Açık söylemek gerekirse Trabzonspor’un bu üç hedefe ulaşması için kadrosu yetersiz. Bu tür maçlarda doğru dürüst rotasyon bile yapamıyor. Aslında çok kaliteli bir kadro kuruldu. Vahit Hoca’dan sonra Ersun Yanal ile iyi bir teknik adamın da eline geldi. Trabzonspor uzun yıllardır böylesine transferler yaparak hedeflerini de yüksek tutmamıştı. Bu tarihi fırsatın kaçırılmaması gerekir. Devre arasında yapılacak üç veya dört transferle Trabzonspor bu hedeflerin hepsine ortak olur. Kahin olmaya gerek yok bölgeler de zaten belli. Neyse biz gelelim dün akşamki maça.
Trabzonspor yine o kadar coşkulu ve istekli değil. İlk yarıyı Trabzonspor iki farklı önde kapatıyor ama Manisaspor daha derli toplu ve istekli. Trabzonspor tecrübesi ile iki güzel gol buluyor o kadar. Dün akşam ilk yarıda Soner çok istekliydi ve attığı akıl dolu golle de ilk yarıya damgasını vurdu. Ancak büyük umutlarla transfer edilen ve bir iki göstermelik maç oynadıktan sonra resmen yatan Waris’i hayretle izlemeye devam ediyorum. Belki de maç seçiyor ama bu haliyle normalde 18 kişilik kadroya bile giremez.
NOT BİLE TUTAMADAN...
ANCAK Trabzonspor ikinci yarıya öyle bir başladı ki, Manisaspor daha topu bile göremeden filelerinde iki gol gördü. İlk yarıda takımının maestrosu olan Soner görevini ikinci yarıda da yapmaya devam etti. Soner, Manisaspor karşısında resmen patladı. Demek ki Soner, Waris gibi yatmamış. Yedek kaldığında veya kadroya giremediğinde daha çok çalışarak Trabzonspor’un ilk on birinin değişemeyecek oyuncusu olduğunu da gösterdi. Daha bizler gollerin notlarını bile tutamadan, art arda goller de devam etti. Skor tabelasında dakikalar 55’i gösterdiğinde maç 6-0 oluverdi. Maç her iki takım açısından da bitmişti. Kalan dakikalarda Trabzonspor açısından en güzeli ise skorun o kadar farklı olmasına rağmen maçı bırakmamaları ve disiplinden kopmamaları idi. İlk yarıda fazla tat vermeyen Trabzonspor ikinci yarıda bizleri resmen futbola ve gollere doyurdu.
Hiç durmayan yağmur, sağanak gibi goller ve bol bol da hatalar. Özellikle de Trabzonspor kalecisi ve defansının hataları. Zaten kaleci Fatih ve defans oyuncuları sanki ilk kez beraber oynuyormuş gibi uyumsuzlar. Aslında Trabzonspor oyuna iyi başlayarak golü de buldu ama ondan sonra hatalar zinciri başladı. Hem de Trabzonspor’dan uzun zamandır görmediğimiz bir gol izledik. Hazırlanışı ve bitirişi ile harika bir goldü. Bu golden sonra Bursaspor çok iyi oynadı zannetmeyin, önce kaleci Fatih’in hatası ve penaltı, daha sonra da defansın her zamanki gibi ağır kalışı ve gol. İnanın Bursaspor forvetleri biraz daha becerikli olabilseler ilk yarı çok farklı bitebilirdi. Bir de bana göre 43’te Bursaspor’un nizami golünü hakemler iptal etti. Devre biterken Yusuf’un nefis golü maça denge getirdi. İlk yarıda bol pozisyon ve bol gol izledik. Ama Trabzonspor’un bu kalecisi ve bu defansı ile işi gerçekten çok zor. Her zaman yediğin kadar atamayabilirsin.
ARIZA ÇOK
TRABZONSPOR gibi hedefleri olan bir takımın bu kadar gol yememesi ve bu kadar da çok pozisyon vermemesi gerekir. İkinci yarıya Bursaspor çok sakin başlarken, Trabzonspor’da acelecilik ve telaş devam ediyor. Ve bunun sonucunda öyle bir kontra yediler ki, golle sonuçlandı. Ozan getirdi ve Volkan Şen harika tamamladı. Trabzonspor yediği üçüncü golden sonra toparlandı ve büyük riskler alarak baskıyı da kurdu. 63’te Yatabare inanılmaz bir gol kaçırdı. Yaklaşık 3 metreden topu auta attı. Trabzonspor’un baskısı var ama pozisyonları az.
Bursaspor’un pozisyonlarını saymaya kalksam sayfalar yetmez. Ama atamayana atarlar kuralı yine işledi ve Mustafa, Trabzonspor’u yine maça ortak etti. Her ne olursa olsun tek kelime ile şahane bir futbol akşamıydı. Ancak Ersun Hoca’nın çok acil önlemler alması gerekir. Bir yerde değil bir çok yerde arızalar var.
Çünkü çoğu yeni transfer ve ilk on bir de oynamaları için alındılar. Ancak ne kadar hatalı transferler oldukları sahada gözüküyor. Çoğu alternatif olmayı bırakın yedek kulübesine bile giremez.
İlk yarının son beş dakikası hariç, Trabzonspor’da takım havası da yok. Hazırlanmış veya organize gelişen doğru dürüst atakları da yok. Bir türlü tempoyu da yükseltemiyor. İlk yarının en net pozisyonu Akhisar’dan geldi. 9. dakikada önce kaleci Fatih çıkarttı, sonrasında ise İshak çizgiden golü önledi. İlk yarının son beş dakikasını ise Trabzonspor resmen oynuyor. Baskı kuruyor, pozisyon yaratıyor. Ama golü bulamıyor. Son 5 dakika oynadığını 15 dakika oynayabilse maçı ilk yarıda bitirir. Ama sahadaki kadroda ne o beceri ne istek ne de mücadele var.
AKHİSAR KAÇIRDI
İKİNCİ yarıda Trabzonspor biraz daha derli toplu. Çok pas yapıyor, orta sahayı da çabuk geçiyor ama rakip sahada iyi organize olamıyor. Akhisar ise fazla gelmiyor, hatta Trabzonspor’un oynamasına da izin veriyor. Ama Akhisar geldiğinde de çok etkili oluyor. Pozisyonları Trabzonspor’dan bekliyoruz ama nafile bekleyiş. 53 ve 59’da iki net gol pozisyonunu harcayan yine Akhisar. Kadroya baktığımız zaman kağıt üzerinde oyuna etki edecek oyuncular Trabzonspor’da var. Ama sahada yalnızca formaları var.
Ersun Yanal da Cardozo ve Mehmet’i oyuna alarak son kozlarını oynadı. Onlarda çare olamadı. Son dakikalarda net pozisyonları ve galibiyeti kaçıran yine Akhisar oldu.
Trabzonspor zirveden kopmamak için, Rize ise ligin dibinden çıkmak için neredeyse varlarını yoklarını ortaya koydu. Bol ve net gol pozisyonları ve karşılıklı atılan goller. Rizespor’un net pozisyonları daha çoktu. Tabii ki bunda Trabzonspor defansının da önemli rolü vardı. Fırtanı’nın emanetçi kalecisi Fatih çok hırslı ve istekli; ama öyle hatalar yapıyor ki inanılmaz. Rizespor’un golünde Fatih, ne üstünden geçen topa hamle yaptı; ne de yanından geçen topa ve doğal olarak da gol oldu. Ancak Fatih o golden sonra resmen takımını mağlubiyetten kurtardı.
ki net pozisyonda hata yapmadı ve gole de izin vermedi. Holosko bencil olmasa Rizespor devre arasına önde girecekti. Constant resmen Holosko’ya ikramda bulundu fakat Fatih o pozisyonda da hata yapmadı.
