Mustafa Alper Avcı oyuncularını sahanın kenarından çağırıp maçtan çektiğinde dakikalar 30’u gösteriyordu. Galatasaray, 12. dakikada Mertens’in ceza sahasında düşmesine verilen yanlış bir penaltı kararıyla 1-0 öndeydi. Yarıda kaldığı ana kadar lig sonuncusu rakibi Adana Demirspor’a karşı beklenildiği şekilde tek kale bir maç oynuyordu. 6 şutu vardı ve daha fazla gol olmamasının en önemli sebebi 16 yaşındaki genç kaleci Deniz’di.
BİR ÇOCUK AĞLIYORDU
Maç tatil olduğu andan sadece dakikalar sonra X’te 100 binden fazla tweet vardı. Tribünde kameralara yansıyan bir taraftar çocuk ağlıyordu. Bu maça şehir dışından gelen var, ülke dışından gelen var, stada 5 dakika mesafede de otursa bir soğuk pazar akşamı kalkıp stada gelen var. Herkesin kendine göre bütçesinden ayırıp yaptığı bir masraf var. Stada gelemese de sırf haftada bir maç keyfi yapmak için para verip yayıncı kuruluşa üye olan var. Bu iş ‘Adana Demirspor 3 puan kaybedecek, Galatasaray hükmen kazanacak, diğer takımlar çıkıp açıklama yapacak’ın çok daha ötesinde bir sorun.
DAHA NELER GÖREBİLİRİZ
Futbol her beğenmediğiniz kararda sahadan çekileceğiniz bir oyun mu? Takımlar ve yöneticiler olarak, birbirinize hiç saygınız olmadığını yeterince gördük, iyice anladık da artık taraftara da saygınız kalmamış. ‘Daha ne görebiliriz’ dediğimiz her noktada yeni bir olaya şahit oluyoruz. Artık hakemine, VAR’ına hiç girmiyorum, her şey düzgünmüş de bir onlar yanlışmış gibi konuşup durmak iyiden iyiye Titanik’te keman çalmak gibi oldu.
Bence maçı en iyi özetleyen sahne, Dries Mertens’in kramponlarını ısıtmak için içine hohladığı andı. Daha oyuna girmesine vardı ve yedek kulübesinde oturuyordu ama bu maçın oynandığı saatlerde Bolu’da eksi 2 derece olan havanın oynayanlardan ziyade, oturanlar üzerinde daha fazla hissedildiğini göstergesiydi.
Okan Buruk, ilk 11’inde kadronun değişmez bazı isimlerini, genç yedekler ve havalı yeni transferlerle kombinleyen bir rotasyon tercih etmişti.
Evinde oynadığı için avantajlı sayabileceğimiz Boluspor oyunun başında daha derli toplu görünen takımdı ve skoru açan taraf oldu. Vüsal’ın 12.dakikada gelen golüne cevabı, Alvaro Morata cevap verdi. Bu, İspanyol forvetin ülkemizdeki ilk golü olarak kayıtlara geçti.
EYÜP’ÜN GOLÜ NEFES ALDIRDI
Soğuk havada ve zeminde oynamanın tempoyu düşürdüğünü, oyuncuların fiziksel dayanıklılığını sınadığını ve teknik becerisi daha yüksek takımlar için daha zorlayıcı olduğunu biliyoruz. Yine de kupada ilk maçında Başakşehir’le 2-2 berabere kalan Galatasaray’ın şartlar ne olursa olsun buradan bir galibiyet çıkarması şarttı.
İlk yarının son dakikasında Eyüp Aydın’ın jeneriklik golüyle öne geçmesi sarı kırmızılılara nefes aldırdı. İkinci yarıda gardı düşen Boluspor’a karşı 72 ve 74’te peş peşe bulunan iki gol rahatlattı. Ahmed Kutucu geldiğinden bu yana attığı gollerle Galatasaray için önemli kazanç olduğunu gösterdi.
iKi farklı ligde de olsa, o liglerin zirve mücadelesin iddialı iki ekibini karşı karşıya getiren maçta, Erzurumspor kâğıt üzerinde deplasmandaydı belki ama öyle bir havaya denk geldi ki kendini evinde hisseden büyük olasılıkla o olmuştur. Yer yer kar atıştıran ve hissedilen hava sıcaklığının gerçekte olanın katbekat altında olduğu son yılların en soğuk gecesinde, ev sahibi Fenerbahçe, haftalar ilerledikçe giderek zorlaşan üç kulvarlı fikstürünü, tabii ki rotasyona giderek dengelemeye çalışmıştı.
