LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ELİ kulağındadır, yandaki komşulara girdi, soyulma sırası bize geldi sayılır.
Bu günlerde hırsız evimizi soyacak.
Oturup konuklara "Sıramız geldi..." diye haber veriyoruz:
"Devre mülk mü?..."
"Hayır, hırsızın evimizi soyma sırası..."
Böyle devlet olunca, hırsızın evimize girmesi ve bizi soyması kaçınılmazdır.
Sonra hırsızın evimize girdiğinde nelerimizi çalacağının listesini hazırladık, açıklıyoruz misafirlerimize:
"Bir cep telefonu, arabanın anahtarları, iki küpe, yüz lira kadar ye te le, otuz dolar, buharlı ütü..."
Muhterem karım "Buharlı ütüyü çalmasa, yerine saç kurutma makinesini koysak olmaz mı?" diyor.
*
Mutlulukla İstanbul polisinin "Güven Timleri" kurduğunu okuyorum.
Ayakkabı boyacısı, çiçekçi, simitçi, piyangocu kılığında polisler medyaya gösterildi, bunlar hırsızları, gaspçıları, kapkaççıları yakalayacaklar.
İnsan tanınmamak-gizlenmek için kılık değiştirmez mi?..
Bunlar tanınsınlar diye medyayı çağırıp poz veriyorlar.
Siz hiç "Ben bu kılığa gireceğim" diyen "kılık değiştiren gizli polis" duydunuz mu?
Bu akılla hırsızlık, gasp, kapkaç önlenebilir mi?
*
Biz hırsızı bekliyoruz.
"Hırsızın götürecekleri" listemiz hazır.
Bizim muhterem "O sevmediğin paltoyu durup durup listeye sokma... Kaç kez geldi, götürmedi..." diyor.
Bugün-yarın gelir.
O sabah kalktığımızda benim "Aaaaa... Evimize hırsız girmiş..." şeklinde başlayıp, sonra neler söyleyeceğim de belli.
Nikáh şahitliklerinde yaptığım özlü konuşmalar gibi, kimi ilaveler ve çıkartmalardan sonra, son şekliyle...
Polisin-jandarmanın gelip ne diyeceği de...
Hırsızın asla yakalanmayacağını da belli.
Zamanı geldi.
Bu günlerde evimize hırsız girecek.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları