Paylaş
Günümüzde sosyal medya hepimizin hayatında çok önemli bir yer tutuyor.
Bence sosyal medya sayesinde insanlar büyük bir rahatlıkla kendi gerçek duygu düşüncelerini, öfkelerini, hayata karşı olan tepkilerini ve isyanlarını müthiş şekilde ortaya döküyorlar.
Lakin bu ortaya döküş sırasında sosyal medyanın binler hatta milyonlarca insanın üstüne boca edilen olumsuz enerjilerin olduğu unutuluyor.
Normal de toplum içinde söyleyemeyecekleri pek çok şeyi, yüz yüze asla sergileyemeyecekleri tutumları ellerindeki telefondan veya bilgisayardan başka insanları aynı şekilde etkilediğini düşünmeyerek yapabiliyorlar.
Geçen gün sosyal medyadaTürkiye’nin çok değerli isimlerinden bir tanesi olan, aynı zamanda bu ülkeye önemli hizmetleri bulunan bir Bakan eşi Sayın Müjde Ar hanımefendiye yazılanları görünce inanamadım. Bir de Müjde Hanım’ın eşi ile beraber oldukları bir fotoğrafının altına yazılan bu yorumlara elbette Müjde Hanım’ın hayranları tepki göstermiş. İnsanların özellikle başarılı ve hayatlarında düzgün bir yükseliş çizgisinde olan insanlara karşı saldırı içinde olmaları gerçek anlamda kendilerine verdikleri çok büyük bir zarardır. Bu zarar içsel olumsuz duygularını daha fazla besleyip geniş bir alana yayarak hayatlarına bin katı ile geri dönmesine neden olmaktan başka bir şeye yol açmıyor.
Aynı zamanda Sevgili Ayşe Arman gibi her daim insanlara yardım eden, bir çok zor durumda olan insan için büyük zaman ve emek harcayan, işine çok saygılı, çalışkan, sevgi dolu, yargısız, geniş bakış açılı ve özellikle insanları daha da çok bilinçlendirmeyi hedef almış bir isime karşı bile ağıza alınmayacak hakaretlerde bulunabiliyorlar.
İnsanlar yokluk bilinci ile ve başka insanların başarılarının devam edişine karşı ciddi tepkiler gösteriyorlar. Bu tavır aslında karanlık çağ dönemlerinden genler yolu ile aktarılmış bir bilincin belirtilerinden başka birşey değil.
İnsanlara saldırarak, hakaret ederek kimse bir yere gelemez. Küfür etmek ve hakaret etmek sadece güçsüzlüğün göstergesidir.
Geçenlerde Demet Akalın’ın yaşadığı kötü bir dönem esnasında sosyal medyada sevinen, bu olayı kutlayan insanları gördüğüm zaman şok geçirmiştim. Başka bir insanın mutsuzluğundan mutlu olan veya insanlık dışı haz duyan bir kişi mutlu olamayacaktır.
Evren hiçbirzaman onların tam anlamı ile hatalarını anlayıncaya kadar mutlu olmalarına izin vermeyecektir.
Gerçi bu insanlar bütün bunları yapıp daha sonrasında “Ben çok iyi bir insanım, neden hayatım yolunda gitmiyor? Neden bunlar benim başıma geliyor? Bu insanlar kötü, yaşam kötü ve hayat acımasız! Şanssızım acaba birisi bana büyümü yaptı?” gibi son derece iç görüden uzak ve farkındalığın baş harfini bile barındırmayan bakış açıları ile hayatın içinde karanlıklarla beraber akıp gidiyorlar.
Bu insanları da böyle kabul etmek, onlara saygı duymak lazım. Muhtemelen onların da yaşadıkları bu deneyimler, aile bilgi alanlarındaki tekrarlardan veya astrolojik etkilerden kaynaklanıyor olabilir.
Lakin eğer bizler çocuklarımıza ve çevremize iç görü sahibi olmayı, yokluk bilinci yerine sevgi bilincinden yaşamayı, sonsuz bir bilinç farkındalığı ile yaşamayı yansıtırsak yarınlar bambaşka bir ışıkla parlayabilir.
Okullarımızda çocuklarımıza düşüncelerin, duyguların ve sözcüklerin güçlerinin öğretilmesinden taraftarım.
Çekim kanunlarını ve aile diziminin tüm temel öğretilerini bence en geç orta okulda bütün çocuklara öğretilmeli.
Keşke mecburi olarak 8 yıl okula gittiğimiz gibi, özgürlükçü bir bakış açısı ile herkes hayatının içinde en az 8 yıl da psikodinamik, psikoanalitik ve psikoterapötik süreçlere dahil olsa. Böylelikle yaşam mucizelerini katlayarak bizlere göstermeye devam edecektir.
Ayrıca bugün Saturn düz dönmeye başladı. Hadi hepimize hayırlı olsun...
Saturn bana öğretmek istediklerini lütfen kolaylık, sevgi, neşe ve rahatlıkla öğrenmeme izin ver.
Sevginin kaynağı lütfen beni tüm gücünle korumaya al.
Sevginin kaynağı lütfen mutlu olmamı destekle.
Sizi seven bir Can...
Paylaş