Geleneksel Anadolu tıbbı

 TIP tarihinde anatomi ve fizyolojinin gelişmemiş olduğu dönemlerde hastalıkların oluş mekanizmalarını ve tedavi yöntemlerini açıklamak amacıyla Egeli Hipokrates’in geliştirdiği fonksiyonel tıp görüşü olan humoral patoloji milattan önce 5. Yüzyıl’da ortaya çıktı. Ege’deki antik Anadolu medeniyetlerinden başlayıp Roma-Bizans imparatorlukları, İslam medeniyeti, Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarında 18. Yüzyıl Rönesans dönemine kadar binlerce yıl tıp alanında egemen olan bu yöntemi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Hekimi Dr. Doğu Yıldırım anlattı.

Haberin Devamı

 

GELENEKSEL TIP OKULLARI
Humoral patoloji, dünya üzerinde element teoremini kullanan ve Anadolu, Çin ve Hint olmak üzere üç geleneksel tıp okulundan biri. Bunların içinden modern tıbbı çıkaran Anadolu tıbbı, hekimlerin yenilikçi bakışı, tarafsız gözlem gücü, akılcı yorumlama yeteneği ve tıbbı sihirle büyüden arındırma gibi özellikleriyle günümüz yaklaşımına en yakın ekol. Anadolu tıbbının bireyi ruhu, fizyolojisi ve toplumsal ilişkileri ile bir bütün olarak ele aldığına dikkat çeken Yıldırım, “Hastalıkların insan organizması içinde mevcut olan ‘humor’ sıvı dengesinin kısmi ya da tamamı olarak bozulmasından kaynaklandığını savunan bu yaklaşımda organizmanın bütünlüğü; diyet, yaşam biçimi, çevresel etmenler gözetilerek fiziksel ve mental olarak dengelenir” dedi. Bu teorinin bugünkü modern tıbbı açıklamanın coğrafi bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Geleneksel Anadolu tıbbı astronomi’nin incelediği Kozmos ile insan bedeni arasında paralellik aramıştır. Dengeyi kozmoloji ile temellendirmiştir. Hipokratik humoral patoloji teorisi olarak bilinen bu anlayışa göre canlılık bedenin katı kısımlarını oluşturan toprak, sıvı kısımlarını oluşturan su, solumayı sağlayan hava ve canlılığın özü olan ruhu oluşturan ateşten meydana gelir. Evrenin bir parçası olan insanda ateş, hava, su ve toprak elementlerinden meydana gelmiş kompozisyonları değişik 4 temel sıvı kan, balgam, safra ve souda bulunur. Bunlarda dört element ikili özelliğe sahiptir. Safra, sıcak ve kuru olan ateşe, kan sıcak ve ve ıslak olan havaya, balgam soğuk ve ıslak olan suya, souda soğuk ve kuru olan toprağa karşılıktır” bilgilerini verdi.

Haberin Devamı

BEDEN DENGEYİ TESİS EDER
Sağlığın kişinin mizacına göre dört humorun vücuttaki dengesine bağlı olduğunu ve bu nedenle her bireyin, her organın sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve ıslaklık özelliğinin farklı olduğunu dile getiren Yıldırım, “İnsan bedeni kendi dengesini koruma ve yeniden tesis etme yeteneğine sahiptir. Bu içsel şifa gücüne ‘Vis medicatrix nature’ denir. Beslenme, yaşam tarzı, alışkanlıklar, mevsimler ve coğrafyadan etkilenir. Yaz mevsimi sıcak ve kurudur, safrayı artırır. Sonbahar mevsimi soğuk ve kurudur, soudayı artırır. Kış mevsimi soğuk ve ıslaktır, balgamı artırır. İlkbahar mevsimi sıcak ve ıslaktır, kanı artırır. Doğal yapıları gereği çok sıcak mizaçlı gıdalar safravi mizaca, az sıcak olanlar kan-demevi mizaca, soğuk olan gıdalar balgami ve çok soğuk olanlarda soudavi mizaca eğilim artışı getirir” diye konuştu.

Haberin Devamı

TEDAVİ SÜREÇLERİ
Humoral patoloji yaklaşımı ile hastalıklarda vücutta çeşitli sebeplerle bozulan sıvı dengesinin sağlandığına işaret eden Yıldırım, tedavi süreçlerini ise şu sözlerle anlattı: “Hastalığın teşhisi vücutta hangi sıvıların neden dengesizleştiğini tespit etmekle ve tedavisi de dengenin yeniden nasıl sağlanacağını araştırmaktan geçer. Hastalıklar en baskın belirtiye göre tanımlanır. Hastalığın mizacı iklim, mevsim, coğrafya, gıdalar, beslenme alışkanlıkları ile bağlantılı olduğundan tedbir ve ilaç hazırlamada bütün unsurlar bireye özel olarak dikkate alınır. Baskın hastalık belirtilerinin zıddı özellikleri taşıyan basit, kompoze ilaçlar ve diyetle tedavi edilir.”

Yazarın Tüm Yazıları