Sıcaklıklar da gökyüzü de pek değişmiyor

İstanbul Boğazı’nda üstten Karadeniz’den Marmara’ya, alttan da Marmara’dan Karadeniz’e akıntının olduğunu biliyorsunuz.

Bu akıntı uzun vadede Karadeniz’in aslında bir anlamda kaderini etkiliyor. Bu akıntılarla Karadeniz’in suyu adım adım tuzlanıyor. Yani uzun vadede küresel iklim değişimine de bağlı olarak tatlı su kaynakları olan nehirlerin de debilerinin düşmeye başlamasıyla beraber Karadeniz’e daha az tatlı su gelir oldu.

Akdeniz’den Ege’ye, Ege’den Marmara’ya, Marmara’dan da Karadeniz’e tuzlu su taşınıyor. İki kere iki dört, eğer tuzlu su girdisi kadar tatlı su Karadeniz’e gelmezse sonuç; "Karadeniz de bir süre sonra Akdeniz gibi olacak". Bu tabii en başta balık durumunu etkileyecek. Bu bir!

BALIK AKINLARI ETKİLENECEK

İkincisi; Boğaz’daki su akıntıları gibi mevsimsel olarak balık akınları da söz konusu. Kış yaklaşmaya başladı mı, akınlar da başlıyor. Daha çok Karadeniz’in bahar ve yaz deniz suyu sıcaklık ortalamasında yaşayan balıklar kış girişiyle beraber Marmara’ya, oradan da Ege’ye doğru yol alırlar.

Bu da aşama aşama oluyor, yani sıcaklığın adım adım düşüşü ile balıklar da Marmara ve Ege’ye doğru ilerliyor. Bu durum her şeyin yolunda gittiği takdirde geçerli. Yoksa sonbahar ve kış hızlı başladığında balıklar yaşam koşullarını sağlayacak sıcaklığı göremeyince çareyi dibe dalmakta buluyor. Yani "kış erken geldi ne güzel" ya da "bu güzü uzun uzun yaşadık yine" diyemiyoruz. Fazlası da azı da, erkeni de geçi de sıkıntı.

Şu anda Karadeniz balıklarının Marmara’yı geçip Çanakkale’ye kadar gitmiş olması gerekirken Marmara genelinde bile istenen balık çokluğu yok. Evet, bu yıl sonbaharı yağışları ve zamanlaması ile yerli yerinde yaşıyoruz. 2008-2009 döneminden umutluyuz ama yaşadığımız son iki yılın sıra dışı kuraklığının ve zamansız mevsim değişimlerinin ataleti üzerimizden kalkmış olsa bile her şey dengesini bulmuş değil.

DOĞANIN DENGESİ BOZULMAYA GÖRSÜN

Her şeyde olduğu gibi doğada da denge en yüksek verim için çok önemli. Bir kez şaştı mı, işler tam anlamı ile yoluna girene kadar istediğiniz verimi alamıyorsunuz. Önümüzdeki haftalarda size benzer bir durumun tarımda da yaşandığını anlatacağım. Birçok üründe rekolteler artmaya başlasa da, hem de ciddi oranlarda, geçmiş yılların ortalamasını muhtemelen bu yıl da yakalayamayacak. Aynen coğrafi koşullar gibi iklimsel dalgalanmalar da negatif etki oluşturuyor.

Üçüncüsü; yanlış ve zamansız avlanmalar.

Velhasıl bir yeri bozuyoruz -küresel ısınma, mevsimlerin şaşması-, bozduğumuz yeri düzeltemesek de, bu bozulmadan etkilenecek alanlara destek verelim. Ki doğa en az zararla kurtulsun, dolayısıyla biz de kurtulalım. Sofralarımızda balığı en uygun fiyatla yemek, hatta sadece balık bile yemek istiyorsak alınabilecek tedbirlerin hızla alınıp uygulanması gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları