Cem Keçe

Erkekler neden erken boşalıyor

7 Eylül 2014
Erkekler erken boşalmanın dayanılmaz ağırlığı altında eziliyor. Ülkemizde cinsel yaşamı aktif olan her 10 erkekten 7’sinin hayatının bir döneminde yaşadığı erken boşalma, cinsel tedavi kliniklerine en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Peki erkekler neden boşalıyor? Çünkü...

Erkeklerin biyolojik olarak erken boşalamaya programlandıkları ve atalarından kalan bir miras olarak erken boşaldıkları evrimsel teorinin en kadim önermelerinden biri, bu doğal ve olağan bir durum. Çünkü daha uzun süreli bir cinsel ilişkinin üremeye herhangi bir katkısının olmadığı, ayrıca boşalma süresinin uzun olması erkeği dış tehlikelere karşı korunmasız bıraktığı, hatta geç boşalmanın türün devamı için bir tehdit bile oluşturduğu bilinen bir gerçek.

AHH BU YANLIŞ ÖĞRENMELER

Ergenlik döneminde yanlış ve hatalı mastürbasyon alışkanlığı erken boşalmaya yol açabiliyor. Ergen, mastürbasyonu genellikle ayıp, yasak ve günah duygularıyla, yalan ve yanlış bilgilerle korku içinde yapıyor. Bu alışkanlık evliliğin ilk yıllarındaki erken boşalmanın en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Buna alışan ve programlanan bir beynin değişmesi için, hem zamana hem de yeni bir yazılıma veya mevcut yazılımın güncellenmesine ihtiyaç duyuluyor.

NASIL BAŞLARSA ÖYLE GİDER

İlk cinsel deneyimlerde, tecrübesizlikten ve aşırı stresten dolayı, çok büyük olasılıkla erken boşalma yaşandığı bilinen bir gerçek. Mastürbasyon alışkanlığı, cinsel deneyimsizlik, başaramama korkusu ve yüksek cinsel istek nedeniyle ilk deneyimlerde doğal olarak erken boşalan genç erkek, bunu genelleştirerek her zaman böyle olacağına dair çok yanlış bir inanç geliştirebiliyor ve bunu devam ettirebiliyor.

Yazının Devamını Oku

Kilo Sorunu Olanlara Seks Tavsiyeleri

4 Eylül 2014
Şişmanlık çoğu zaman sağlıksız bir durumdur ama kadınlar için pek çok açıdan tam bir trajediye dönüşebilir. Kilo sorunu olan kadınlar evde, dışarıda, iş hayatında ve de sosyal hayatta her zaman sorunlarla karşılaşır, güven bunalımları yaşarlar.

Seks hayatı açısından da kilo almak kadınlar için büyük bir sorundur. Elbette ki aşırı kilolu kadınların da tıpkı normal insanlar gibi cinsel ihtiyaçları vardır. Ancak hem hareket kabiliyetlerindeki kısıtlılık hem de bedensel performanslarındaki düşüklük onların cinsel işlevlerinde büyük zorluklara neden olabilmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı hem aşırı kilolu olanların hem de onların partnerlerinin uymaları gereken birtakım basit kurallar vardır. Bu kurallar sayesinde cinsel hayat sorunsuz olarak sürdürülebilir.

Cinsel aktivitede her şeyden önce iyi bir vücut direncine ihtiyaç vardır. Bu nedenle kilo sorunu olan kadınların cinsel aktivitelerinde ruh, kalp ve beden uyumuna dikkat etmeleri gerekir. Cinsel aktivite adeta bir spor gibidir ve vücudun birçok kaslarını harekete geçirir. Ancak normal insana göre daha çabuk yorulan ve kalp ritmi artan kilolu kadınlarda bu tip hareketler çabucak zorlayıcı bir hal alabilir. Bu nedenle temponun yavaş olmasında, arada bir küçük molalar verilmesinde ve hareketlerde kontrollü olunmasında yarar vardır.

Cinsellik iki kişinin arasında yaşanan bir olgudur. Bu nedenle partner uyumu oldukça önemlidir. Aşırı kilo sorunu olan bir kişinin partneri onun gibi olabilir veya olmayabilir de. Bu nedenle karşı tarafın uyum içinde ve anlayışlı davranması hem birlikteliği olumlu yönden etkiler hem de cinsellikle ilgili kaygıları olan aşırı kilolu kişide güveni yerine getirir. Tüm bu bilgilendirmeden sonra gelelim sizlere olan tavsiyelerimize.

