Paylaş
HALKA yönelik dini kitaplar genellikle mesnevi tarzında yazılmış, konular sürükleyici hikâyelerle etkili kılınmaya çalışılmış, inanılırlığını sağlamak için de mutlaka bir hadise bağlanmaya özen gösterilmiş. Hz. Peygamber sohbetlerinde Arap atasözleri ve darbımesellerden, bazen de eski kutsal kitaplardan nakiller yaparmış. Bazen onlara yeni yorumlar getirir, bazen anlatmak istediği şeyi vurgulamak için, bazen de sırf örnek veya şaka olsun diye onları tekrarlarmış. Bu gibi sözleri, hatırladıkları kadarıyla ve üzerine kendi ilavelerini yaparak nakletmiş olanların sözleri de hadis kitaplarına girebilmiş. Hadis söz demek ya, sözler sözlere eklenmiş.
Hadis Türkçede Peygamber sözü
Hadis Arapça bir kelime ve söz demek, Türkçe hadis ise sadece Hz. Peygamber’in sözleri anlamında kullanılmış. Bu yüzden hadis kitaplarındaki her söz, genellikle nakledenin Hz. Peygamber’den dinlemiş olduğu tahkik edilmeden, hadis olarak alınmış ve kullanılmış, bu usul günümüzde de devam etmektedir. Hz. Peygamber’in İslam’ı öğretmek için söylediği, Kuran’ı açıklayıcı sözler olan gerçek hadislerin yanı sıra, bu karışık ifadeler insanların zihinlerinde yer etmiş ve davranışlarını yanlış yönde yönlendirebilmiş. Herkes hadis tahkikçisi olamaz, fakat Hz. Peygamber’e yalan isnatta bulunmanın sorumluluğu ağır. Bir yanlış söz veya yorum asırlarca kalıcı olabilmekte ve insanları mutsuz edebilmektedir. Diğer insanların sözlerinin Peygamber sözü hadislerle birlikte en güvenilir hadis kitaplarına girdiğini, en yetkili kuruluşlarımızın bile onları -maalesef- tahkiksiz, tenkitsiz basmaya devam ettiklerini görmemiz gerek.
Damdan atmış kendini
Sözlerin hadis haline gelmesine bir örnek vermek istiyorum. Örneğimin kaynağı, manzum dini öğütler kitaplarımızdan “Ahmediye”. Ahmediye, hem İslam tarihi hem ahlaki bilgi hem genel kültür veren kitaplardan olup Osmanlı döneminde kıraat meclislerinde okunurmuş. Bunlar dinleme kültürü ve geleneğine sahip olan halka yüksek sesle okunmak için yazılırmış. Ramazanlarda özellikle teravihten önce ve sonra belli mekânlarda bu kitaplar okunurmuş. Benim alıntım şöyle: “Vakti zamanında Şam şehrinde mert ve kâmil bir adam vardı. Bu adam kadın sözüne uymaz, aksini yapardı. Sürekli derdi ki, sözlerin en isabetlisini buyuran Allah Elçisi ‘Kadın ne derse siz aksini yapın’ demiştir. Bu adamın karısı bir gün erkeğini sınamak istemiş. Kocası damın üstünde bazı işler yaparken, şaka ile demiş ki, sakın kendini damdan aşağı atma! Adam karısının bu sözü üzerine düşünmüş, görünürde bu hareket kendi aleyhine ama ben inancımı bozmayayım demiş ve kendini damdan aşağı atmış. Ayağı kırılmış, acılar çekerken yine düşünüyormuş, ben sünnete uygun iş yaptım, elbette bunda bir hayır vardır, bakalım nasıl tecelli edecek!”
Cenge gitmekten kurtulmuş
“O zaman Şam’da Yezid hükümdarmış. Bu zalim kişi Hz. Peygamber’in torunu Hz. Hüseyin üzerine cenge göndermek için asker topluyormuş. Yezid’in adamları ayağı yaralı adamın evine de gelmişler. Adam, halimi görmüyor musunuz demiş, kımıldayamıyorum, nerde kaldı cenge gidebileyim! Cenabı Hakk’ın bu mert ve has kulu, ayağı yaralı olduğundan, Hz. Resul’ün ailesine kastedenlere katılmaktan da, bu yolla cehenneme gitmekten de kurtulmuş.” Hikâye burada bitiyor, Hz. Peygamber’e yalan isnat eden nasihat başlıyor. “Ey kardeşler, bu sözlerden ibret alın, avrada teslim olan divanelerden olmayın. Vak’a bazı eve ait işlerde kadın sözü dinlenebilir, bunun faydası inkâr edilemez. Mesela kadın sana, israf etmeyelim, derse, buna uymalısın. Bunu da kadın sözü diye reddetmeye kalkmayasın. Zira bu sözün her iki âlemde faydası vardır.” Buradaki tutarsız nasihate bakın ki, adam kadın sözü dinlememek için hayatını tehlikeye atacak ama sakın ha israf etme, derse buna uyacak. Ne diyelim, Allah’ın kulları, eksik akıl kadında da olur erkekte de! En iyisi Kuran ayetlerini ölçü almak, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” hükmüne uymak. Sözün kadından veya erkekten değil, bilenden veya bilmeyenden gelişine göre karar vermek!
Paylaş