ABD Başkanı’nın kediyi okşaması sadece bize tuhaf geldi...
Oysa orada duran insanlara selam vermek gibi... Bir güzel manzaraya durup bakmak gibi... Yolun üzerindeki bir çiçeği koklamak gibi... Altından geçilen bir ağacın yapraklarına dokunmak gibi doğal bir şeydi bu.
Ama biz hiç görmemiştik...
Bir devlet adamının kedi okşaması karşısında, medya olarak "Koşun..." dedik:
"Koşun, Başkan kediyi okşadı..."
Muhabirler heyecanla bildirdiler:
"Başkan kediyi okşadı..."
Editörler inanamadılar:
"Kediyi bayaa okşadı mı yani?.."
"Evet..."
"Kedinin adı ne?.."
"Gli..."
Tuhaf bir şeydi bu bizim için; bir devlet adamının bir hayvanı sevmesi, üstelik bunu gören bizim devlet adamımızın da aynı şeyi yapması...
*
Genelde bizimkilerin bu tür gezilerinde önlerine koyun getirirler. Yemek için...
Ve devlet adamı koyuna öyle bakar...
Bunun onlarda neyi çağrıştırdığını bilirim ben; etli pilavı...
Kimi zaman da inek, ya da deve getirirler oraya.
Ama hiçbir zaman şöyle bir haber okumadınız:
"Cumhurbaşkanı ineği okşadı..."
Ya da:
"Başbakan deveyi görünce sevdi..."
Böyle olmaz çünkü... Şöyle olur:
"İki inek, otuz koyun, bir deve kesildi..."
*
Bizler; her gece sokaklarında zehirli yiyecekler atılarak, kedilerin-köpeklerin vahşice öldürüldüğü bir ülkenin insanlarıyız...
Öldürülmüş annesini emmek isteyen bebekleri, cansız yavrularını terk etmek istemeyen anneleri seyrede seyrede yaşarız...
Karşılıksız sevgilere hasretiz...
Bir devlet adamının kediyi okşaması bu yüzden büyük haberdir bizde...