EĞER birbirine girmiş kooperatif evleri yapacaksanız, zehirli atığı bol bir fabrika kuracaksanız, size avanta bir arsa-arazi lazımsa. Ben size en uygun yeri söyleyeyim:
SİT alanları...
Eğer orman manzaralı kaçak otel düşünüyorsanız, fabrikanızın zehirli atığını akıtmak için yanından bir de ırmak geçsin istiyorsanız, olmadı deniz manzaralı bir tesis-mesis kurmak aklınızda varsa...
En kolay ve beleş olanı bu.
SİT olacak...
Yani devlet orayı ‘‘sıkı koruma altına almış’’ olsun ki, hiçbir zaman korunamasın.
Artık kim istiyorsa huzur içinde oranın içine edebilir.
*
‘‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları'nın hiçbir işe yaramadığını’’ anlatan yazım herkes tarafından onaylandı. Okuyucularım, uzmanlar, meslek odaları, hatta koruma kurulu üyelerinin kendileri. Yoksa; tüm usulsüz yapıların, özel üniversitelerin, fabrikaların, otellerin, kooperatiflerin SİT alanlarına yapılmış olması, nasıl olabildi dersiniz?..
*
Şimdi yeni bir yasa geliyor.
Çevre Bakanlığı'nın hazırladığı, önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'na inecek yasaya göre:
- Çevreyi-denizi-havayı kirletenlere kolluk kuvvetleri hemen müdahale edip, yargıya gönderecekler.
- Cezalar artırılıyor; 100 milyondan 180 milyara kadar para, 5 yıla kadar da hapis cezası verilebilecek.
*
Bu iyi bir şey.
Ama asıl doğayı ve çevreyi koruyacak olan yasalardan ve yasaklardan önce insandır.
Size en yakın çevre örgütüne üye olmalısınız.
Her mahallede, her köyde, her beldede bir çevre örgütü ve o örgüte katılmış sizler olmadan olmaz. Siz içtiğiniz suya, soluduğunuz havaya, üzerinde yaşadığınız toprağa sahip çıkmazsanız, kim çıkabilir?..
Denizler, ormanlar, ırmaklar, ovalar, toprak, hava, su, size muhtaç.