Mutlu olmanın 7 sihirli yolu

BAKIYORUM da konsantrasyon ibren dibe vurmuş şu sıralar; kayalara oturmuş.

Haberin Devamı

Dikkatin hangi çiçeğe konacağını seçemeyen çapkın arılar gibi dağınık. Hayatı, 720 kanallı bir televizyon gibi zaplıyorsun. Sıkılıyorsun, taş çatlasın 3 saniyede herkesten, her şeyden, gündemden. Aynı filmi tekrar tekrar izlemekten bıkmışsın. Şöyle buzlu küvetlere atsalar da cayır cayır ateşini söndürseler. Şok geçirip, vahşi atlar misali dolanan dikkatini birazcık dizginlesen. Haklısın tabi sen de. Her şeyi tüketesin diye öyle güzel allayıp pullayıp koyuyorlar ki önüne. Tam onu alacakken öteki şimal yıldızı gibi parlıyor gözünde. Tam şu kitabı okuyacakken sosyal medya önünde şak diye kollarını açıp, “Bana kooooş!” diye kan kan dansı yapıyor. Günlerini, gecelerini vampir gibi emiyor.
Hangi canlı yayını izleyeceksin? Kiminkini? Seçimle ilgili olanını mı? Yoksa eltinin kız kardeşinin görümcesinin İnstagram’dan yaptığını mı? Tamam renklendi ama bir o kadar da kirlenmedi mi dünya? Ey tatlı ve telli turna.
Halbuki “Ah kalbim ben senden çok çektim vallahi” deyip hızlıca önümüze bakabilsek. Şu güzel bahar günlerinde kendimizi dağlara, ovalara, deniz kenarlarına, hadi hiç olmadı parklara vurabilsek.
Bak az önce etrafımdaki milyonlarca uyarandan biri haber olup, düştü gözümün önüne: “Her yıl 7 milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor” şeklinde... Halbuki doğa kurtarmayacak mıydı hepimizi? Peki biz niye hala bir kaşık suda boğmaya çalışıyoruz bize nefes veren bizzat doğanın ta kendisini?

Haberin Devamı

Mutlu olmanın 7 sihirli yolu

MUTLULUK REÇETESİ
Bak, kalbinden bile daha temiz bu sayfalarda işte ben de dolandırdım seni. Sanki varmış gibi mutluluğun reçetesi... Dur, dedim öyle bir başlık atayım da seni ağıma düşüreyim. Şu fani yazıyı okutmak için dikkatini 2 dakika hapsedeyim. Hala okumaya devam ediyorsan beni, ağıma düştün belli ki. Ancak öte yandan kıyamam da sana. Benim mutluluk reçetem belli ve vallahi de billahi de doğa. Bastım mı çıplak ayakla toprağa, yürüyüş yaparsam deniz kenarında, hokus ve de pokus çiçekler açılır ruhumda.
Yine de neyi seçeceğini bilemediğin bu “milyon”larca seçenekli dünyada bu hafta için birkaç tavsiyem var sana. Al ben de karıştırayım zaten karışık kafanı:
* Bizim FYİK, (Foça Yelken ve İhtisas Kulübü) bu hafta sonu velileri de peşine takıp Orak Adası’nın çöplerini topladı. Ortamı bal, dök yala yaptı. Sen de sevdiğin bir yerin çöplerini toplamak üzere organize et mesela etrafını.
* Yine Foça’da uçurtma festivali yapıldı. Gökyüzü rengarenk uçurtmalarla doldu. Bu vesileyle elime İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir kitapçığı geçti. Kitapçıkta sadece İzmir civarındaki festivallerin listesi vardı. Enginardan çiçeğe, ottan böceğe, her biri doğayla ilgili ve o kadar çok ki... Sen de katılsana bu festivallere.
* Wild Wild Country (Vahşi Kırlar) belgesel serisini mutlaka izle. Bayılacaksın. Hintli bir gurunun (Osho olarak tanıyoruz Türkiye’de) Oregon’da ütopik bir şehir kurmasıyla başlıyor her şey. Ve film olsa “Yok artık” diyeceğin nerelere varıyor. İnsanoğlunu anlamak için mutlaka izlenmesi gereken bir belgesel.
* Batuhan Kıran “Cadde Çocuğu” diye bir kitap yazdı. 80’leri aşk, arkadaşlık, fırlama zengin çocukları, çeteler, araba yarışları ve ruh çağırma seansları eşliğinde anlattı. Ancak sıra geldi okumaya. Elimden bırakamıyorum vallaha.
Bu bol seçenekli dünyada, senin de tavsiyelerin varsa derhal ışınla bana.
Kırlara çıkmayı da unutma.

Yazarın Tüm Yazıları