Paylaş
Aldatılmak, kadının da erkeğin de korkulu rüyası. Bu hazin olguya dair kulaktan kulağa yayılan “mitler”e evlilik ve ilişki uzmanlarının bakış açısı nedir? Neden aldatılıyoruz? Aldatma veya aldatılma korkusu, şüphesiz yakın ilişkilerde tarafların en büyük kâbusu. Bu kadar çok kaygı veren bir durum da ister istemez bu olgu hakkında kulaktan kulağa yayılan mitlere ve efsanelere neden oluyor.
Aldatma bir trafik kazasına benzer. Bu kazanın oluşmasının altında yatan bir hikâye vardır. Bu hikâyede aldatan kadar aldatılanın da payı vardır. Önemli olan bu kazayı yaptıktan sonra aldatan da aldatılan da bu kazadaki kişisel sorumluluklarını gözden geçirmeli ve “Neden aldattım?” ve “Neden aldatıldım?” sorularını kendi kendine sormalıdır. Her iki taraf da bu kazada kendine düşen payın muhasebesini yapmalı, daha çok bu konuya odaklanmalıdır.
İLİŞKİDE BALANS AYARI
Terapistler, aldatmaya doğru veya yanlış, ahlaklı veya ahlaksız diye bakmazlar, bir hikâye olarak bakarlar. Karı-koca arasında yaşanan ilişki aldatmayı meydana getirebilir. Kadın anne olduktan sonra kocasını ihmal etmiş olabilir. Erkek, eşini doğumundan sonra ‘kutsal anne’ gibi görüp cinselliği başka biriyle yaşamayı tercih edebilir. İhmal edilme veya aşırı derecede işgal edilme, çok fazla miktarda duygusal şiddete maruz kalma, karı-koca ilişkilerinde aldatmayı meydana getirebilir. Özellikle Borderline ve Narsisistik yapıdaki kişiliklerin aldatma olasılığı çok yüksektir. Çünkü yakınlaşma ve ayrışma problemi olan bu kişiler, aldatarak diğer kişiyle aralarında güvenli, duygusal bir mesafe yaratmak isterler. Bir nevi ilişkide balans ayarı yaparlar. Aldatmak, bir bakıma yakınlaşma korkusunu ya da yutulma, boğulma veya terk edilme korkularını kişinin kontrol altına almasıdır. Buna bir nevi aldatarak partneri ile arasındaki mesafeyi ayarlıyor da diyebiliriz.
ALDATILAN NE YAPMALI
Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitireceği gibi devam da ettirebilir. Her aldatma boşanmayla bitmez. Unutmayın ki aldatılma ve sonrasında yaşanan sorunlar çözülebilen durumlardır. Aldatmalar travma etkisi yaratsa da, bazen aldatma olayından sonra evliliklerin daha sağlıklı yürümeye başladığı, bağlılık duygusunun arttığı, sorunların bu tip travmadan sonra netleşip çözüm için ortak hareket edildiği yeni bir süreç başlayabilir. Zor bir süreç olan bu dönemde aldatılan kişi, bazen utanç, bazen öfke, bazen de intikam ve aşağılanma duygusuna kapılabilir ve zamanla kimliğini kaybedebilir. Özel bir insan olduğuna dair inancı azalabilir ve kendine olan saygısını da yitirebilir. Ayrıca dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu düşünmeye başlayabilir, tehlikeli olan da budur. Çünkü kendilerini en çok seven insanlar bunu yaparsa, bu dünyada kime ve nasıl güvenebileceklerini şaşırmaları da doğaldır. Aldatılanda öfke, yas süreci, üzüntü, sıkıntı, uykusuzluk, onur ve gurur yaralanması, tedirginlik, özgüven sarsılması ve depresyon dönemi başlayabilir. Bu dönemde bir evlilik veya çift terapistine başvurulması gerekir. Çünkü kurulu bir düzeni yıkmak zordur ve aldatılan kişinin partneriyle bir araya gelerek sadece karşı taraftan değil kendisinden kaynaklanan sorunları çözmek için de adım atması uygun olur. Eşin sadakatsizliğinde evliliği hemen bitirmek yerine, “Eşim beni sevmediği için mi yoksa insani bir zaaftan dolayı mı aldattı?” sorusuna bir evlilik terapistinin nezaretinde yanıt aramak ve kar zarar analizi yapmak doğru bir yol olacaktır. Çünkü sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözümler bulmak o kadar da zor değildir. Evlilik terapisi sürecini yaşayan çiftler evliliklerini yeniden yapılandırabilir ve tekrar mutlu olabilirler.
Cinsel birleşme yasak değildir
19 yaşındayım ve 6 aydır süregelen bir ilişkim var. Erkek arkadaşım benimle evlenmek istediğini ve ciddi düşündüğünü söylüyor. Bunun için de benimle cinsel ilişki yaşamak istiyor. Benim ailem cinselliğin ayıp ve günah olduğunu söyledi. Bu nedenle seks yapmak istemiyorum. İşin içinde cinsellik olduğu için de evlenmekten korkuyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Cinsellik ayıp, yasak veya günah değildir; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Seks yapmak; araba kullanmayı öğrenmek gibi öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranıştır, rahat olun. Evlilik ise; paylaşıma dayanan bir yaşam tarzıdır, kadının ve erkeğin beraber yaşamak üzere karşılıklı anlaşma ile oluşturdukları sosyal bir kurumdur, bu kurum içinde duygusal paylaşım, düşüncelerin ve alınacak kararların paylaşımının yanında cinsellik de son derece önemlidir. Çünkü cinsellik eşler arasında bir iletişim biçimidir ve birbirlerine karşı olan duygularının sözle ve bedenle ifadesidir.
GÜNÜN SÖZÜ
Toplum olarak birazcık samimiyete ve kocaman bir huzura ihtiyacımız var, sanki ikisi birbirinin tamamlayıcısı gibi.
Paylaş