ERZURUM iLK YARI GAYET iYiYDi
GERÇi ligin kalburüstü takımları ne kadar rotasyon yaparlarsa yapsınlar, kupada rakipten üstün oluyorlar. İşte bu yüzden Erzurumspor’un ilk yarıdaki mücadelesini alkışlamak lazım. İlk 45’in sadece tek golle bitmesinin sebebi, konuk ekibin bu mücadelesi kadar, birlikte oynama alışkanlığı olmayan rotasyonlu Fenerbahçe kadrosunun birbirlerine intibak çabasıydı kuşkusuz. İkinci yarıda her şey dengelendi
ve Fenerbahçe kazanmasına kesin gözle bakılan maçı, aynen öyle farklı kazandı. İlk maçta Kasımpaşa’yı 3-0 mağlup eden Fenerbahçe, ikinci maçta skoru daha da açtı. İlk 45’in tek golü 33. dakikada Anderson Talisca’dan gelmişti. İkinci golü penaltıdan Cenk, üçüncü golü 78. dakikada Mert Hakan Yandaş, dördüncü ve beşinci goller de ikinci yarıda oyuna giren ve lig, kupa demeden atan oyuncusu Youssef En-Nesyri’den geldi.
YÜZÜNÜN GÜLMEME SEBEBi 3 STOPERiN BiRDEN SAKATLANMASI
BU farklı skora rağmen Mourinho’nun yüzünün gülmemesinin sebebi 54. dakikada sakatlanan Djiku’nun yerine oyuna soktuğu Diego Carlos’un sadece 6 dakika sonra sakatlanarak yerini bıraktığı Yusuf Akçiçek’in de 14 dakika sonra sakatlanarak maçı terk etmesiydi mutlaka. Bu talihsizlikler zincirinde neredeyse tüm oyuncu değişikliklerini tek pozisyona harcayan Mourinho kafasında çoktan gelecek maçı düşünüyordu kuşkusuz.
SKORLARA bakarsan kolay, maçları izlersen her karşılaşması ayrı zor, bazen ilk gole bazen son düdüğe kadar mücadele dozu oldukça yüksek, asabiyet katsayısı her daim zirvede nevi şahsına münhasır ligimizde, bir önceki maçın olumlu/olumsuz skoru, bir sonraki maçın sırtına, üstelik sadece sahada oynayanların değil, hakeminden yöneticisine, izleyeninden yorumlayanına, biniyor tüm ağırlığıyla. İşte bu yüzden Fenerbahçe’nin 2-0 geriye düşerek 9 kişi kalan Rizespor’a karşı 3-2 kazanmayı bildiği ve puan farkını maç fazlasıyla üçe indirdiği Rizespor maçından ve sonrasında gelen açıklamalardan sonra, her hafta olduğu gibi bu hafta da ‘tarihinin en zor maçı’na çıktı Galatasaray.
ZORLU BiR DEPLASMANDI
SELÇUK İnan yönetiminde, iç saha performansı hiç fena olmayan, ligde evinde oynadığı son 9 maçında yenilmeyen, son 8 resmi maçında kalesinde gol görmeyen Gaziantepspor, bu puan baskısı olmasa da yeteri kadar zor bir deplasmandı gerçi. Yine de Barış ve Yunus’un ilk 11 yokluğunda üçlü savunmanın hemen önünde, sağda Jelert solda Sallai ile maça başlayan sarı kırmızılılar. Daha 5. dakika dolmadan yeni transfer Ahmed Kutucu’nun Eyüpspor’dan alıştığımız jenerik gollerinden biriyle skoru açmayı başardı. Tabii sarı kırmızılılar, öne geçmenin hatta farkı açmanın hiçbir anlam taşımadığını son haftalardaki tecrübeleriyle gayet iyi bildiği için bu golle pek rahatlamadı ve maç boyunca skoru artırmaya uğraştı.
GAZiANTEP PUAN ALABiLiRDi
GAZiANTEP, geçen hafta Samsunspor karşısında son dakikalarda yediği golle mağlup olsa da, fazla gol yemeyen oturmuş savunmasıyla bu maçtan en az bir puan alma hedefindeydi, son vuruşlarda biraz daha dikkatli olsalar, daha fazlasını da çıkarabilirdi ama o da olmadı. Galatasaray, hata yapma lüksünün olmadığı maçta, ilk yarıda Osimhen’le bulamadığı golü, ikinci yarıda antrenmana çıkmadan maça çıkan yeni transferi Morata’yla da kaydedemedi. Dürüst olmak gerekirse çok da iyi oynamadığı bir maçın sonucunda, en azından bir karşılaşmayı gol yemeden tamamlamayı başardığı ve son 6 resmi maçında sadece 2 galibiyet alarak sürdürdüğü ağır aksak ilerlemesini üç adımlık bir galibiyetle kırmayı bildiği için maç sonu galibiyeti, yeni transfer Morata’nın çektirdiği üçlüyle kutladı.
Türkiye İş Bankası’nın davetiyle Avrupa’nın en büyük satranç organizasyonlarından biri olan Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Satranç Şampiyonası’nı izlemek için 18-25 Ocak tarihleri arasında Antalya’daydık. İş Bankası ile Türkiye Satranç Federasyonu arasındaki ilişki, 2005 yılında federasyonun bir satranç kitabının basılması talebiyle başlamış ve kesintisiz 20 yıldır devam ediyor ve bu sene, 2025 Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Satranç Şampiyonası, tam 2 bin 755 sporcunun rekor katılımıyla gerçekleşti.
500 SPORCUYLA BAŞLADI 2 BiN 755’E ULAŞTI
TÜRKiYE Satranç Federasyonu (TSF) tarafından düzenlenen, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İş Bankası’nın desteklediği bu turnuva, ilk başladığı yıllarda 500 civarında Sporcuyla yapılıyormuş, bu sene 7-18 yaş arası tam 2 bin 755 sporcuya evsahipliği yaptı. Bu sayıya veliler, antrenörler ve hakemleri eklediğinizde 7 binden büyük bir rakama ulaşıyorsunuz. Etkileyici.
1 MiLYON 631 BiN LiSANSLI SATRANÇ SPORCUSU VAR
SATRANÇ bir spor. Üstelik Türkiye’nin en çok lisanslı sporcusu olan spor federasyonu. “30 bin ile başladığımız lisanslı sporcu sayısı bugün 1 milyon 631 bine ulaşmış durumda. Özellikle belirli bir jenerasyon için çok popüler olmayan, bilgisayar oyunlarının yanında pek şansı olmadığı düşünülen satranç artık ülkemizde yaygın oynanan, sevilen, gelişen bir spor dalı haline geliyor” diyor İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen. Doğru yatırım ve uzun soluklu desteğin, öncesi-sonrası karşılaştırmaları çok etkileyici ama asıl etkileyici olan yüzlerce sporcunun karşı karşıya oturduğu o kocaman salona girmek, o cıvıl cıvıl atmosferin, geri sayımla birlikte bir anda çıt çıkmayan bir sessizliğe büründüğünü görmek ve o çocukların, gençlerin büyük bir ciddiyetle satranç oynamalarını izlemek.
2 BiN 692 KULÜP VE 87 BiN ANTRENÖR
TÜRKiYE Küçükler ve Yıldızlar Satranç Şampiyonası’nın bir özelliği de dereceye girenlerin milli takım havuzuna katılarak uluslararası turnuvalarda Türkiye’yi temsil etme hakkı kazanmaları. Suat Sözen, bu iş birliği kapsamında 1,6 milyon lisanslı sporcuya, 87 bin antrenöre ve 2 bin 692 kulübe ulaşıldığını anlatıyor heyecanla. Türkiye bugüne kadar 45 dünya şampiyonluğu, 41 dünya ikinciliği, 45 dünya üçüncülüğü almış. Farklı zorluk derecesindeki turnuvalarda 108 Avrupa şampiyonluğu, 100 Avrupa ikinciliği, 88 Avrupa üçüncülüğü çıkarmış ve toplamda 427 madalyaya ulaşmış. Bu kadar başarılı kaç federasyon var, inanın bilmiyorum.
