Paylaş
◊ Nereden bağlanıyorsunuz?
- İngiltere’deyim. West Country’de, evimdeyim.
◊ Son iki yılın en çok konuşulan konularından biri, kadınların yaşadığı zorbalık ve tacizler. Yönetmen ve senaryo yazarınız Emerald Fennell’ın bu konuyu seçmesinde “Me Too” hareketinin etkisi oldu mu?
- Evet! Bence çok zamanlı bir film. Yönetmenimiz Emerald “Me Too” hareketine destek verenlerden. Ve nihayet insanlar yaşadıkları korkunç deneyimleri anlattı. Filmde yaşadıklarına rağmen hayata devam edebilen kadınların cesaretinden büyük ölçüde ilham aldığımızı düşünüyorum. Hikaye pek çok yönden daha derinlere uzanıyor. Amacımız da zaten kültürümüzün biraz daha yıkıcı, gri alanda kalmış ve üzerine düşülmeyen kısımlarını ortaya çıkarmaktı. Filmde yer alan adamlar kötü adamlar olduklarını düşünmüyor. Hiçbiri yanlış bir şey yaptığını düşünmüyor.
◊ Evet, filmde klasik kötü adamlar yok. Yanlış yaptığını düşünmeyen insanlar gayet güzel tasvir edilmiş...
- Evet... Ayrıca filmin bir diğer güzel yanı, içinde ahlaki eğitim olmaması. İyi insan olduklarını düşünen, iyi insan olduğu söylenen insanlar ellerine fırsat geçince kötü şeyler yapabiliyor. Aslında o kadar da iyi değiller yani. Filmin içinde yaşananların çoğu insanlara tanıdık geliyor. Hayatımızda olan pek çok şey sadece farklı açıdan gösteriliyor.
◊ Hikâyede kadınların suçlandığı, erkeklerin mazur görüldüğü sahneler var. Neden toplumda tolerans erkeklerden yana sizce? Neler yapılmalı bu zihniyeti değiştirmek için?
- Şimdiden değişimi görüyoruz. Kendi sektörümde kadınlar için artık daha fazla fırsat olduğunu düşünüyorum. Daha geniş kapsamlı konuşmak istemiyorum, çünkü kimsenin bu konuda neler yapılması gerektiğini bir oyuncudan duyması gerekmiyor. Ancak sektör açısından yorumlarsam, görmezden gelinen yetenekli kadınlara fırsat doğduğunu düşünüyorum. Ayrıca ileride böyle zor ve insanları bölen konular hakkında konuşmanın yeni yolları olacak gibi. O yüzden ne kadar bir araya gelirsek ve bu konular hakkında ne kadar çok konuşursak o kadar iyi.
◊ Peki karşı cinsiyetin mazur görülüp size tahammül edilmediği durumlar başınıza geldi mi?
- Belli bir örnekle bu soruyu cevaplamak zor. Ama kesinlikle yaşlandıkça bulunduğun odada biraz daha ağır ve emin hissediyorsun. Gerçekten ne düşündüğünü daha kolay söylüyorsun. Sanırım benim de birçok insan gibi kendime daha fazla güvenmem uzun zaman aldı.
◊ Bir oğlunuz, bir de kızınız var. Kadın ve erkek arasında olması gereken saygıyı onlara nasıl öğretiyorsunuz?
- Bu konular için henüz çok küçükler. 3 ve 5 yaşındalar. Onlara bu yaşta adaleti, empati kurmayı ve nezaketi öğretmeye çalışıyoruz. Aslında söylediğin konu da temel olarak empati ve nezaketle alakalı. Bu filmi yapmanın en ilginç yanı, büyüdüğümüz kültürel normlara da bakıyor olmasıydı. Emerald ile aynı yaştayız. İkimiz de 35 yaşındayız. İkimiz de son 15 yıldır aynı filmleri, aynı dizileri izleyerek büyüdük. Filmde izlediğiniz hiçbir şey aslında yeni değil.
Herkesin başına bir şekilde gelen şeyler. Sadece farklı bir açıdan izliyorsunuz. Artık bu tarz davranışların kabul edilemez olduğunu anladığımız noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Çocuklara dönersem, onların gördüklerinden ve duyduklarından bilgi topladığını hissediyorum. Bu anlamda doğru hikayeler anlatmaktan sorumlu olduğumuzu düşünüyorum.
◊ Oyunculuğa başlama hikayenizi merak ediyorum. Aileniz kariyer seçiminizi nasıl değerlendirdi?
- Ailem çok endişeliydi. Drama okuluna başvurdum. Üniversiteye gitmek istemedim. Gittiğim lisede 93 kişinin 90’ı normal üniversiteye girdi, iki kişi sanat okumayı tercih etti. Üniversiteye gitmeyen tek kişi bendim. Yaptığım seçim, onları gerçekten endişelendirdi. Direndim, çünkü benim için en iyi yolun bu olduğunu biliyordum. Ama son derece sıcakkanlı bir ailem vardı. Her şeye rağmen gerçekten desteklendiğimi hissettirdiler. Büyürken anneme inanılmaz derecede yakındım ve hâlâ çok yakınım. Şu anda içeride çocuklarımla ilgileniyor. Çok şanslı ve harika bir çocuktum. Dünyaya geldiğim andan itibaren çok iyi bakıldığımı hissediyorum.
◊ Uzun bir projeden ya da stresli bir rolden sonra kendinizi rahatlatmak için neler yaparsınız?
- Çocuklarım olduktan sonra kendimi onlara karşı suçlu hissetmemeyi öğrenmek birkaç yılımı aldı. Ne yaparsan yap her zaman yanlarında olmadığın için kendini berbat hissediyorsun. Birkaç hafta önce 1 günlüğüne Londra’ya gittim ve bütün günü en iyi arkadaşımla geçirdim. Arkadaşlarla olmak ve sorumsuz bir gün geçirmek... Arada bile olsa aile hayatımı ve sorumluluklarımı düşünmeden geçirdiğim bir güne sahip olmak beni sıfırlıyor ve tam güçle rutinime geri dönmemi sağlıyor.
COVID, BAĞIMSIZ FİLMLERE ZOR BİR DÖNEM YAŞATACAK
◊ Geçen yıl başlayan pandemi ve beraberinde getirdiği sorunlar hepimizi etkiledi. Sizin için nasıl bir dönemdi?
- Çok iyi! Tuhaf değil mi bu cevabı duymak? Bir sürü insan için çok zor bir yıl oldu. Geçen yıl iyi deneyim yaşayan birkaç kişiden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Evdeydim. Seyahat etmem ve ailemden uzakta olmam gerekmedi. İki küçük çocuğum var.
Sadece onlara ayrılmış bir zaman dilimine sahip oldum. Tabii aylarca evden çıkmadan onları eğlendirmeye çalışmak gerekiyordu. Ama bu dönemde çocuklarla gerçekten harika anılarım oldu. Genellikle yılda sadece bir film yapıyorum, çok çalışıyorum diyemem ama yine de bu dönem çok güzeldi. Hatta uçağa binmek zorunda kalmadan evimden röportaj yapabilmek bile harikaydı.
◊ Covid sonrası bağımsız sinemaların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Sanırım Covid’le birlikte şu anda yapılmakta olan bağımsız filmler hayatta kalmak için mücadele edecekler. Ama diğer taraftan “Promising Young Woman” örneği var. Filmimizin harika bir iş çıkardığını düşünüyorum. Filmi 23 günde, küçük bir bütçeyle çektik. Covid’e rağmen istediğimiz platformu bulduk. Sanırım bu, gerçekten iyi bir film yaparsanız istediğiniz izleyiciye ulaşacağınızın göstergesi. Beklentinin çok düşük olduğu küçücük yerden başlayıp büyük başarılar elde eden ve hafızalarımıza yerleşen bir sürü film var. İleriye dönük hayalim, bağımsız filmlerin geliştiği döneme geri dönebilmek. Son 10 yıldır bağımsız filmler yapıyorum ve bağımsız filmleri seviyorum. Bence bağımsız filmler en keyifli, en zengin, en yoğun hikayelerin ve karakterlerin çıktığı filmler. Fakat Covid’in bu filmlere zor bir dönem yaşatacağını düşünüyorum. Çünkü küçük filmlerin maddi külfetin altından kalkması zor olacak.
RALPH FIENNES İLE ÇALIŞMAK BENİM İÇİN BİR FIRSATTI
◊ Diğer filminiz “The Dig” (Kazı) dijital platformda yayınlanıyor...
- Evet! “Promising Young Woman”a zıt bir film ve rol... Ki bu oldukça güzeldi, yaptığınız son işten tamamen farklı bir şey yapmak her zaman güzeldir. Sutton Hoo kazılarıyla ilgili gerçek olaylara dayanan harika bir hikâye. Yaşayan en büyük aktörlerden Ralph Fiennes ile çalışmak da benim için bir fırsattı.
FELICIA MONTEALEGRE’Yİ OYNAYACAĞIM İÇİN ONUR DUYUYORUM
◊ Son olarak gelecek projeniz “Maestro”yu sormak istiyorum. Besteci Leonard Bernstein’in oyuncu Felicia Montealegre ile evliliğini anlatıyor film. Benim merakla beklediğim işlerden. Ne zaman çekmeye başlayacaksınız?
- Bu senenin ortalarında. Ben de çekmeyi merakla bekliyorum ve Felicia Montealegre’yi oynayacağım için onur duyuyorum. Bradley Cooper harika bir yönetmen. İspanyolca öğretmenimle, Felicia’nın çocukluğu ve kültürel etkiden bahsediyoruz. İzlemem gereken filmler var. Felicia’nın çocuklarıyla zaman geçiriyorum ki bu gerçek bir onur. Elimden geldiğince İspanyolca öğrenmeye ve kültürel-tarihsel arka plan hakkında olabildiğince fazla fikir edinmeye çalışıyorum.
Paylaş