Paylaş
Günümüz yaşam koşullarında ise ne yazık ki stresten kaçmak ve hayatımızı stressiz sürdürmek pek mümkün değil. Bu nedenle hem ruh sağlığımızı yerle bir eden hem de vücudumuzdaki tüm sistemin bozulmasına neden olarak ölümcül hastalıkları hayatımıza davet eden stresi akıllıca yönetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Peki, beden ve ruh sağlığımızı daha fazla yıpratmadan stresten nasıl kurtulabiliriz? Kronik strese karşı hangi tekniklerle savaşabiliriz? Gelin, sağlığımızın en büyük düşmanıyla nasıl savaşacağımıza birlikte göz gezdirelim... Bizleri içten içe tüketen stresin sürekli ve kronik bir hale geldiği zaman tehlike alarmlarının çalmaya başladığını bilmemiz gerekiyor. Çünkü kısa süreli stresler, insanın gelişmesi anlamında fayda sağlayabilir ancak asıl düşman, uzun süreli ve kronikleşmiş streslerdir. Çünkü bu stres türü, psikolojinizi yerle bir etmekle kalmıyor, tüm vücut sisteminizi bozuyor. Kontrol altına alınamayan stres ile birlikte ise hayatımıza yavaş yavaş hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları, kanser, obezite, uyku bozuklukları, depresyon, bellek sorunları, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve mide hastalıkları gibi daha birçok sağlık sorunu giriyor.
VÜCUDUMUZ STRESE NASIL TEPKİ VERİYOR?
Stresin sağlığımıza ne kadar olumsuz etkiler bıraktığını biliyoruz. Ancak stresle savaşmak ve onu yönetebilmek içinde vücudumuzun verdiği tepkileri de bilmemiz oldukça önemli. Biyolojik stresin bilimsel açıklamasını ilk yapan kişi olan Hans Selye’ye göre; strese maruz kalındığında verilen fizyolojik tepkiler, her zaman aynı şekilde ortaya çıkıyor. Selye, bu genel tepkileri 3 aşamalı bir model ile açıklıyor. İlk aşama, alarm evresi olarak tanımlanıyor. Bu dönemde organizma, stresi fark ediyor ve şoka giriyor. Kan basıncı yükseliyor, solunum hızı artıyor ve kaslar geriliyor. Şaşkınlık, bitkinlik ve korku hali ortaya çıkıyor.
EN KRİTİK AŞAMA: KURTUL YA DA TÜKEN
Stres kaynağı devam ederse de ikinci aşama olan direniş dönemine giriliyor. Bu aşamada savaş ya da kaç yanıtı yeterli olmuyor. Birey, aktif olarak stresle mücadelesine devam ediyor. Stres kaynağını yenmek için yoğun enerji harcayan birey zamanla yorgun düşüyor. Kaygı, gerginlik ve alınganlıkta bu evrede daha çok gözleniyor. Aslında bu aşama oldukça önemli. Çünkü bu dönem atlatılırsa vücut normal haline geri dönebiliyor ve fiziksel semptomlar ortadan kalkıyor. Ancak başarısız olursa kortizol salgılanmasının etkileri, kendini göstermeye başlıyor. Bu durum da immün, sindirim, üreme sistemi ve doku onarımının baskılanmasına neden oluyor. Böylece beden güçten düşerek, tükenme sürecine giriyor.
EN TEHDİTKÂR DÖNEM: TÜKENİŞ
Eğer strese neden olan olay, beklenenden çok daha uzun sürerse; bu durum, bedende ve ruhta tükenme işaretlerinin baş göstermesine neden oluyor. Bu da bedenin enerjisinin tükendiği ve yıkım sürecinin başladığı anlamına geliyor. Vücut direncinin olmamasıyla birlikte beden hem psikolojik hem de fizyolojik hastalıklara açık hale geliyor. Bu süreçte yorgunluk, uykusuzluk, huzursuzluk, saldırgan ruh hali, içine kapanıklık, endişe, kaygı bozukluğu ve ölüm korkusu gibi belirtiler de ortaya çıkıyor.
PEKİ, STRESLE NASIL SAVAŞACAĞIZ?
*Vagus sinirini aktive edin
Son yıllarda stresten korunmak ve mutlu bir yaşam sürebilmek için vagus sinirinin uyarılması önerilmektedir. Vagus sinirinin görevi beyin ve bağırsak ekseni arasındaki iletişimi sağlayarak, organlarda oluşan sorunları beyne iletmektir. Zihinsel rahatlığa ulaşmamıza yardımcı olan vagus siniri, stresle mücadele de önemli bir silahtır. Nefes egzersizleri yapmak, soğuk duşlar almak veya yüzünüzü soğuk suyla yıkamak, ılık bir tuzlu suyla 30 saniye gargara yapmak, sabah dişinizi fırçalarken fırçayı birkaç kez gırtlağınıza doğru itip öğürme refleksini uyarmak, masaj yaptırmak, bol bol kahkaha atmak, burundan derin nefes alıp vermek, yoga ve Tai Chi yapmak vagus sinirini uyarmanıza yardımcı oluyor.
*Nefes çalışmaları yapın
Nefes çalışmaları yapmak da stresle mücadelenizle size oldukça yardımcı olacaktır. Stres birikimini önlemek ve stresi yönetmek adına en değerli nefes tekniklerinden birisi, 365 nefes tekniğidir. Günde en az 3 kez, dakikada 6 nefes, 5 dakika boyunca bu çalışmayı yapabilirsiniz. 5 saniye süresince nefes alıp, yine 5 saniye süresince nefes vermek size iyi gelecektir. Bunu da yılın 365 günü tekrarlayın.
*Stresle savaşan besinler tüketin
Stresle başa çıkmanın birkaç yolundan biri de stresle mücadele etmemizi destekleyen besin ögelerini tüketmektir.
Yeşil biber, portakal, kivi, brokoli: Stresli vücut serbest radikal oluşumuna daha yatkındır. C vitamini, serbest radikalleri kontrol altında tutmaya yardımcı olur ve vücudu onarır. C vitamini ayrıca kan basıncını ve stres hormonu olan kortizol düzeyini düşürür. Portakal suyu, dopamin üretimine yardımcı olur ve strese etkili folik asidi içerir.
Ispanak: Tüm yeşillikler, folik asit ve magnezyum açısından zengindir. Ispanak, C vitamini açısından da oldukça zengindir ve stres hormonu olan kortizolun düşmesine yardımcı olur.
Çikolata: Bitter çikolata tüketmenin kimyasal ve duygusal etkisi vardır. Çikolata, serbest radikallerle savaşır, mental ve ruh halini olumlu etkiler. Çikolata ayrıca anksiyeteyi azalttığı bilinen bir amino asit olan GABA içerir.
Kahve: Kafein uyanıklığı artırır, düşünce oluşumunu kolaylaştırır ve yorgunluğu azaltır. Bu alkaloid ayrıca ruh halini iyileştirir. Ayrıca hem kardiyovasküler fonksiyonu hem de solunum fonksiyonlarını geliştirir.
Yaban mersini: Yaban mersini, antioksidanlar ve C vitamini açısından zengindir. Bu ikili, stres oranın düşmesine destek olur.
Balık: Uskumru, somon, ton balığı ve sardalye gibi balıklar, serotonin seviyelerini arttıran, omega 3 yağ asitlerini içerir. Ayrıca B6 ve B12 gibi stresle mücadele eden vitaminleri de içermektedir. Bu vitaminler, hafızayı ve ruh halini geliştirir.
Paylaş