Paylaş
◊ Davayı her gün televizyonda, dergilerde ve gazetelerde takip etme fırsatımız oldu. Sizi bu davayı araştırmaya iten şey ne oldu?
- Derine inmek istedim. Kitabın, olayı derinlemesine incelemenin ideal bir yolu olduğunu düşündüm. İlişkileri ve dava sırasında ne olmuştu? Konuyu biraz ete kemiğe büründürmekten ve bunu sıradan bir okuyucu hatta davanın derinlerine inmiş ancak her gün her saatini görme fırsatı bulamayan biri için de yapmaktan keyif aldım. Tanıklık etmeye değerdi.
◊ Kitabınızı nasıl yorumluyorsunuz?
- Tüm duruşmanın ve tüm davanın aynı anda hem gerçek hem de gerçek dışı hissettirmesi çok farklı bir histi. Rahatsız edici bir gerçeklik duygusu... Bu yüzden bunun üzerine gittik. Umarım sizi de içine çeker.
◊ Bu kişilerin birer aktör olduğunu unutmanız ve gerçeğe odaklanmanız beni şaşırttı...
- Gerçeğin tam olarak ne olduğunu ayrıştırmak zor bir iştir. Duygusal olarak anlatılmış bir hikâye duymak harika ama ne zaman biri başına gelenlerle ilgili bir hikâye anlatsa hafızasında o değişir. Belgesel, kanıtların kutsal olmadığını öğretti. Size sadece bir “hikaye” anlatıyor olabilirler. Bu hikâyeye hararetle inansalar bile size sadece temelde doğru ve ilişkili olmayan bir şey anlatıyor olabilirler...
İŞLERİNE GİTMİYOR DURUŞMAYA GELİYORLARDI
◊ Duruşma sırasında Depp ve Heard’ün performansları hakkında neler keşfettiniz?
- Bu insanlar sadece güzel yüzler değil. Hollywood yıldızlarının sahip olması gereken karizma faktöründen bahsediyoruz. Mahkemede delil sunarken karizmatiktiler, ikna ediciydiler. Özellikle Johnny Depp’i bizzat görmek isteyen insanlar işlerine gitmiyor, duruşmaya geliyordu. İkisi de nasıl performans göstereceklerini biliyorlardı. Bir odayı nasıl dolduracaklarını biliyorlardı. Onlar bir hikâye anlatmaya çalışıyorlardı, aynı zamanda hikâyelerini satmaya. Bilgisayar ekranımda iki davanın iki farklı transkriptinin, davanın tanık ifadelerinin, belgesel delillerin olduğu zaman çizelgelerini bir araya getirmeye çalıştığım zamanlar oldu. Bir süre sonra bu süreç benim için büyüleyici bir egzersiz haline geldi. Tabii ki asıl zorluk kitabı okunabilir bir şeye dönüştürmektir.
AMBER HEAR, JOHNNY DEPP’İ ŞİDDETLE SUÇLAYAN TEK KADIN OLDU
◊ Winona Ryder ve Vanessa Paradis’ın duruşmaya kabul edilmeyen ancak kitabınızda bildirdiğiniz yazılı ifadelerden bahseder misiniz? Kate Moss aynı zamanda Johnny Depp’in ilişkilerinde şiddet uygulamadığını da belirtti. Bu ifadeler sizce neden kabul edilmedi?
- Evet, iki tanığın ifadesi aslında iki parlak gazeteci meslektaşım tarafından toplandı. Yüksek mahkemedeki bu iki mahkeme gazetecisi, Winona Ryder ve Vanessa Paradis’ın ifade vereceklerini gördüler. Sonra Johnny Depp’in Amber Heard’den başka hiçbir kadına yönelik şiddetle suçlanmaması nedeniyle, Paradis ya da Ryder’ın ifadesine gerek yok denildi. Eğer Vanessa Paradis ve Winona Ryder yemin etmeselerdi tanık ifadelerini görmeyecektik. Hakime itirazda bulunuldu. Her iki tanık ifadesinde Johnny Depp’in kesinlikle onlara karşı hiçbir zaman şiddet uygulamadığını söylediler. Sonra Kate Moss, Virginia’da ifade verdi ve bu sırada onun tarafından merdivenlerden aşağı itildiğine dair söylentinin yanlış olduğunu söyledi. Heard, Depp’in birlikte olduğu ve onu şiddetle suçlayan tek kadın oldu.
◊ Tüm bu duruşma süresinde kendinizi en çok kime yakın hissettiniz?
- Bence bu işi yapmanın keyiflerinden ve ayrıcalıklarından biri de karar vermek zorunda olmamanız... Bir bakıma bu sizin sorumluluğunuz değil. Elbette odada duyduğunuz şeylere kişisel olarak tepki veriyorsunuz, ancak sonra bir adım geri çekiliyorsunuz.
◊ Kendinizi yakın hissettiğiniz bir taraf yoktu...
- Hayır. Ama şunu söyleyeceğim, onlar çok karizmatik bireyler ve aynı şekilde avukatları da. Dolayısıyla, bir iddia ortaya koyduklarında, zorlayıcı, tutarlı ve inandırıcı bir dava olur. Sonra karşıtları ortaya çıkar. Bu da temelde her şeyi altüst eder. İlgi çekici anlatıları elimden geldiğince gerçekçi bir şekilde kitapta ortaya koydum.
◊ Mahkeme boyunca sizi en çok ne şaşırttı?
- Ben ‘eğlence’ gazetecisiydim. Bildiğiniz gibi ünlüler aşırılıklarla dolu bir hayat yaşıyor. Neredeyse çizgi roman boyutlarında bir hayat. Bunlara hiç şaşırmadım ama bunu mahkeme belgeleri aracılığıyla anlatmak da eğlenceliydi. Bazen gerçeğin kurgudan daha tuhaf olduğu ortaya çıkıyor.
AMBER BİR YERE GİTMEYECEK
■ Amber’in Hollywood’u bırakıp İspanya’ya taşınması hakkında fikirlerinizi sormak istiyorum.
- Uzaklara gitmek, yaralarını sarmak ve Kaliforniya’daki evini satmakla doğru olanı yaptı. “Aquaman”in yanı sıra sanırım bu yıl çıkacak iki filmi var. Avrupa’da bir sanat filmi çıkacak. Ne kadar halk desteği alacağını, şu anda parçası olduğu ağlar arasında ne kadar nüfuz sahibi olacağını görmek için görüşmeler yapıyordur. O hâlâ “Aquaman 2”de. Bir yere gideceğini sanmıyorum. Neden bunu yapsın ki? Johnny Depp’ten çok daha genç. Önünde potansiyel bir kariyer var. Onun Avrupa filmleri çektiğini ve Birleşik Krallık’taki deneyimlerinden bahsettiğini görebiliyorum. Yaptığı anlaşmanın şartları, kendi yolunun dışına çıkarak onu gerçeği söylemekten alıkoymuyor.
Paylaş