YASTIKLAR EN İYİ DOSTUNUZDUR

Cinsel aktiviteler esnasında yatakta çeşitli büyüklüklerde "yastıklar" bulundurulması kilo sorunu olan kişilerin yararına olur ve yastıklar belin altına yerleştirildiğinde hem o kişinin hem de partnerinin işi kolaylaşır.

MİSYONER POZİSYONU

Yazının Devamını Oku

Cinsel Soğukluğa Çok Sıcak Tavsiyeler

3 Eylül 2014
Evli ya da uzun süre birlikteliği olan çiftler cinsel isteksizliğin faturasını genellikle partnerlerine veya stresli yaşam koşullarına çıkarırlar ama cinsellik için her zaman isteğe gerek yok. Doğru şeyler yapıldığında beden cinselliğe her zaman hazır olabilir ve kişi istemese de seks yapabilir.

Cinsellik kişinin istediğine bağlı bir durum değil. Çünkü beden adeta bir makine gibi "uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı" ile her zaman cinselliği hazır hale gelebilir.

Cinsellik, diğer tüm güdüler gibi bazen içgüdüsel bazen de beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlayan kompleks bir süreçtir. Seks dürtüsünü harekete geçiren ve hareketli tutan en önemli unsur testosteron miktarıdır ve kadınlarda bu hormonun vücuttaki oranı erkeklere göre çok daha azdır. Yorgunluk ve stres, testosteron miktarını olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Hurafelerden (cinsel mitler) dolayı çiftlerin cinsel hayatı sosyal, kültürel ve durumsal gerçeklere dayalı olarak şekil değiştirebiliyor ve bu durum ilişkilerde tehlike çanlarının çalmasına da yol açabiliyor. Çiftlerin “Seks doğal olarak başlamalı, isteğin yoksa ne yapabilirsin ki?” inanışları, cinsel ve ilişkisel sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirebiliyor.

GÖREV DİYE ALGILAMAK YANLIŞ DEĞİL!

Uzun birlikteliklerde yıllar içinde her şeyde olduğu gibi cinsel olarak uyarılma şekilleri de değişebiliyor. Doğru yöntem ise duruma uygun olarak kişinin yeni bir cinsel yaklaşım geliştirmesidir. Şunu da kabullenmek gerekiyor: "Cinsel istek cinsel temas başlamadan önce sizi yakıp tutuşturan türden olmasa bile çoğu zaman olay başladıktan sonra gelişecek ve alacağınız zevk eskisinden farklı olmayacak. Yani uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı ile seks görev olarak da başlıyorsa sekse bir zararı yok. Görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğu bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabiliyorlar. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşıyor demektir.”

İSTEMESENİZ DE YAPIN!

İlerleyen yıllar içinde çiftlerin sekse karşı körelmeye başlayan ilgiyi canlandırabilmesinin anahtarı düşüncelerindedir. Sürekli cinsel teması başlatmaya çalışan ve sürekli reddedilip gururu kırılan kişi, bir zaman sonra partnerine bunu sormamayı tercih ediyor. Bu da ilişkilerin uzun vadede ciddi hasarlar almasına neden olabiliyor. İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinselliği istemek beklememeli, çift istemese de seks yapmalıdır. Seks yapmak demek ille de penis-vajina birlikteliği değildir, bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır. Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.

Peki cinsel soğukluktan yakınan çiftler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuza Cinselliği Anlatmanın Altın Kuralları

2 Eylül 2014
Anne ve babalar dikkat! Cinsellikle ilgili sorularına yönelik çocuğa verilen her yanlış cevap, ilerde onların cinsel hayatlarında büyük sorunlara yol açabiliyor.

O SORU BİR GÜN SORULACAK

Bir gün çocuğunuz size nasıl dünyaya geldiğini soracak. İşte bu olgu birçok anne ve babanın korkulu rüyasıdır. Çocuğunun bu tip sorularına maruz kalan ebeveynin ister istemez aklı karışır ve ona cinselliği nasıl anlatması gerektiğini bilemez. Ancak verdiğiniz her cevabın ve bu cevapların niteliğinin, çocuğunuzun gelecekteki cinsel hayatına olumlu ya da olumsuz yön vereceğini biliyor musunuz?

