Çok safım, kolay kanarım

Jane Austen’in aynı isimli romanından uyarlanan “Emma”, yaşadığı kasabanın ilgi odağı olan genç, güzel ve zeki Emma’nın gerçek aşkı arayış öyküsünü anlatıyor. 19’uncu yüzyıl İngiliz toplumunda geçen, romantizm, komedi ve drama yüklü filmde Emma’yı Anya Taylor-Joy oynuyor. Genç oyuncu, filmi Los Angeles’ta Barbaros Tapan’a anlattı. Anya Taylor-Joy, röportajda özel yaşamına dair itiraflarda da bulundu.

Haberin Devamı

Çok safım, kolay kanarım

◊ Son birkaç aydır sosyal medyada tarzıyla en çok konuşulan kadınlardan biri oldunuz. Nedir moda sizin için?

- Küçükken modaya hiç ilgim yoktu. Erkek çocuğu gibi büyüdüm. Hâlâ da öyleyim aslında. Bazı günler giydiklerimi hiç umursamıyorum. Ama artık modayı takdir ediyorum ve arkasındaki gizli sanatı anlayabiliyorum. Özellikle son 2 yıldır tam bir moda fanatiği oldum. Kıyafetler beni heyecanlandırıyor. O kıyafetleri giyebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

◊ “Emma”yı saymazsak 7 projeniz daha yolda...

- Evet.

◊ 7-8 projeyi peş peşe tamamlamak büyük enerji gerektirir, öyle değil mi?

- Birçok şeye “hayır” diyebilirim. Ama benim olması gereken rollere, hikayeyi anlatacak kişinin ben olduğumu hissettiğim işlere hayır diyemem. Geçen senenin başında neredeyse ruhsal çöküntü yaşadım. Kabul ettiğim işleri nasıl yapabileceğimi kestiremiyordum. “Emma”nın çekimlerini bitirdim, 1 gün ara verdim, sonra Edgar Wright ile “Last Night in Soho”yu çekmeye başldım. O bitti, 1 gün ara verdim, Berlin’e uçtum. Netflix’e mini seri çektim. Ocak 2019’da yapacağım işlerin içinden çıkamama korkusuyla kıvranırken ajansım birkaç projeyi iptal edebileceğini söyledi. Tabii ki kabul etmedim. Sadece işimi düşünüp, sağlıklı beslenip “Hepsini yapacağım” dedim. Ve yaptım!

Haberin Devamı

İYİ BİR TAVSİYE ALDIM: YÖNETMENİ SEVİYORSAN İŞİ KABUL ET

◊ Aslında tercihleriniz oldukça ilginç. Çok gençsiniz, ancak her türlü hikayeyi çabasızca  anlatıyorsunuz. Projeleri seçerken sizi çeken ne oluyor?

- İçimden gelen sesi dinliyorum. En azından şimdiye kadar böyle oldu. Uzun zaman önce çok iyi bir tavsiye aldım.

◊ Neydi?

- Hikayeyi gerçek anlamda anlamasan bile eğer yönetmeni seviyorsan işi kabul et. Bu durum henüz başıma gelmedi ama sevdiğim yönetmeni takip edeceğimi, peşinden gideceğimi düşünüyorum. Mesela “Emma”da hikayeye takıldım. Bu hikayeyi ben anlatmalıyım dedim.

◊ “The New Mutants” da geçen senelerde tamamladığınız ve post prodüksiyonu devam eden yapımlardan. Oradaki karakterinizi anlatır mısınız?

Haberin Devamı

- Ne istediğini bilen, karanlık, kibirli, inanılmaz tatsız bir karakter. Yine oynarken zevk aldığım ve eğlendiğim bir roldü...

ORTAMLAR ÇOK MASUM DEĞİL ARTIK

◊ Gençsiniz, ünlüsünüz. Tanındıkça ortamınızda, arkadaşlık ilişkilerinizde değişiklikler oldu mu?

- Oldu... Bir hikayem var aslında. Kızarıyorum ama anlatacağım. Çok safım. Kolay kanarım insanlara... Çok uzun zaman arkadaşlarım tarafından insanlarla başka amaçla tanıştırıldığımı anlamadım. Üzerinden vakit geçtikten sonra “Tekrar buluşacak mısınız?” dediklerinde neler olup bittiğini anlıyorum. Çoğu zaman berbat ediyorum onların planlarını ama ortamlar çok masum değil artık... Ortalarda dolanan gizli randevu ayarlama durumları var.

Haberin Devamı

◊ Bir erkekte sizi çeken özellikler nelerdir?

- Ben insanların kesin çizgilerle kendileri olmalarını takdir ediyorum. Ne olursa olsun güçlü kimlik duygusuna sahip insanlar beni çekiyor.

Çok safım, kolay kanarım

BÜYÜYEN ÇOCUKLARLA DOLU BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ

◊ Kimliğini ortaya koymaktan çekinmeyen insanları çekici bulduğunuzu söylediniz. Peki ya siz? Siz kimliğinizi ortaya koyabiliyor musunuz?