Aslında Trabzonspor maça çok iyi ve istekli başladı. Erken de gol buldu ama isteğini ve hırsını devam ettiremedi. Rizespor oyunun kontrolünü eline aldı ve beraberliği de yakaladı. İlk yarının en güzel iki hareketi ise 39. dakikada yaşandı. Mehmet Ekici topa öyle bir vurdu ki, gol oluyor derken Serkan Kırıntılı nereden çıktı, nasıl uçtu göremedik bile.
Öyle bir uzandı ki topu çataldan çıkarttı. Nefis bir ilk yarı ve bol pozisyon ama hakemden den bahsetmek gerekir. Kamil Hoca şahane bir ilk yarı yönetti ve hiç hata yapmadı.
SEFAM OLSUN
İKİNCİ yarıya Rizespor daha iyi başladı ancak golü Trabzonspor buldu. Kötü oynadığı dakikalarda gol bulan Trabzonspor kendine geldi ve büyük baskı da kurdu.
Varşova’da ilk beş dakika hırslı ve istekli oyun ama ondan sonrası deyim yerindeyse kötü bir oyun. Hata üstüne hata. Bir, Avrupa maçında bu kadar çok hata yaparsanız cezalandırılırsınız. Önce Salih, rakibine neredeyse asist yaptı ama hatasını topu çizgiden çıkartarak affettirdi. 23. dakikada yenen gol evlere şenlik. Kaleci Fatih ve Belkalem hariç tüm Trabzonsporlular, rakiplerinin nasıl gol atacağını izlediler.
Golden sonra da Trabzonspor bir türlü oyuna ağırlığını koyamadı. Bosingwa durgun, Mehmet üretken değil ve Yatabare ile Cardozo da doğal olarak etkisiz kalıyor.
TESELLİYLE DÖNDÜK
İkinci yarı başlarken de Trabzonspor’un hevesi, isteği yoktu. Varşova’nın ikinci golü gelince Trabzonspor biraz canlandı ama geç kalınmıştı. Trabzonspor iyi oynamadı ama hakem de ev sahibini resmen kolladı. Yatabare’nin nizami golünü vermeyerek geceye damgasını vurdu. O gol sayılsaydı daha en az 25 dakika vardı ve belki de yenilgi gelmeyebilirdi.
Dün akşamki Trabzonspor’un hiç tadı, tuzu yoktu. Tek tesellimiz ise Avrupa’ya devam ediyor olmamızdı.
Beklediğim gibi de oldu ama Beşiktaş açısından. Trabzonspor beni ilk yarıda resmen hayal kırıklığına uğrattı. Aslında her şey iyi başlamıştı. Önce kaleci Fatih, Beşiktaşlı Veli’ye nefis bir asist yaptı. Veli de bu hatayı affetmedi. Daha 5. dakikada gelen bu gol ile Trabzonspor krize girdi.
İlk golün şokunu bir türlü atlatamayan Trabzonspor’da bu kez de Papadopoulos ortaya çıktı. Hiç yoktan takımının ikinci golü yemesine neden oldu. Bu kalitede ve bu tecrübede bir futbolcunun yapmaması gereken hareketler yapınca Olcay da Demba Ba’ya şahane bir gol attırdı. Papadopoulos topu rahatlıkla taça atabilirdi ama atmadı. Bu neyin inadı anlayamadım. Bilic, Trabzonspor’un iki etkili oyuncusu sağda Bosingwa ve solda Yusuf’u resmen kilitlemiş. İki futbolcu da hücuma hiçbir katkı sağlayamadı.
Mehmet Ekici de kalabalık Beşiktaş orta saha oyuncuları arasında kaybolunca Cardozo da doğal olarak hiçbir varlık gösteremedi. Başta kaleci Fatih ve defans hiç güven vermedi. Orta sahada üretken olmayınca son üç haftadır beğeni ile izlediğimiz Trabzonspor sanki birden bire yok oldu.
‘BİR YOL KAZASI’
Beşiktaş güle oynaya maç boyu Trabzon’un üstüne istediği zaman geldi. 84. dakikada da öyle oldu. Serdar düştü kalktı ve topu ceza sahasına soktu. Cenk noktayı koydu. Trabzon kötü oynamadı, yalnızca bireysel hatalar yaptı ve Beşiktaş’ta cezayı kesti. Trabzonspor açısından bunu bir yol kazası ve nazarlık olarak kabul edelim.