KORKUTURSANIZ CİNSELLİĞİNİ MAHVEDEBİLİRSİNİZ

Çocuğa cinsel eğitim verme süreci oldukça hassas. Çocukların cinsellikle ilgili soruları veya cinsel organlarıyla oynamaları anne ve babaları korkutan bir olgu ve ebeveynler bu sorularla muhatap olmamak için çocuklarını korkutmaya meyilli oluyorlar. Kız çocuklarına yönelik, “Bacağını ört” veya “Eteğini kapat” gibi söylemler ne kadar masum olursa olsun ilerde onların vajinismus sorunuyla karşı karşıya gelmesine zemin hazırlayabiliyor. Erkek çocukların da cinsel organlarıyla oynadığında onlara söylenen “Koparırım” veya “Oynarsan düşer” gibi korkutma sözleri, onları gelecekte erken boşalma ve sertleşme sorunlarını yaşayabilen bir hale getirebilir.

DÜRÜST OLUN!

Aileler cinsellikle seks eğitimini birbirine karıştırıyor

Yazının Devamını Oku

Boşalma hak orgazm armağan

31 Ağustos 2014
Boşalma ve orgazm, tıptaki son gelişmelere rağmen halen bilinmezliklerle dolu bir terim olmaya devam ediyor.

Çünkü boşalma, orgazm ve cinsel doyum kavramları genellikle birbirine karıştırılıyor ve çok yanlış bir şekilde aynı anlamda kullanılıyor. “Her boşalmanın orgazmla mı sonuçlanması gerekiyor?”, “Orgazm, boşalma ve cinsel doyum sonrası vücutta ne gibi değişimler meydana geliyor?” gibi akla takılan birçok soruya açıklık getirmek istiyorum.

İKİSİ AYNI ŞEY DEĞİL

Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değil... Ama çoğu zaman boşalma olarak yaşanan durumlar orgazm olarak algılanıyor. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm, bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği bir durum olarak biliniyor. “Şehvetli heyecan” anlamına gelen orgazm, boşalmayı da içine alan daha geniş bir kavram... Orgazm çeşitli bedensel ve psikolojik cinsel uyaranlar sonucu beynin harekete geçmesi ve bir takım hormonsal mekanizmaların etkisiyle, bireyde hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan, “geçici şuur bulanıklığı”, “kontrol kaybı duygusu” ve istem dışı ritmik vajinal kasılmaların yanında tüm bedende güçlü kasılmaların yaşandığı “yoğun bir boşalma” olarak tanımlanabiliyor. Cinsel ilişkilerin sonlarına doğru yaşanan ve 10–15 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel rahatlamaya “boşalma” adı veriliyor.

KALİTELİ İLİŞKİ
Boşalma durumu 5 ile 10 saniye, orgazm durumu ise 10 ile 15 saniye arası kadar sürüyor. Boşalmaya cinsel ilişki ya da mastürbasyon ile ulaşılabiliyor ama orgazm için kaliteli bir cinsel ilişki gerekiyor. Kadınlar, erkeklerden daha geç boşalıyor ve orgazma ulaşıyor. Ama erkekler çok özel teknikleri uygulayarak veya bazı ilaç ve kremlerle boşalma sürelerini uzatılabiliyor. Kadınlar, erkeklerden daha geç boşalmalarına veya orgazma ulaşmalarına karşın eğer gerekli uyarı verilirse ve tecrübeleri arttıkça erkeklerden daha kapsamlı ve şiddetli boşalma veya orgazm durumları yaşayabiliyor. Orgazm ve boşalma sonrasında her iki cinste de salgılanan seratonin hormonu mutluluk veriyor ve bu yaşanan deneyimin iyi hatırlanmasında etkili oluyor.

HEDİYE GİBİ GÖRMELİ

Boşalma olmaması çiftin gerginliğinin devam etmesi anlamına geliyor ve hem iç dünyalarında hem de partner ilişkilerinde sıkıntılara neden olabiliyor. Bu nedenle boşalmayı hak olarak görmek gerekiyor. Orgazm, boşalmayı öğrenmiş, tecrübe etmiş, ilişkilerinde belli bir kalite, uyum ve ahenk yakalamış çiftlerin, ayda yılda bir kez yaşadıkları farklı bir bilinç hali olarak biliniyor. Bu nedenle orgazmı çok arzu ve istekli olan, her iki tarafın da gününde olduğu ilişkilerde yaşanan bir armağan ya da hediye gibi görmek önem taşıyor. Her kadının veya her erkeğin, her cinsel birliktelikte boşalabilmesi gerekiyor ancak her birliktelikte orgazm olma zorunlulukları yok...

HEDEF HALİNE GETİRMEYİN

Yazının Devamını Oku

Sekste 10 Altın Kural

30 Ağustos 2014
Yeni yıldan ne beklersiniz? Para, huzur, belki bir ev ya da yeni bir araba mı? Elbette ki dileklerin en başında sağlık gelir ama ya sağlıklı bir cinsellik?

