Model Birleşmiş Milletler

Geçtiğimiz haftalarda benim için çok önemli olan iki organizasyona katıldım. Birincisi Antalya TED Kolejinin düzenlediği diğeri ise Bahçeşehir Kolejinin düzenlediği Model Birleşmiş Milletler konferansına.

Haberin Devamı

Benim için çok önemli diyorum çünkü benimde üniversite yıllarımda bu konferanslara öğrenci olarak katılıp farklı ülkeleri temsil etmişliğim vardı. Model Birleşmiş Milletler sistemi dünyada birçok üniversite, lise yada sivil toplum kuruluşları tarafından organize edilen, farklı grup veya komitelerin bir ülke temsilcisi gibi davrandığı, kendi temsil ettikleri ülkelerin çıkarlarını gözeterek Birleşmiş Milletler genel kurulunda ve alt komitelerinde dünya sorunlarına dair konuların tartışıldığı ve kararlar alındığı çok keyifli ve bilgi arttırıcı bir süreç.

 

Türkiye’de de git gide bilhassa liseler bazında çok popüler olmaya başladı. Ben de elimden geldiğince liselerde yapılan bu organizasyonlara destek vermeye gayret ediyorum. Hatta bazen modelinin gerçeğinden daha iyi olduğunu düşünmüyor da değilim.

 

Haberin Devamı

Son dönemlerde Birleşmiş Milletler’e olan inancım ve güvenim iyice kayboldu. Birleşmiş Milletler demek sadece bir örgüt demek değil Uluslararası Hukuk demek. Küresel düzen demek. Adalet demek. Maalesef bunların hiçbiri bugün ortada yok.

 

Oysa gençler… O liselerde karar almak için uğraşan gençler... Ne kadar temiz, ne kadar iyi niyetli bakıyorlar dünyaya. Belki de bu yüzden seviyorum liselere gidip orda konuşmayı, konuşulanları dinlemeyi.

 

En son katıldığım konferansta konu küresel ısınmaydı.

 

“Küresel ısınma mı?” demeyin. Evet. Herkesin ihmal ettiği, ağzına pelesenk olmuş ama birçok dünya liderinin popülist konuşmalarının parçası olmanın ötesine geçememiş küresel ısınma.

 

Neye sebep oluyor bu küresel ısınma?

 

Dünyada 1880-2012 yılları arasında 0.85 derce artan genel sıcaklık muhtemelen yüzyılın sonunda 1.5 dereceyi bulacak.  Bu ne anlama geliyor? En basit ifadeyle bu durum dünya tarımını bile kökten etkiliyor. Sadece 1981-2002 yılları arasında dünya tahıl üretiminde her yıl 40 Megaton azalma olmuş. Sebebi tamamen küresel ısınmaya bağlı. Bu bir müddet sonra açlık demek, kuraklık demek, savaş demek.

 

 

Haberin Devamı

Sadece 1979 yılından bu yana dünyada her on yılda eriyen buz yaklaşık 1.07 km kare. Bu erime sadece 1901 -2010 yılları arasında dünya deniz seviyesinde19 cm artışa sebep oldu. Eğer bu şekilde devam edilirse 2065 yılına kadar deniz seviyesindeki yükselme 24-30 cm’ye ulaşacak. 2100 yılında ise 40-63 cm. Peki bu ne demek? Tarım alanlarının azalması demek, sel ve su baskını demek, bilim adamlarına göre ortaya çıkacak yeni virüsler demek. HİV den en az 10 kat daha tehlikeli ve henüz çözümü bulunmamış yeni virüsler demek.

 

Küresel ısınmanın en önemli sebeplerinden biri sera gazı. Bütün uğraşlara rağmen sera gazı emisyonundaki artış 1990’dan bugüne yüzde elli daha fazla olmuş.

 

Haberin Devamı

Hem de, 1985 Viyana Sözleşmesi’ne; 196 ülkenin taraf olduğu 1987 Montreal Protokolü’ne;  İngiltere’de  1990 yılında çok taraflı fon kurulmasına; 191 ülkenin taraf olduğu 1992 Rio Konferansı’na; 1997 Kyoto Protokolü’ne rağmen tehlike devam etmekte. Artarak, büyüyerek, katlanarak devam etmekte.

 

Yukarıda verdiğim tüm bilgiler liseli genç kardeşlerimize ait. Onları dinlerken not aldım. Sordum, sorularını cevapladım. Ama bir tek sorularına cevap veremedim. Belki de vermedim. Vermek istemedim ya da vereceğim cevabı kabullenmek istemedim.

 

Hocam, neden gidişat bu iken tüm dünya ülkeleri gerçekten bir şey yapmıyor, anlaşmalar samimiyetle uygulanmıyor?

 

Ne deseydik?

 

Haberin Devamı

Milyonlar dünyanın gözleri önünde can verirken BM Güvenlik Konseyi üyeleri ego savaşı yapıyor mu?

 

Hukuksuz işgale uğrayan yerlerin hukuksuzluğu meşrulaştırılıyor mu?

 

Benim teröristim seninkinden daha büyük tehdit kafası mı?

 

Ekonomik çıkarlarıma ters bir durum varsa insanlık ikinci planda kalır mı?

 

BM ne karar alırsa alsın ben bildiğimi okurum mantığı mı?

 

Güçlüysen haklısın bakışı mı?

 

Ekonomim ve sanayim öncelikli o yüzden çevre anlaşmalarına taraf olamam bakışı mı?

 

Hangisini söyleseydik?

 

Ama umutlu oluyorum bu gençlerin bilgilerini, çabalarını görünce. Onlara iki önemli söz söyledim kanımca:

 

Birincisi gençler geleceğimizdir devri bitti. Liseden itibaren gençler net bir şekilde bugündür, şu andır. Hak, söz, tavır sahibidir.

 

Haberin Devamı

İkincisi dünya sorunlarının çözümü net bir bakışta saklı. Dünya için, insanlık için, gelecek için kendinden ne kadar feragat etmeye hazırsın? İşte bu bakışa ulaşan ve samimiyetle başkaları için kendinden feragat etmeye başlayan dünya liderleri arttıkça dünya başka dönecek.

 

Yazarın Tüm Yazıları