- Kendime sık sık kim olduğumu soruyorum. Kim olduğumu bilmediğim için stres yapıyorum. Sonra herkesin sürekli geliştiğini kendime hatırlatıyorum. Bana göre gelişmek ile büyümek arasında fark var. Aslında hiç kimse yaşlanmıyor, yetişkinlerin dünyasında yaşadığımızı zannetmiyorum. Sadece büyüyen çocuklarla dolu bir dünyada yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Söylediklerinizin arkasında durabildiğiniz, insanlara saygı ve nezaketle davrandığınız sürece doğru yoldasınız demektir. Hayat bizlere bahşedilen bir armağan. Mümkün olduğunca eğlenceli kılmalıyız. Nazik olun, başkalarına zarar vermeyin.

VİRÜS HOLLYWOOD’UN KURALLARINI DEĞİŞTİRDİ

Universal Pictures’ın yapımcılığını üstlendiği “Emma”, koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde açılışını yapamadı. Sayılı ülkede kısa süre vizyonda kalabilen film için Universal farklı bir yol izledi, 27 Mart’tan itibaren Amazon ve iTunes gibi dijital platformlardan kiralanabileceğini açıkladı. Kostümleri, iç mekanları ve manzaralarıyla her karesi etkileyici olan “Emma” geçen hafta Amazon’da en çok izlenen ilk 10 film arasına girmeyi başardı.

Haberin Devamı

 HAYALİM MÜZİKALDE YER ALMAK

  Oynamayı hayal ettiğiniz bir rol var mı?

- Çok fazla hayalim var. Sırada Robert Eggers’in yöneteceği “The Northman” var. Onun çekimlerine başlayacağız. Hayallerimden biri müzikalde yer almak. Nostaljik yapımlara, 1940’ların filmlerine bayılıyorum. Aktörlerin sadece rol yapmadığı, şarkı söylediği, dans ettiği filmler. Ben de öyle bir projede yer almak istiyorum.

 KENDİME AİT BİR ‘EMMA’M VARDI ZATEN

“Emma” filminde kostümler, hikaye ve görüntüler oldukça güzel. Tüm film gerçek lokasyonlarda çekildi, değil mi?

- Evet. Hepsi gerçek lokasyon. İlk sahne dışında. O sahnenin çekimlerini stüdyoda yaptık.

Emma Woodhouse hem Jane Austen’in hem de İngiliz edebiyatının ikonik karakterlerinden. Daha önce Kate Beckinsale ve Gwyneth Paltrow oynadı. Onları izlediniz mi?

- Hayır, eğer izleseydim kafam karışabilirdi. Senaryoyu okuduğum andan itibaren karakterim bana çok farklı ve garip yollardan nüfus ediyor zaten. Okuduktan sonra, senaryonun ve karakterin yapmamı istediği şeyi yapıyorum. Keşke sana tüm tekniklerimi söyleyebilsem ama bunlar çok içgüdüsel. Kitabı ilk kez 11 yaşında okudum, sonra 15 yaşında. Son olarak da çekimlerden önce. Kendime ait bir ‘Emma’m vardı zaten.

KELİMELERİN İÇİNDE KAYBOLMAYI SEVİYORUM

Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?

- Sanatsal şeyler yapmaya meyilliyim. Evde vakit geçirirken kitap okurum. Kitap okuyup kelimelerin içinde kaybolmayı, kendi kafamın dışında vakit geçirmeyi seviyorum. Onun dışında şiir yazıyorum, şarkı sözleri yazıyorum. Kulaklıklarımı takıp yürümeyi seviyorum. Ayaklarımın beni götürdüğü yerlere plansız yürüyüşler yapmayı çok rahatlatıcı buluyorum. Biraz kayboluyorsun ama bu daha da güzel.

Çok safım, kolay kanarım

TOPUKLU AYAKKABI PRATiĞiM MODELLiK TEKLiFiYLE SONLANDI

◊ Londra’da Harrods mağazasının önünde keşfedilmişsiniz, doğru mu?

- Evet... Bir partiye gidecektim. Daha önce hiç topuklu giymemiştim, pratik yapmaya karar verdim. Topukluları giydim, köpeğimle yürüyüş yapmaya çıktım. Bir araç beni takip etmeye başladı. Köpeğimi kucağıma alıp koşmaya başladım. Adamın biri arabanın camından kafasını çıkardı, “Eğer durursan pişman olmayacaksın” dedi. Durdum. Modellik ajansının patronu çıktı adam. Topuklu ayakkabı pratiğim, modellik teklifiyle sonlandı.

◊ Arjantin, Amerika ve İngiltere’de yaşadınız. Şimdiki eviniz neresi?

- Şu an için konumum yok. Karar vermeye çalışıyorum.

◊ Peki hangi kültür sizi daha çok etkiledi? Amerika’da doğdunuz, babanız Arjantinli, anneniz İngiliz...

- Annem bana “kokteyl” diyor. Mizah anlayışım İngiliz. İnsanlara yakın olmayı sevme huyum, Latin kanımdan geliyor. Bir sürü şeyin farklı karışımıyım.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları