Paylaş
Güneş ve rüzgarın yanı sıra hatırı sayılır jeotermal enerji kaynaklarına yakın olması itibariyle temiz enerji kullanımını fazlasıyla yapabilecek konumda.
Ama Türkiye’nin enerji politikasının gereği olarak doğalgazla ısınma şehrimizi kuzeyden güneye doğru sarmakta. Doğalgaz da hepimizin bildiği gibi çevreci ve temiz bir enerji kaynağı, fakat bize en yakın kaynak binlerce kilometre uzaktaki İran, Azerbaycan ve Rusya’da. Üstüne üstlük bir de yabancı para birimi üzerinden ödeme yaparak ülkemizin döviz kaybına uğramasına neden oluyoruz. İthal enerji ülkemizin başına ikide bir bela olan cari açığın da bir numaralı körükleyicisi. Tabii bir de soğuk kış günlerinde yeterli miktarda doğalgazın gelmemesi nedeniyle durmak zorunda kalan tesisler ve soğuktan etkilenen vatandaş da cabası.
Oysa ki jeotermal enerji burnumuzun dibinde. Seferihisar’da, Dikili’de, Urla Yarımadası’nda ve Çeşme’de. Ama bu temiz ve çevreci enerji kaynağını bir türlü harekete geçiremiyoruz. İzmir’de birkaç otel ve Balçova bu kaynaktan yararlanabiliyor. Çeşme’de de otellerde sadece termal banyo olarak kullanıyoruz. Maalesef araştırma ve yatırımlarımızın çok küçük bir bölümünü bu yöne yapıyoruz, yeterli kaynak ayırmada cimri davranıyoruz.
Kaldı ki, jeotermal enerji, kullanımının doğru bir sistem içinde yapılması halinde elektrik üretimi, ısıtma, sağlık ve tarım sektörlerinde kullanılarak tekrar doğaya geri dönen bir kaynak. Şehrimizin sürdürülebilir büyümesi için de jeotermal enerjiye gereken önemin verilmesi gelecek nesiller için çok önemli.
İran’dan, Rusya’dan milyarlarca dolar ödeyerek borularla bu enerji kaynağını ülkemize taşıması bildiğimiz gibi en çok 100 kilometre uzaklıktaki kaynaklarımızdan yaralanmasını da bilmeliyiz. Kaldı ki, İzmir için harekete geçirilmesi gereken diğer temiz enerji kaynakları da mevcut.
Denizi ancak denizci yetişen millet kullanabilir
Geçtiğimiz hafta İzmir Körfezi’ni yeterince kullanamadığımızı yazmıştım. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir gün sonra, İzmir’e alınacak yeni körfez vapurlarının ihalesine çıkacaklarını ve yeni iskelerin yapılacağını açıkladı. Ayrıca mevcut iskelelerde yanaşma koşullarının iyileştirileceğini de belirtti.
Bunlar güzel gelişmeler fakat İzmirli’nin artık sabrı taştı, beklemeye tahammülü kalmadı. En büyük endişeleri de yeni vapur alımlarının ve iskele iyileştirmelerinin Üçyol-Üçkuyular metro yapımına benzemesi.
Söz denizden açılmışken, denizi kullanmanın yolu, onu sevmekten geçiyor.
Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi, Deniztemiz Derneği/Turmepa ile birlikte 80. İzmir Enternasyonel Fuarı kapsamında “Denizci Çocuk Şenliği” düzenledi. Amaç basit. Çocuklara çeşitli aktivitelerle denizi sevdirmek, denizle yaşamayı ve en önemlisi denizi korumayı öğretmek. Fuar’daki aktivitelerde çocuklara denizlerimiz ve denizcilik tanıtıldı.
Cumartesi ve pazar günü yapılan yelken yarışlarında körfezi görmeliydiniz. Denizin üstü irili ufaklı yüzlerce yelkenliyle bezenmişti. Körfezde güneş o gün ayrı parlarken, rüzgarın gücünü arkasına alan yelkencilerin çabaları görülmeye değerdi.
Üç tarafımız denizle çevrili. Sadece Muğla’nın kıyı uzunluğu İspanya’nın Akdeniz’deki kıyı uzunluğundan fazla. Biz denizlerimizi kullanmak istiyorsak denizi seven, ondan korkmayan denizci nesiller yetiştirmeliyiz.
İzmir’in simgelerinden Dalan 70 yaşında
İzmir’de ekonominin kan kaybettiği sık sık gündeme gelirken, Türkiye’nin en büyük sabun, deterjan ve kozmetik üreticilerinin biri konumundaki Dalan Kimya 70. yılını kutluyor. Sektöründeki lider kuruluşlardan biri olan Dalan, kimya pazarında özellikle yabancı yatırımcılarla savaşırken üretiminin yüzde 65’ini de ihraç ediyor. Yönetimini yavaş yavaş üçüncü nesile aktaran Dalan Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Akın Dalan, babası rahmetli Hamdi Dalan’ın çıktığı bir geziyi fırsat bilip ona söylemeden üretimi 20 tondan 72 tona çıkaran değişikliği nasıl yaptığını keyifle anlatırken, şirketler grubunu üçüncü nesillere aktarmanın huzuru içinde. Şirketin üçüncü nesil temsilcisi Zeynep Dalan, 70. yıl için hazırladıkları yeni ürün ve yeni konseptlerini tanıtırken, “Biz İzmirliyiz, İzmir markasıyız, merkezimiz İzmir’de ve her zaman öyle kalacağız” diyerek şehrimize duydukları güveni dile getiriyordu. İşte size bir İzmir hikayesi.
Paylaş