Müdavimlerini, Salı Pazarı’na destek vermeye çağırıyorum

Yeni Salı Pazarı ilk gününde pek parlak değildi. Ama fiziki imkanları çok iyi, bir sürü çeşme, oturup dinlenecek yerler, tuvaletler var.

Kendine güvenen, eski alandan yenisine yürüyebilir bile. Evet, yeri biraz sapa ama yakında buraya bir minibüs hattı konacağına adım gibi eminim. Sonra, servis araçları da iyi çalışıyor. 8A otobüsünü unutmamak lazım. Müdavimlerinden rica ediyorum, bu yeni yere gelsinler. Asıl onlar gitmezse, ölüp gider Salı Pazarı.

Salı Pazarı’nın yeni yerine taşınması maalesef olaylı oldu. Pazarcıların bir kısmı eski pazar alanında tezgah açmakta ısrar edince zabıta ile aralarında arbede çıktı. Hürriyet’in internet sitesinde yayınlanan haberin altındaki okuyucu yorumlarından birinde, "Şehir merkezinde pazar olmaz, bunları şehrin dışına atmak lazım" diyordu. Daha neler!

Hayır efendim, şehir merkezinde pazar olur. Hani çok meraklıyız ya ecnebilerden örneklemeye, yine öyle yapalım. Avrupa’da da geçici semt pazarları vardır, şehrin göbeğinde kurulur, herkes de buralardan ucuza, pazarlık ederek, elleyip koklayarak alışveriş yapar.

Semt pazarları yerel kültürün bir parçasıdır, korunması gereken bir gelenektir. Şehrin renklerinden biridir. İstanbul’da bu renkler zaten tek tek soluyor. Semt pazarları sürgüne gönderiliyor, gittikleri yerlerde yok olup gidiyor. Elbette trafiği felce uğratan, kurulduğu yerdeki yaşamı tahammül edilemez derecede olumsuz etkileyen pazarların ıslah edilmesi gerekir. Ama toptan şehir dışına sürmek, kaldırmak doğru değil. Semt pazarı şehrin içinde olduğu sürece anlamlı, işlevsel.

İLK GÜN PAZARDA NELER OLDU

Gelelim hafta başında Salı Pazarı’nın başına gelenlere...

Pazarı yeni yerinde görmek için sabah erkenden evden çıktım, vapurla Kadıköy’e geçtim. Onca tarife rağmen yeni pazarın nerede olduğunu bir türlü anlayamadığımdan, iskeleden kalkan Salı Pazarı servisine binmeyi planlıyorum.

Pazarcılar Odası’nın Anadolu yakasından sorumlu başkanı Hurşit Aydın, geçen ay konuştuğumuzda, rıhtımdan, Moda’dan, eski pazar alanından yarım saatte bir ücretsiz servis kalkacağını, üzerlerinde dev yazılar olacağını söylemişti. Álá !

Kadıköy’e varınca saatime bakıyorum; 10.15. Ortalıkta herhangi bir servis aracı görünmüyor. Eh, bu meret yarım saatte bir olacaksa, saat başı ve buçukta kalkıyordur diye düşünüyor, eski pazar yerine doğru yollanıyorum. Eğer bir servis varsa yolda rastlayabilir, ya da oradan kalkan bir servisi yakalayabilirim.

Saat 10.30, eski salı pazarındayım.

İyi de pazar kalkmamış mıydı, hálá neden trafik var? Ve neden bütün arabalar lacivert?

Küçük bir zabıta ordusunun içine düştüğümü anlamam uzun sürmüyor.

Birkaç pazarcı tente kurmaya çalışıyor. Zabıta ile esnaf arasında müzakere yürütülüyor gibi bir görüntü hakim. Kameralar da olay yerinde ama henüz itişme yok, kavga yok.

En babacan görünen zabıta memuruna yaklaşıyorum:

- Kolay gelsin, pazar taşınmamış mıydı?

- Taşındı.

- E bu ne?

- Bir şey değil, eylem yapıyor arkadaşlar.

- Peki, yeni pazarın servisleri nereden kalkıyor ?

- (Kafasını kuzeybatı istikametinde sallayarak) Şu yandan, kıyıdan kıyıdan git.

