkin gözlemleri ve önsezisinden hareketle, “Bahse girerim. Olmayacak” dedi, “yüzde sıfır ihtimal”.

Müthiş bir “cumhurbaşkanlığı toto”oynanıyor...

 

***             ***          ***

 

Yabancılar, Türkiye’de görüştükleri bazılarından duydukları bir akıl yürütmeyle “Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık kadar yürütmede etkili bir pozisyon değil. Üstelik, hemen ardından genel seçime gidilecek. Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olursa, partisinin seçim şansı onun liderliğinde seçime gidilmesine oranla düşecek. Ülke, gerilecek. Ne gerek var? Tayyip Erdoğan gibi zeki ve üstelik hâlâ genç bir insan, niçin bu yolu seçsin ki?”diyecek olduklarında, akıllarına pek yatan “karşı argümanı”getiriveriyorum.

Haberin Devamı

Diyorum ki, “Fizikte ‘critical mass’ denilen bir durum, şimdi siyasette Tayyip Erdoğan’ın büyük ölçüde kendi dışında oluşan nedenlerden ötürü ulaştığı durum. Tayyip Erdoğan, partisinin tartışılmaz lideri. Partisi parlamentoda cumhurbaşkanı seçecek çoğunluğa sahip. O da, ‘Cumhurbaşkanı, bu parlamento tarafından ve bu parlamentonun içinden seçilecek’ diyerek, seçilecek cumhurbaşkanının kimliğini ve seçilme yolunu tanımladı. Kendisinin bu sıfatı istediği de biliniyor. Kendisini aday göstermezse, bu, kendiliğinden ‘Benim iktidarım sınırlı. Benden daha güçlü olan güç merkezleri var. Beni istemiyorlar’ demiş olacak. Arkasından, genel seçimler için partisine dönüp ‘Düşün arkama, iktidara gelelim’ demesinin mantığı olabilir mi? ‘Critical mass, bulunduğun yerde kalamazsın; ya ileri gideceksin ya bulunduğun yerin altına düşeceksin’ demek. Tayyip Bey, gelinen nokta itibariyle başbakan konumunda kalamaz.”

Diyorum demesine ve bu dediklerim, beni dinleyenlerin çok aklına yatıyor, hatta bazıları “Çok ilginç, işin hiç bu yönünü düşünmedik” filan da diyorlar ama ben, Tayyip Erdoğan’ın “pragmatizm sınırsızlığı”nın farkında biri olarak, onun böyle düşünüp düşünmediğinden emin de olamıyorum açıkçası.

O yüzden, “cumhurbaşkanlığı toto”ya devam...

Kimileri, “başörtülü eş” sorunu nedeniyle Tayyip Erdoğan’ın engelleneceğini, Tayyip Erdoğan'ın da bir hesap-kitap sonucu, kendi uygun gördüğü “başörtüsüz eş”e sahip yakın çevresinden birine Çankaya’yı işaret edeceğini öne sürüyorlar.

Bu tanıma uyan adaylar, aşağı yukarı belli: Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Devlet Bakanı Beşir Atalay ve Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın. Biz Türkler, aile meclislerinde, lokantalarda, işyerlerimizde bu isimler üzerinde “cumhurbaşkanlığı toto”oynamayı sürdürürken yeni bir isim artan ölçülerde “toto tahminleri”ne girmeye başladı: Abdullah Gül.

Tayyip Erdoğan’ın en yakın ve güvenilir “siyaset ortağı”; öyle ki, başbakanlık makamını kendisine terk edecek kadar özveri göstermiş bir insan. Başbakanlık yapmış, bunca yıldır Dışişleri Bakanlığı'yla Türkiye’yi temsil etmiş, Tayyip Erdoğan kadar uluslararası şahsiyetleri yakından tanımış birisinin, cumhurbaşkanı olmaya ehil bulunmadığını kim ileri sürebilir?

Onun da eşi başörtülü.

Doğru. Ancak kamuoyunda Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlı olması ihtimaline temel itiraz, Tayyip Erdoğan’ı eşinin başörtüsüne mi, yoksa Tayyip Erdoğan profiline mi yönelik?

Sanki, ikincisi gibi gözüküyor. Öyle ise Abdullah Gül ismine aynı şiddette tepki gösterilmeyeceği de ortada. Belki de Tayyip Erdoğan, kendi ismi üzerine dikkatleri çekip, bir ay sonra, Abdullah Gül ismini ortaya çıkararak kimsenin karşı koyamayacağı “büyük sürpriz”i yapacak diye inananların -aralarında önemli isimler var- sayısı artıyor. Bir tür “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” hali denebilir mi acaba?

Ben, yine de “yüzde 51 Tayyip Erdoğan”pozisyonunda kalmaya devam ediyorum...

Yazarın Tüm Yazıları