Devletin adamları...

ANLADIĞIM kadarıyla şöyle oluyor:

Devletin adamları kimi insanları "sen örgüt kuruyorsun" diye, daha düşünce (!) aşamasındayken yakalıyorlar... Ama gözlerinin önünde kurulan kaçak binaları (Albayraklar’ın Esenler’de yaptığı gibi) görmüyorlar.

Ya da:

Kimi insanları "Sen toplumu dolduruşa getiriyorsun" diye alıp içeri atıyorlar... Ama koca denizi dolduranı (MNG’nin Güllük Körfezi’nde yaptığı gibi) fark etmiyorlar.

Ya da, ya da:

Kimi düşünce insanlarını "rejimi yok etmeyi düşünmekten" alıp götürüyorlar... Ama ormanı yok edenleri (altın şirketlerinin Kazdağları’nda yaptığı gibi) bir türlü göremiyorlar.

*

Valiler, kaymakamlar, müdürler...


Kısacası devletin adamları bu cennet yurdun denizi, koyu, ormanı, dağı, taşı, toprağı çalındığında hiçbir zaman görmediler.

Ama bir de bakıyorsunuz ki birisini yakalamış götürüyorlar; vatanı satma fikrinden...

Niçin böyle oluyor?

Çünkü düşünce insanlarının oldum olası paraları-pulları yoktu, yakalanıyorlar.

Oysa holdinglerin, şirketlerin, açıkgöz işadamlarının parası çok, yakalanmıyorlar.

*

Yine gazeteler kaç gündür "yağma-talan" haberleriyle dolu.

Devletin adamları görmemişler.

Bu suçtur...

Suç...

Dünyaya karşı suç, topluma karşı suç, insanlığa karşı suç, gelecek nesillere karşı suç, çocuklara karşı suç...

Bölgesinde doğa-çevre yağması görülen her vali, her kaymakam ya da her müdür suçludur.

Onlar; kendilerine emanet edilen millet malını, yağmacılara "talan ettirme" suçu işliyorlar.

*

Önce o "devlet adamlarının" yakasına yapışmalısınız çevreci dostlar.

Kapılarına dayanıp direnmelisiniz.

Hesap sormalısınız.

Onları tüm insanlara göstermelisiniz:

"İşte devletin adamları..."
Yazarın Tüm Yazıları