Haftasonu Türkiye’ye yeni bir yağışlı hava sistemi geliyor. Yarın yağış pek etkili değil. Pazar günü yağışın yurdun büyük kısmına yayılması bekleniyor.
Geçen hafta perşembe günü (25 Kasım) CNN Türk’te beni görmeliydiniz. İnsanlara bu kadar izahatta bulunduğum bir gün daha hatırlamıyorum. İnanın insanlar sanki hava durumu ile değil de, benim sinir olmamla ilgileniyorlardı. Hele öğle saatlerini geçtiğinde her çalan telefonun arkasında, sanki insanların tamamının, bu anı bekliyormuş ve anlaşmışlar gibi, alaycı bir ifadeyle ‘Bünyamin abiiii, nooooldu?’ demeleri beni çıldırttı. Ben de her telefon açana, ‘Hava durumunu izle’ diyordum. Gerçekten o gün inanılmaz bir şekilde insanlar kendilerini bir afete kilitlemişti ki biz yayınlarımızda ‘Aracınızla dışarı çıkmayın, çıkıyorsanız da sıkıntı yaşamayı göze alın, ama bu söylediklerimizden çok kötü bir hava geliyor anlamını çıkartmayın, alelade bir yağışta bile İstanbul’da trafikte 4-5 saat vakit geçirebileceğinizden söylüyorum’ dememe rağmen. Sedece biz değil, hemen hemen tüm yayın kuruluşları karın çok şiddetli olacağını söylemiyordu. Yani yayında söylediklerimiz, trafiğin kötü olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtir ifadelerdi.
25 Kasım’ı ele alalım. Hava raporlarımızı izleyenler anımsayacaklardır, bültenlerimizin hemen hemen hepsinde beklenen kar yağışlı hava sisteminin, iki gün önce (pazartesi günü) görülen yağıştan yalnızca biraz fazla olacağı ve sabahın ilk saatlerinde başlayacağı belirtiliyordu. Şimdi bakalım tahminlerdeki sapma ne kadar? Perşembe günü kar, miktar olarak pazartesi günkünden biraz fazla olması öngörülürken biraz az oldu, sabahın ilk saatlerinde beklenirken öğleden sonrasını buldu. Kısacası miktar olarak beklenenden biraz az oldu, zaman olarak yarım güne yakın geç kaldı. ‘Durum böyle iken, etkili bir kar yağışı geliyor intibaı nasıl oluştu?’ Nedenlerden biri, bir grup insan ortalığı anlayamadığım bir nedenle velveleye vermeye çalıştı. Sıradan bir kar yağışı beklenirken, hatta o bile yağmazken ortalıkta ‘işyerlerinizi terk edin, etkili bir kar geliyor, geçen seneki gibi olabilir, erkenden evlerinize dönün’ mail’leri dolaşmaya başladı. Ben bir yandan İstanbul radarı ile yağışın durumunu izleyip, öte yandan meteoroloji haritalarını analiz edip kar yağışının neden miktar olarak beklenenin altında olduğunu ve zamansal sapma gösterdiğini bulmaya çalışırken, gelen telefonlar tam tersine ‘işlerimizden erken çıkalım mı?’ soruları ile doluydu. Öte yandan AKOM’dan yapılan yayınlar vardı. Bu tür yağışlarda normal olarak alınması gereken önlemler, medyanın da üzerine fazlaca düşmesi ile her bültende AKOM’dan canlı yayınlar ile duyuruldu. İnsanlar hava durumlarında anlatılanları unutup, canlı yayın sayılarının fazlalığına bakarak şiddetli kar geliyor hissine kapıldı, zira birçok kişi, ‘Görmüyor musun yayınları? şiddetli kar geliyormuş’ türevi yorumlar yapıyordu.
Olaya bir başka açıdan bakacak olursak, Türkiye’deki hemen hemen tüm kaynaklar her zamankinden farklı olarak bu kar yağışında yaklaşık aynı fikirdeydi. Yani bir kişi ya da kurumun kar tespiti, sapma göstermeden gerçeğe en yakını ortaya koyabilse, ‘demek tahmin edilebilir bir hava varmış’ diyebiliriz. Ama herkes aynı fikirdeyse söylenecek tek şey var: ‘Hava beklenmedik bir değişim yaptı ve kullandığımız modeller bu hareketi yakalayamadı’.
Aslında bu tür tepkiler bir yerde memnuniyet vericiydi, çünkü tepkiler tahminlerimize olan güvenin 4-5 yıl öncesine göre hayli arttığını da gösteriyor. Bunların hepsinin ötesinde bizim yayınlarda söylediklerimizin çok dışında bir yağış da olabilirdi. Bugüne kadar insanları ayağa kaldırdığımız her yağışta, ciddi sıkıntılar yaşandı. Sapma olabilir diye gördüğümüzü söylememezlik yapamayız. Bir de adı üzerinde ‘tahmin’, Tanrı kelamı değil ki...