50 yaşından sonra köşenize çekilmeyin

İZMİRLİ genetikçiler bir araya geldi.

Haberin Devamı

Ege Bölgesi üniversitelerinin geleneksel toplantılarının beşincisi gerçekleşti. Bu yıl 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk kliniği tarafından düzenlenen toplantının ana teması “Yaşlanma ve Genetik”ti. Toplantıya konuk olarak katılan Danimarka Üniversitesi yaşlanma çalışmaları sorumlusu Doç. Dr.             Nedime Serakıncı’nın yaptığı konuşma büyük ilgi çekti.
Doç. Dr. Serakıncı, “Düşünceme göre insanlar 50-55 yaşı geçince ‘yaşlandık’ diyor, kendini dinlemeye çekiyor. Ancak ‘işleyen demir ışıldar’ hesabı biz kendimizi ne kadar kenara çekiyorsak sonuçta metabolizmamızı istemsiz olarak yavaşlatıyoruz o da bizim daha çabuk yaşlanmamıza neden olur” dedi.
Doğallığı bırakmayın
Bu tip davranışla vücudun yapacağı tamirin de yavaşladığını, aktif yaşamdan uzaklaşmadan doğal ve pozitif yaşamın koşul olduğunu belirten Doç. Dr. Nedime Serakıncı şunları söyledi:
“Masadan kalkıp, bir üst kata çıkarken asansöre biniyoruz. Merdivenle çıkın, vücut çalışsın mantığı gerekiyor. Sağlıkla yaşlanma şansımızı yükseltmeliyiz. Şu anda dünyada yaşlı sayabileceğimiz 67 yaşı geçirmemiz gerekiyor. 67-75 aralığını orta yaş kabul ediyoruz. Üstüne yaşlı diyoruz. Sonuçta yaşlanma kaçınılmaz, bu doğal yapımız, evrime bağlı bir olay. Bunun ne kadar sağlıklı yaşıyacağız 80 yaşında da doğallıktan uzaklaşmamalıyız.”

Haberin Devamı

Yaşlılıktaki sorun sarı nokta hastalığı

SARI nokta hastalığı (bilimsel deyişiyle yaşa bağlı makula dejeneresansı) tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 55-60 yaş üzeri kişilerde en sık görme kaybı yaratan hastalıkların başında gelir. Sarı nokta hastalığı olan kişiler, okuma, araba kullanma, kişilerin yüzlerini seçme, televizyon seyretme gibi günlük işleri yapmakta sorun yaşarlar. Bu durum, kaçınılmaz olarak depresyon gibi psikolojik hastalıkları da beraberinde getirir.
“Sarı nokta, ağ tabakanın merkezidir ve görme işlevinde gözün en önemli kısmıdır” diyen Ege Üniversitesi ve Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Retina Uzmanı Doç. Dr. Tansu Erakgün, “İleri yaşlarda bazı kişilerde, bilinmeyen sebeple görme tabakaları arasında bir takım artık maddeler birikir ve zamanla sarı nokta hastalığını başlatır. İlerleyen hastalık döneminde görme tabakaları bu sebepten dolayı zayıflar ve görme merkezinde yeni damar oluşumları ve kanamalar ortaya çıkar. Hastalığın erken belirtileri  düz çizgilerde yamulma hissi ve görme miktarında azalmadır. Aylar, hatta haftalar içinde ciddi bir görme kaybı yaşanır. Hasta, kısa bir süre içinde baktığı kişinin yüzünü tanıyamaz, gazete okuyamaz duruma gelebilir. Sarı nokta hastalığı her iki gözü de etkileyen bir hastalıktır. Ancak genellikle bir gözdeki durumu, diğerinden daha ağır seyreder” dedi.
Nelere dikkat edilmeli
Ailede hastalığın bulunması, sigara kullanımı, hipertansiyon, yüksek lipid - kolesterol ve şişmanlık (obezite) gibi sarı noktada bilinen bazı risk faktörleri bulunduğunu belirten Doç. Dr. Tansu Erakgün, şu önerilerde bulundu:
“Risk altındaki kişiler düzenli gözdibi muayenesi olmalı. Bir takım önlemlerle sarı noktada mevcut hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak mümkün. Sigarayı bırakmak, yeşil lifli meyve ve sebzeden zengin, haftada en az 1-2 kez balık, kızartmalardan uzak durmak, zeytinyağı kullanımını artırmak, kolesterol ve kol tansiyonu değerlerini normal seviyeye getirmek, kilo kontrolünü sağlamak, egzersiz alışkanlığı kazanmak, eğer hastalık başlamışsa, doktor önerisiyle olmak kaydıyla C ve E vitaminlerini ve çinko, bakır, lütein gibi mineralleri içeren ilaç kombinasyonlarını düzenli kullanmak.”

Sünnetin doğru zamanı

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR sünnete çok iyi hazırlanmalı. Korkuları dikkate alınarak işbirliği içerisinde yapılacak işlem ve sonrası karşılaşacağı durumlar hakkında anlayabileceği şekilde bilgilendirilmelidir. Çocuk sünnet öncesi mutlaka muayene edilerek penis ile ilgili başka bir hastalık veya anormallik olup olmadığı değerlendirilmnelidir. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Günşar, sünnetin doğru zamanı hakkında şu bilgileri verdi:
“Sünnetle ilgili en çok merak edilen konunun hangi yaşta yapılması uygun olduğudur. Kesin önerilecek bir yaş yoktur. Dini nedenle yapılan sünnette ailenin isteği yaş konusunda belirleyici olmaktadır. Sünnet yenidoğan dönemi, bebeklik dönemi ve ilkokul çağlarında yapılabilir. Bebeklikte yapılan sünnette ağrı duymadığı ve anestezik uygulamaya olmadığı görüşü doğru değildir. Bebeklikte yapılan sünnetin yararları yanında ileri yaşlara kıyasla daha fazla yan etki oluşturabileceği de akılda tutulmalıdır. Ebeveynler çocuğun ileride sıkıntı çekmemesi, sünnet edilme korkusunun arkadaşları tarafından kullanılarak onu olumsuz etkilemesi gibi nedenler ile bu dönemde sünnet yaptırmayı isteyebilirler. Sünnet yapılmasını önermediğimiz yaş dönemi ise 3-6 arasıdır. Fallik dönem denen bu psikolojik gelişim evresinde, çocuğa yapılacak olan herhangi bir genital bölge cerrahisi kalıcı psikolojik hasara yol açabilir ve genital bölgeye bir saldırı duygusu uyandırabilir. Sünnet için uygun kabul edilebilecek yaş 6 ve sonrasıdır. Bu yaşta cocuğa herşey rahatlıkla anlatılabinir.”

Yazarın Tüm Yazıları