Oysa “sağlıklı bir cinsellik” demek dokunmanın ve sevişmenin verdiği hazza odaklanarak, ruhu ve bendi bir armağan gibi sunarak, kişinin kendisiyle barışık, psikolojik açıdan güçlü, huzurlu ve kaliteli olduğu bir hayat demektir. Kaliteli bir hayat ise başarılı bir iş hayatına açılan kapıdır. Demek ki bol kazançlı ve iyi bir hayatın standartlarından biri de sağlıklı bir cinsel yaşamdır. O halde, sağlıklı cinsel hayatın sırrı nedir? Hayatın sırrından kastedilen her ne ise, aslında sağlıklı cinsellik de bu olgudan çok uzak değil. Sizin için altın kurallar diyebileceğimiz 10 adımda, partnerinizle ilişkinizde yeni bir yılda bembeyaz bir sayfa açabilmeniz mümkün.

İşte ideal cinsellik için olmazsa olmaz kurallar:

1-Etkin iletişim kurmak.

2-İdeal ortamı oluşturmak.

3-Ön sevişmeyi geçiştirmeyin.

4-İlişkide aşk oyunlarına yer vermek.

5-Kendini tanımak ve kendinle barışık olmak.

Yazının Devamını Oku

Cinsel Hurafeler

29 Ağustos 2014
Vajinismus veya erken boşalma gibi en sık görülen cinsel işlev bozukluklarının kökeninde, cinsellik üzerinde kara bulutlar gibi dolaşan "cinsel hurafeler yani cinsel mitler" var.

CİSED’e gerek telefonlarla, gerekse e-mail aracılığı ile son bir ayda yapılan 6000’den fazla başvurudan elde edilen veriler ışığında ortaya çıkan sonuçlarsa oldukça düşündürücü. Çünkü toplumda oldukça yaygın olan bu cinsel hurafeler, aslında sağlıklı bir cinselliğin en büyük düşmanı.

Cinsel hurafelerin kadınlarda cinsel isteksizlikten vajinismusa, erkeklerde ise erken boşalmadan iktidarsızlığa kadar birçok cinsel işlev bozukluğuna ve cinsel sapkınlıklara neden olabiliyor. Cinsel sorunlara yol açabilen cinsel hurafeler bundan dolayı çatışmalı evlilik ilişkilerine de yol açabiliyor. Mutsuz evlilikler, mutsuz toplum anlamına geliyor. Mutsuz evlilikler ve aileler, geleceğe ve hayata güvensiz insanlar yetiştiriyor.

Ne yazık ki biz cinsel hurafeleri duymaktan bıktık ama toplum onlara inanmaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hurafeler, yeni hurafelerin de meydana gelmesine yol açıyor. Hurafeleri doğru kabul eden gençlikte cinsel özgürlük adına sapkınlıklar ve cinsel eylemde bulunma zorlantıları ortaya çıkabiliyor. Cinsel hurafeler yüzünden cinsellik hem yanlış algılanıyor, hem de geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin tamamen çarpık ve bozuk bir cinsel hayata yönlendiriliyor. CİSED olarak biz toplum için bu kadar tehlikeli olan cinsel hurafeleri etkisiz kılmak adına elimizden gelen çabayı göstermekte ve kamuoyu yaratmakta kararlıyız.

İşte Türk toplumunda hayli yaygın olan 10 cinsel hurafe:

1-Erkekler cinsel ilişkiye her zaman hazırdır.

Erkek de etten kemikten yaratılmış bir varlıktır. Cinsellik mekanik bir şekilde yaşanılacak bir süreç değildir. Cinsel yaşamı etkileyebilecek stres, eş sorunu, iş hayatında var olabilecek sorunlar, geçirilen hastalıklar gibi hayatın getirdiği olumsuzluklar ve sayılabilecek birçok faktör karşısında kadın veya erkek tüm canlıların cinsel yaşantısı negatif etkilerle karşılaşabilir.

2-Tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişme ile sonuçlanmalıdır.

Cinsel birleşme, sevişmenin, partnerlerin karşılıklı keyif almalarını sağlayan yönlerinden biridir. Ama keyif almanın tek yolu değildir. Cinsel birleşme dışındaki, karşılıklı keyif alınabilecek diğer yönlerinin ihmal edilmesi, cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönlere daha çok gereksinim duyan kadını hayal kırıklığına uğratabilir ve cinsel ilişkiye katılımını ve zevk almasını engelleyebilir. Fiziksel yakınlık; dokunmak, sarılmak, öpmek sadece cinsel ilişki isteğinin, sevişmenin değil aynı zamanda sevgi, güven saygı şefkat ve ifadesidir.