TÜRKiYE ŞAMPiYONU SATRANÇÇI MiRAÇ MELiH TOPUZ: ELiMDE OLSA HERKESE SATRANÇ ÖĞRETiRDiM
Bu sezon Avrupa Ligi’nde oynadığı 6 maçın tamamı karşılıklı gollere sahne olan ve geride kalan maçlara attığıyla-yediğiyle 26 gol sığdıran Galatasaray, daha 6. dakikada Sanchez’in ayağından bulduğu erken golle buna devam etmeye niyetli olduğunu gösterdi. 22.dakikada Abdülkerim skoru 2-0’a getirdi.
G.SARAY MAÇIN BAŞINDA KENDi LiGiNDE GiBi RAHATTI
Sarı kırmızılılar kendi liginde lider, Avrupa Ligi’nde sonuncu Dinamo Kiev karşısında, Süper Lig’de oynadığı herhangi bir maçtan daha rahat oynuyor gibiydi, gel gör ki yine tıpkı ligde son haftalarda olduğu gibi net pozisyon bulmakta da zorlanıyordu. İlk 45’i kafalarında bitirdikleri anda, uzatma dakikalarında golü yediler. Bu gol, Malmö karşısında maçın uzatma dakikalarında yedikleri gol kadar acıklı olmasa da kolay gol yiyebileceğinin göstergesi oldu ve hiçbir iddiası olmayan rakibe moral verdi.
YARMOLENKO FARKI
İkinci yarının başında, çok acayip bir pozisyonda, ceza sahasında elle oynadığı için ikinci sarı karttan oyun dışı kalan Barış Alper’in pozisyonu VAR’dan penaltı olarak dönünce skor bir anda 3-1’e geldi. Ancak maç yine kopmadı. Galatasaray’ın geriye yaslanmasından cesaret bulan ve Türk temsilcilerine karşı şansı istatistikleri güçlü Kiev oyuna girdikten sonra maçın gidişini değiştiren Yarmolenko’nun ayağından önce tek farka indirdi, sonra dakika 81’de yine onun ayağından beraberliğe getirdi ve Kiev bu maçta, geride kalan maçlarda attığı golün üç katını atmış oldu.
Galatasaray’ın kulübesinde böyle bir oyuncu bulamadığı için Okan Buruk maça bir türlü müdahale edemedi ve kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı için rahat oynayan rakibi karşısında, son 8 şansını 2 maçtır elinden kaçıran taraf oldu.
Oysa deprem sonrası hükmen galip geldiği maçı bir kenara bırakırsak, Hatayspor deplasman karnesi hiç parlak değil sarı kırmızılıların. 2021, 2022, 2023, hatta 2019’daki kupa maçını da sayarsak, burada oynadığı maçlardan beraberlik bile çıkaramadı bugüne kadar ve bu şaşırtıcı istatistik, tribünlerin neredeyse tamamını kendi taraftarlarının doldurduğu sözde deplasman maçının ilk yarısının sonunda da değişmedi. Ev sahibi, 28. dakikada Görkem’in kullandığı korneri, gole çeviren Cemali Sertel’in sayısıyla devreye galip girdi.
İLK YARIDA KANATLARI İYİ İŞLEMEDİ
Galatasaray, bir dişlisi eksildiğinde tüm ayarları bozulan bir makina gibi oynadı Sara’nın yokluğunda. İlk yarıda kanatların iyi işlemediği, üretkenlik sorunu yaşayan, etkisiz bir takım görüntüsündeydi. Verilmeyen bir penaltı iddiası olsa da, o pozisyonun arkasına sığmayacak bir etkisizlik içindeydi. 2024-25 sezonunun ilk yabancı VAR hakemli maçında, yeni teknik direktörü Murat Şahin’le düşme hattından uzaklaşmak için ellerinden geleni yapan Hatayspor’un çabaları, ikinci yarıya iki değişiklikle ve bambaşka bir futbolla başlayan Galatasaray’ın inanılmaz temposuyla nefes nefese bir hale dönüştü.
