GÖRÜYORSUNUZ; konu dolar olunca Sakal-ı Şerif’i kaptıkları gibi para babası Arap prensin ayağına götürebiliyorlar.
Bizim Urfa’da da bir tel Sakal-ı Şerif var.
Çocukken teyzem elimden tutup beni götürmüştü, kuyruğa girmiştik görmek için. İçeri girenler ağlayarak çıkıyorlardı. Teyzem daha girmeden ağlamaya başlamıştı.
Gazete haberlerine göre Türkiye’de 247 tel Sakal-ı Şerif bulunuyor, çeşitli illerde, sayımını yaptı arkadaşlar.
Bir tel Türkiye’yi karıştırdı.
Muhalefet kutsal emaneti havaalanına Kültür Bakanı’nın değil, Arap prense göstermek üzere Başbakan’ın getirttiğini öne sürüyor.
*
Bu nasıl oldu tahmin edebiliyorum.
Başbakan, 5 milyar dolar getirecek Prens’in sakalına bakarken, kendi sakalsızlığına üzülüp ‘Bizde de Sakal-ı Şerif vardır’ demiştir.
Prens iki elini havaya açarak ‘It is haber ul muazzam...’ (muazzem haber) diye haykırmıştır.
Başbakan 5 milyar dolar getireceği söylenen Arap Prens’in aşırı heyecanlandığını görünce Kültür Bakanı Koç’a ‘Koş Atilla Bey, 5 milyar dolar sığacak bir bavul... Pardon, Sakal-ı Şerif’in kavanozunu getir...’ demiştir.
Prens’in Yavuz Sultan Selim’i sevdiğini yazmıştı gazeteler.
İyi ki ‘Yavuz Sultan Selim’i getirin’ demedi.
5 milyar dolar bu...
*
Elbette tam böyle olup olmadığını bilmiyorum.
Ama saygısızlığı görüyorsunuz.
Sakal-ı Şerif, bir büyük inancın sembollerinden birisi. İnsanlar onu görmek için ağlayarak kuyruğa girerler kutsal günlerde.
Onu bir Arap prensinin ayağına getirmek her şeyden önce dinin siyasete-ticarete nasıl alet edildiğini anlatıyor bize.
Prens Şeyh El Maktum’a İstanbul’un nefes alınacak arsalarını ihalesiz-mihalesiz veriyorlar...
O çirkin çirkin gökdelenler yapacak... Daireler şimdiden 2-3 milyon dolardan satılacak diyorlar... İstanbul İstanbul olmaktan çıkacak... İstanbul trafiğinin daha da içine edecekler.
Ama 5 milyar dolar gelecek.
Din-iman maskesi altında dönen dolapların en kısa anlatımıdır bu.
Bize inançların, kutsal değerlerin nasıl çıkarlara, paraya, dolara dönüştüğünü anlatır.