"Unutmayalım, terlikler büyük kutunun içinde" tembihleri... Kutuların üzerine keçe kalemle "Dikkat... Kırılacak eşya..." yazıları...
(Ki önce o kutular düşürülüp kırılacaktır.)
Arada bir hüzünlü sözler:
"Hatırladın mı bu çaydanlık altını? Çok kar yağdığı sene Ulus’tan almıştık..."
*
13 gün sonra yeni cumhurbaşkanı belirlenecek.
Ahmet Necdet Sezer, iki-üç hafta içinde artık Türkiye’nin Cumhurbaşkanı değil.
AKP’liler ve AKP’ye şirin gözükmek isteyen yalaka takımları, onu hiçbir zaman sevmediler.
Çünkü Sezer onlara göre değildi.
Onlar; kırmızı ışıkta duran, filesini alıp pazara giden, oğlunun düğününde harcanan elektriğin parasını dahi ödeyen, yeni evine gidecek eşyayı kendi otomobiliyle taşıtan, divana yatıp ayakları havada gazetecilerle görüşmeyen....
Çocuklarına şirket-mirket kurdurtmayan...
Hukuktan ve laiklikten asla ödün vermeyen...
Zengin düğünlerinde, cumaları cami avlularında, kirli ihale kulislerinde gözükmeyen bu "adam"ı sevmediler, sevemediler.
Etekleri zil çalıyordur şimdi.
Kurtuluyorlar "adam gibi adam"dan.
*
Taşınma hazırlıkları tamam.
Teli tamir edilmiş şemsiye, yeni evdeki kapının arkasına asılmak üzere yolcu...
İçinde çengelli iğnelerin ve gömlek-pijama düğmelerinin olduğu eski kavanoz büyük kutuda...
İlaç çantası en son gideceklerden...
(.......)
Ama en çok "devlet adamlığı" Çankaya’yı terk ediyor.