Zabıtanın şu yanından kıyıdan kıyıdan gidiyorum ama orada da servis yok. Sadece otobüs durağında, ellerinde pazar arabasıyla bekleşen bir grup teyze var. Hemen aralarına kaynıyorum. Evet, onlar da servis bekliyor. Hava buz gibi ve ne gelen var ne giden. Pazarın onca yıllık müdavimleri birer ikişer dökülmeye başlıyor. 10 dakika sonra teyzelerin tamamı pes etmiş durumda, durakta tek başımayım.

ESKİSİYLE YENİSİ ARASI 6 LİRA

İlerideki otopark görevlisini gözüme kestiriyorum. Servisleri kovdular sabahleyin, diyor.

Hemen bir taksi çeviriyor ve pazar yerini bilip bilmediğini soruyorum; evet biliyor. Yaşasın!

Aslında yeni yer çok yakın. Söğütlüçeşme’den Hasanpaşa’ya sapıyorsunuz. Vatan Hastanesi’ni, Okan Üniversitesi’ni geçiyorsunuz, sağda. Taksiyle 6 lira tutuyor. Fakat pazar bu kez de Hasanpaşa’nın trafiğini kilitlemiş. Saat 11.10. "Kadıköy Semt Meydanı, Tarihi Salı Pazarı" yazan kapıdan girince gözlerim doluyor. Bir efsane daha bitmiş sanki. Koca alan bomboş, canım Salı Pazarı gitmiş yerine güdük, sıradan bir pazar gelmiş. Pazarcılar da espri kabiliyetini kaybetmiş gibi. Hiçbirinde kaban üzerine sutyen kostümü yok. Tezgahlar kelaynak kuşları gibi, seyrek seyrek açılmış.

Belli ki yılların müdavimi bir kadın, "Rıfat nerede, Rıfat’ı bulamıyorum" diye dolaşıyor. Çocuğunu, kocasını ya da şuurunu kaybetmiş değil. Her salı özellikle gittiği tezgahı arıyor. Sonunda o tezgahın komşu esnafını buluyor, Rıfat bugün gelmeyecekmiş.

BU PAZAR BENİM TERAPİ SEANSIMDI

Pazarda bir saat kaldım. Saat öğlene yaklaşırken hálá yeni yeni tezgah açanlar vardı. Akşama doğru eski hızını aldı mı bilmem, ben çıkarken ihtişamından eser yoktu. Esnafla bir iki sohbet ettim. Kimi çok ümitsiz, tutmaz burası artık diyor. Ama onların sayıları az. Çoğunluk "Abla sen bugüne bakma, ilk gün daha. Bir ay içinde eskisi gibi olur. Biz de alışırız, müşteriler de" diyor.

Bu arada ilk gün aksilikleri nedeniyle servis hizmeti geç başlamış, ben o yüzden görememişim. Hiç değilse dönüşü servisle yapayım diyorum. Servis kalkacağı vakit, pazarda anons yapılıyor, hemen kapıya gidiyorsunuz. On kadar kişi sıraya giriyoruz. Çoğunluk keşif yapmaya gelmiş. Nasıl gidilir, neyle gidilir bakmaya. Kar geleceğini duyunca iki haftalık erzak stoku yapan teyze dışında, kimsenin eli kolu dolu değil.

Birbirini tanımasa bile, yıllardır her hafta aynı eylemi yapan grup, yoldaşlık hissiyle hemen sohbete başlıyor. 8A otobüsü ile pazarın kapısına kadar gelinebildiğini böylece öğreniyorum. Müşteriler de zaman içinde eski formuna kavuşacağını düşünüyor pazarın. Ama hepsi değil, içlerinden bazıları kendine yeni pazar aramaya başlamış.

Sohbet yolda da devam ediyor. "Haftalık terapi seansımdı benim Salı Pazarı" diyor biri. Bir başkası evinden pazara kadar yürüdüğü için, spor yapma imkanı elinden alındığına öfkeli. Evlendirme Dairesi’nin önünde iniyoruz servisten.

Özetle; yeni yerinde kurulan ilk Salı Pazarı pek parlak geçmedi. Ama her hafta daha da iyiye gideceğine eminim. Salı Pazarı müdavimlerinden rica ediyorum, alışkanlıklarını bozmasınlar. Her salı ya da cuma pazara gitmeye devam etsinler. Çünkü asıl onlar vazgeçerse biter Salı Pazarı. Bunca yıllık pazarı, tanıdık esnafı, ucuz fiyatları alt tarafı yeri biraz değişti diye bırakacak değilsiniz ya.

Yazarın Tüm Yazıları