Tabiki verebilir. Oynatamayana değil, oynatana bakacaksın. Ersun Yanal’ın en büyük özelliklerinden birisi rakip takımı iyi analiz etmek. Yanal nabza göre şerbet veriyor.
Dün akşam Avni Aker’de ne sağanak yağmur durdu, ne de sağanak halinde gelen goller. Böyle bir Trabzonspor’u izlemeyeli çok olmuştu. Futbol var, goller var, mücadele var ve en önemlisi izleyene zevk veren bir Trabzonspor var artık. Ama bunları görmeye gelen taraftar yok. Bu takım yalnız bırakılmaz.
Trabzonspor, Gençlerbirliği’ni sahadan sildi. Goller gerçekten izlemeye değerdi.
MAKİNE GİBİLER
Mehmet Ekici almış eline liderliği, hiç yorulmadan ve bıkmadan devam ediyor. Bosingwa bildiğiniz gibi. Hiç yorulmayacakmış gibi mücadele ediyor. Sefa kendine gelmiş. Cardozo’da işini layıkıyla yapınca, makinenin diğer dişlileri de tıkır tıkır çalışıyor. İkinci yarıda Trabzonspor kendini sıkmadı. Cardozo’nun gollerine şapka çıkartıyorum. Ben asıl hafta sonunu bekliyorum. Konya’daki Beşiktaş maçını iple çekiyorum. Hücum gücü yüksek iki takım karşılaşacak. Mükemmel bir maç izleyeceğimiz kesin.
Avrupa çok başka bir sahne. Trabzonspor’da bunun bilincinde olarak sahaya çıkmış dün akşam. Ne acele ediyor ne de panik yapıyor. Kendisinden çok emin. Özgüven bir gelmiş, pir gelmiş. Kendisini hiç sıkmıyor. Nasıl olsa golü atar maçı kazanırım havasındalar. Öyle de oldu. Trabzonspor’un ilk yarıda doğru dürüst pozisyonu yoktu ama golü vardı. İşte bu futbolun yalnızca ayakla oynanmadığını ve akılla oynandığının da bir göstergesiydi. Galatasaray maçının yorgunluğu demeyeceğim ama bazı futbolcularda zafer sarhoşluğu hala geçmemiş. İlk yarıda defansa fazla iş düşmedi zaten. Orta saha ise çalışkan ama üretken değildi. Yatabare ve Cardozo doğru dürüst top alamayınca çok etkisiz gözüktüler. Ersun hoca Yusuf’u da defansa çekince Trabzonspor’un sol kanadı yok gibiydi. Yedek kulübesine bakıyorum iki tane sol bek oturuyor. Yeterli olmayabilirler ama Yusuf’u orada oynatınca da Trabzonspor’un hücum gücü çok azalıyor. Yusuf gene de ilk yarıda elinden geldiğince hücuma destek verdi ama bir yere kadar. Trabzon’un devre arasında en acil ihtiyaçlarından birisi iyi bir sol bek.
KIRMIZI FRENLEDİ
Ersun hoca sol beki hariç defansını oturtturmuş durumda. Hele iki stoperinden asla vazgeçmeyecek gibi gözüküyor. Çünkü stoperler yalnızca görevlerini yapmıyorlar, gol atmayı da çok seviyorlar. Belki de değil şüphesiz Vahit hocanın yaptığı en iyi işlerden birisi onları takıma kazandırmak oldu. Trabzonspor ikinci yarıda çok daha rahat bir görüntü çiziyor. Rakibine pozisyon da veriyor ama ısrarla da ikinci golü arıyor. Golü ararken kelesinde golü görünce Trabzonspor kısa süren bir şok yaşadı. Trabzonspor tam toparlanırken Medjani’nin kırmızı kartı Trabzonspor’u skoru korumaya itti. Allah’tan rakip ununu elemiş, eleğini asmış ve iddiası yok. Yoksa dün akşam kabusa dönebilirdi.