Paylaş
Kellik ilacı bir sevinç rüzgârı estirdi... Esintilerde saçları dalga dalga uçuşmayanlar için...
Bir hap atıyorsun, lüle lüle saçlar çıkıyor..
Sokakta rastaladığım kellere bakıyorum, bir hap hayali içinde, suratlarında mutlu bir gülücük var...
Gözleri hap hap gidiyorlar...
Tek sorun var deniliyor:
Saç çıkartan hap, cinsel gücü azaltıyor...
O zaman kellik hapı içip, gür bir kâküle kavuşanların, hüzün içinde gözlerini yere dikip öyle oturduklarını düşlüyorum...
Saç var, iktidar icraatı yok...
Oysa kellerin daha erkeksi olduğu, kel bir kafa karşılığında daha güçlü bir icraata sahip oldukları kanısı yaygındı... Şimdi büklüm büklüm kâkül geliyor, süklüm süklüm icraat gidiyor...
*
Türkiye niye uygar dünyaya kabul edilmiyor?..
Bizim başımız kel mi?..
O zaman ‘‘hap’’ diyorlar:
İnsan hakları, bağımsız yargı, düşünce özgürlüğü, demokrasi...
Bunları alınca Türkiye'nin görüntüsü değişecek...
Kel örtülecek...
İyi ama ya iktidar?..
Sorun zaten burada:
İyi bir görüntü uğruna devletin iktidar gücü gidiyor...
Diyelim ki; demokrasi irtica partilerini, insan hakları bölücüleri, düşünce özgürlüğü tümünü palazlandırıyor...
Hür yargı ise derin devlete engel...
Yani kısacası; başımız kellikten kurtulduğunda, devletin iktidarı sallanıyor...
*
Bir yeni boyut:
Kara para ve uyuşturucunun Türk ekonomisinde payı ne kadar?..
Gümrük kapılarında toplu infazlara kadar varan büyük rantın üzerine, Meclis komisyonlarındaki zabıtlara geçen 32 milyar dolarlık kara para iddiasını koyun...
Demek Türkiye kellikten kurtulduğunda, ekonomi de dandik...
*
Çıkmazdayız...
Ya devletin iktidarı hapı yutacak...
Ya da keliz...
İnsan hakları, demokrasi açısından kel...
Peki şimdiki halimize ne denir?..
Hem kel, hem fodul...
Paylaş