Yazının Devamını Oku

Hayat Böyle Devam Edemez

28 Ağustos 2014
Diziler, farkında olmadan milyonlara çok yanlış mesajlar veriyor. Türkiye'de izlenme rekorları kıran dizilerde "tecavüz, cinsel taciz veya erken yaşta evlilik" (çocuk gelin) travmaları yaşayan başroldeki kadınlar nedense psikoterapi görmüyor. Senaryolardaki bu eksiklik, milyonlarca Türk kadınına çok yanlış mesajlar veriyor.

Dizilerde gerçek cinselliğin ciddi bir şekilde ele alınmasını gündeme ilk getiren Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) oldu. Dizilerde “tecavüz, taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler” gibi travmalara maruz kalan kadınlar, senaryo gereği dizideki rollerinde bu travmalardan sonra profesyonel yardım almıyorlar, bundan dolayı topluma “yaşanılan çaresizliği kabullen ve yaşadıkların psikolojik tedavi gerektirmez” gibi çok yanlış mesajlar veriyorlar.

Kadın tecavüze uğruyor ve ağır bir travma içine giriyor. Buraya kadar her şey gayet çarpıcı işleniyor. Ancak gerektiği gibi psikolojik destek görmüyor. Tecavüze uğruyor, bir psikoterapistten profesyonel destek almıyor. Peki, kadınların suçu ne? Kadın, uğradığı tecavüzle kalıyor ve senaryo izleyiciye, “Kadınlar, travmaları ile baş başa kalır ve çaresizlikle durumlarını kabullenirlermesajı vermeye mi çabalıyor?

İzlenme rekorları kıran bir dizi; “Hayat devam ediyor.” Hayat, 15 yaşında ve yetişkin olmamış bir kız. Sevdiği ve cinsel birliktelik yaşadığı genç, kuzeniyle nişanlanıyor ve sonrasında namusunu kurtarmak için bir adamla zorla evlendiriliyor. İlk gecede Hayat, dedesi yaşındaki adamı ebeveyn figüründe görüyor ve ilişkiye girmenin suçluluğunu yaşıyor. İmam nikâhlı kocasından korkuyor, iğreniyor, kasılıyor, bacağını kapatıyor, büyük bir duygu karmaşası içine giriyor ve sonrasında defalarca şiddete maruz kalıyor. İşte bir ucu vajinismusa kadar gidebilecek bir cinsel işlev bozukluğu vakası ile karşı karşıyayız. Hayat böyle devam edemez. Senaryo insan manzaralarını çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor, büyük bir dram gerçekmiş gibi yansıtılıyor ama devamında hiçbir psikolojik yardım arama veya terapi görmeyle ilgili bir sahne ve mesaj yok. İşte böyle olunca da, ekran karşısındaki kadınlar ve aileler çaresizliği kabullenmek zorunda bırakılıyor. Dizilerle kadınlara yüklenen çaresizlik rolü ve kadınlarımızın yaşadığı duygusal ve cinsel karmaşalar farkından olmadan normalleştiriliyor, tedavisi gereksiz gibi umutsuzluk mesajları veriliyor.

Bir dizi var ki o da yıllardır Türk aile yapısına yönelik olumlu mesajlar veriyor. “Çocuklar duymasın” dizisinden bahsediyoruz. Burada aile içi sorunların çözümüne yönelik olumlu mesajların işlenişi ile birlikte dizide bir “Sinan Bey” rolü vardı. Bu kişi de bir terapist. Tüm bu veriler gösteriyor ki dizinin yapımcıları profesyonel yardım alıyor.

Ve elbette “Fatmagül’ün suçu ne?” Bu dizide de tecavüze uğrayan Fatmagül, düzenli olarak terapiste giderek profesyonel yardım alıyor ve bu sahneler de oldukça etkili bir şekilde izleyiciye sunuluyor. Böyle olumlu örnekler ortadayken tecavüz, cinsel taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler ve benzeri konuları işleyen ağır dram dizilerinde cinsel travmalar sonrası senaryo gereği psikolojik yardım alınan sahnelerin yeterince olmaması oldukça düşündürücü. Çünkü Türkiye'de erkeklerin yüzde 70'i, kadınların ise yüzde 80'i cinsel sorun yaşıyor. Yani cinsel sorunlar en yaygın memleket meselesi. Ancak ülkenin yoğun gündeminden ve karmaşasından asıl önemli konu bir türlü kamuoyunda hak ettiği yeri alamadı.

Yüksel Aytuğ

Yazının Devamını Oku