TRANSFER PLANLARI DEĞİŞEBİLİR
İlk devrenin, belki biraz fiziğiyle ayakta kalan, üretkenlik yoksunu Galatasaray’ı gitmiş, sağlı sollu ataklarla, ceza sahasına kabus gibi çöken, sürekli pozisyona giren başka bir Galatasaray gelmişti. Yine de son vuruşlardaki şanssızlık mı desem, beceriksizlik mi desem, karşılaşmanın tek golünü 56. dakikada penaltıdan Osimhen’le kaydetti. Belki namağlup unvanını kaybetmedi ama Hatay deplasmanında yine puan ve 17 maçlık galibiyet serisini kaybetti Galatasaray. Sezon başından bu yana dar kadroyla oynamanın sıkıntılarını haftalar ilerledikçe hissetmeye, düşme hattındaki rakibine karşı bile başlaması ara transfer planlarını gözden geçirmesine yol açabilir.
Bir yanda bu sezon sahasında hiç yenilmemiş Başakşehir, diğer yanda deplasmanda tüm maçlarını kazanmış Galatasaray... Buna, hafta içi 2-2 biten gergin Türkiye Kupası mücadelesinin hızlı rövanşını alma arzusunu da ekleyince bu karşılaşmayı izlenmeye değer kılacak çok fazla sebep vardı, ancak sahada iyi futbol ve bol pozisyondan ziyade taktik mücadele izledik. Başakşehir Berat, Crespo ve Ba gibi önemli oyuncularından yoksundu, Galatasaray kupa maçında sakatlanan Sara’dan mahrumdu ama as kadrosuna dönmüştü. Eksiklere ve fazlalara rağmen, ligin genç ve başarılı iki teknik adamı, hafta arası iyi analiz ettikleri rakibi bu maçta bir kez daha kitlemeyi başardılar.
BAŞAKŞEHiR iYi SAVUNMA YAPTI
Çağdaş Atan, kupa maçında merkezi iyi kapatarak kanatlara yönlendirdiği dirençli savunmasını yine başarıyla uyguladı. Okan Buruk, o maçın ikinci yarısında birkaç takviyeyle beraberliğe getirdiği maçı, bu defa kazandı.
SARI KARTLAR DAMGA VURDU
İlk yarıya damga vuran sarı kartlar oldu. Buruk’u da sayarsak ilk 45’e iki takımdan tam 7 sarı kart sığdı. İlk yarı bitmeden hemen önce Barış Alper Yılmaz’ın attığı gole, ikinci yarının hemen başında Piatek cevap verince, çözüldü denilen maç tekrar beraberliğe geldi. Kontrollü ve pozisyonsuz oyunda farkı yaratan, her hareketiyle ligin üzerinde performans gösteren oyuncu Osimhen’di. Farkı ikiye çıkaran golü, onun pasında maçın adamı Barış Alper Yılmaz, tabiri yerindeyse iğne deliğinden geçirdi. Goller, 2022’de bu zamanlar kaybettiğimiz Ahmet Çalık’a adandı.
YENiLMEME SERiSiN BURUK BiTiRDi
Galatasaray, bu galibiyetle Çağdaş Atan’dan rövanşı aldı, deplasmandaki yenilmezlik serisini sekiz maça çıkardı ve liderliğini pekiştirdi. Evinde oynadığı son sekiz Süper Lig maçını kaybetmeyen Başakşehir, daha uzun bir seriyi en son Okan Buruk yönetiminde şampiyon olduğu 2019-20’de (16 maçla) yaşamıştı. Buruk, bu defa seriyi bitiren isim oldu.
Galatasaray, bu galibiyetiyle sadece Süper Lig’in değil, Avrupa’nın 10 büyük liginde bu sezon deplasmanda puan kaybetmeyen tek takım olma özelliğini sürdürdü. Süper Lig’de oynadığı 17 maçta 49 gol atan Galatasaray, lig tarihinde 18’inci hafta itibarıyla kendisine ait olan rekoru kırmak için sahaya çıkmıştı, 1996-97’deki o 51 gollük rekoru kıramadı ama onu da egale etti, Sara’yı arasa da 3 puanı yine de buldu ve gözlerini bir kez daha Fenerbahçe maçına dikti.